tag:blogger.com,1999:blog-32110642760020572302024-02-20T11:02:13.735+03:00t.dince®t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.comBlogger71125tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-23513957394281382742010-08-24T13:59:00.000+03:002010-08-24T13:59:05.216+03:00İŞTE EVET VE HAYIRCILARTürkiyeliyim diyenler: Evet..<br />
<br />
Türküm diyenler: Hayır.<br />
<br />
- İbrahimi dinindenim diyenler: Evet.<br />
<br />
- Muhammed(sav)’in dinindenin diyenler: Hayır.<br />
<br />
- ABD ve AB : Evet<br />
<br />
- Anti Emperyalistim diyenler: Hayır.<br />
<br />
- Sevr’ciler: Evet.<br />
<br />
- Lozancılar: Hayır.<br />
<br />
- Federasyoncular: Evet.<br />
<br />
- Üniterlik yanlıları: Hayır.<br />
<br />
- Gayrı milliciler: Evet.<br />
<br />
- Milliciler: Hayır.<br />
<br />
- Kak Mesut (Barzani): Evet<br />
<br />
- Şehit Aileleri: Hayır<br />
<br />
- PKK: Evet.<br />
<br />
- Mehmetcik: Hayır.<br />
<br />
- Keşiş Bartholomeos: Evet.<br />
<br />
- Türk tarihi: Hayır.<br />
<br />
- Bilderbergciler: Evet.<br />
<br />
- Türk Milliyetçileri-Ulusal cıları: Hayır.<br />
<br />
- Dönmeler: Evet.<br />
<br />
- Ülkücüler: Hayır<br />
<br />
- Dinciler: Evet<br />
<br />
- Dindarlar: Hayır.<br />
<br />
- Mağrurlar: Evet.<br />
<br />
- Mağdurlar: Hayır.<br />
<br />
- MÜSİAD: Evet<br />
<br />
- Bakkallar Federasyonu: Hayır.<br />
<br />
-Sezen Aksu: Evet<br />
<br />
-Kadir İnanır: Hayır.<br />
<br />
-Nihat Doğan: Evet.<br />
<br />
-Tarık Akan: Hayır.<br />
<br />
-Ahu Tuğba: Evet.<br />
<br />
-Nasuh Mahruki: Hayır.<br />
<br />
-Ferit Şahenk: Evet.<br />
<br />
-Prof. Dr. Haydar Baş: Hayır.<br />
<br />
-Abdullah Gül: Evet.<br />
<br />
-Süleyman Demirel: Hayır.<br />
<br />
-Hasan Celal Güzel: Evet.<br />
<br />
-Ahmet Necdet Sezer: Hayır.<br />
<br />
-Hilmi Özkök: Evet.<br />
<br />
-Hüseyin Kıvrıkoğlu: Hayır.<br />
<br />
-Yaşar Büyükanıt: Evet.<br />
<br />
-İlker Başbuğ: Hayır.<br />
<br />
-Aziz Yıldırım: Evet,<br />
<br />
-Adnan Polat: Hayır.<br />
<br />
-Rantiyeciler: Evet.<br />
<br />
-İşsizler: Hayır.<br />
<br />
-ÇokUuluslu Şirketlerin temsilcileri: Evet.<br />
<br />
-İflas eden esnaf: Hayır.<br />
<br />
-Büyük Market sahipleri: Evet.<br />
<br />
-Mahalle Bakkalları: Hayır.<br />
<br />
-Gemi sahipleri: Evet.<br />
<br />
-Kayıkçı ve kürekçiler: Hayır.<br />
<br />
-Pırlanta Mağazası olanlar: Evet.<br />
<br />
-Babasından sigara parası isteyen işsiz Üniversite mezunları: Hayır.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-61808231282544315142010-08-12T03:15:00.001+03:002010-08-12T03:17:09.681+03:00AKP NİN BİLMEDİĞİNİZ 60 YOLSUZLUK DOSYASI !! HEPSİ BELGELENMİŞ1- TCDD İZMİR LİMAN İHALESİ <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
TCDD Izmir Liman'i icin, yillik 70 milyon $'lik yukleme-bosaltma isleri icin ihale hazirligi yapiliyor. Daha sonra ihaleden vazgeciliyor. Ihalesiz olarak 15 yilligina Reha Denizcilik ve Raden Lojistik isimli 2 sirkete veriliyor. Sirketlerin, 15 yilin sonunda arzu ettikleri takdirde 15 yil daha ise devam edebilecegi sozlesmede yer aliyor. <br />
<br />
<br />
<br />
(Toplam 30 yil sureli) Toplam 2 milyar 100 milyon $'lif is ihalesiz veriliyor. Bu firmalardan biri, sozlesme tarihinden 2 gun once kuruluyor, digeri de ayni gun kurulusu gerceklesiyor. Bu sirketin buyuk hisseli ortaklarindan biri AKP'nin Bakirkoy Ilce Baskanligi'ni yapmis olan Rahmi Genc. Sozlesme imzalandiktan sonra bu kisi, hisselerini devredip, ayriliyor. Olayin usulsuzlugu dile getirilince, TCDD Reha Denizciligin sozlesmesini iptal ediyor. Bu sirketin Genel Muduru de, diyor ki; "TCDD'nin aleyhine dava actik, davayi TCDD kaybederse 225 milyon $ tazminat odeyecek, haberleri olsun."SONUC: TCDD yapilan islerin usulsuz olmadigini acikliyor. <br />
<br />
<br />
<br />
2-ISTANBUL BUYUKSEHIR BELEDIYESI ARAC SIGORTA IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Istanbul Buyuksehir Belediyesi, agir tasitlar icin, sigorta ihalesi aciyor. Bu ihale, 197 milyar lira ile AKP Istanbul Milletvekili Alaattin Buyukkaya'nin, onceden ortagi oldugu Buyukkaya Sigorta Aracilik A.S'ye veriliyor.SONUC: Istanbul Buyuksehir Belediyesi, ihalenin usule uygun oldugunu acikliyor. <br />
<br />
<br />
<br />
3-TCDD ISTASYON YENILEME IHALELERI <br />
<br />
<br />
<br />
TCDD'den 10 istasyon yenileme ihalesi AKP Kadin Kollari MKYK Uyesi Emine Alioglu'na veriliyor. Bu AKP'li muteahhit hanim, ayni zamanda yesil kart sahibi. Once devletten yesil karti aliyor, sonra da 10 Istasyon yenileme ihalesini aliyor.SONUC: TCDD ihalelerin usule uygun oldugunu acikladi. <br />
<br />
<br />
<br />
4-GEBZE AKARYAKIT KACAKCILIGI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
5 trilyonluk bir hadise. Ulastirma Bakanligi Mustesar Yardimcisi Kemal Albayrak dahil, bir cok burokrat halen yargida. Kemal Albayrak, AKP Kurucular Kurulu uyesi ve AKP Kirikkale eski Milletvekili. Turkiye'de, yilda 1,5 milyar $'lif akaryakit kacakciliginin oldugu aciklaniyor. SONUC: Halen dava yargida devam ediyor. Olayi ortaya cikartan Kocaeli Emniyet Muduru bilahare gorev yeri degistirildi. <br />
<br />
<br />
<br />
5-TMSF OTEL IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
TMSF, Ceylan Grubu'ndan, banka borcuna karsilik 52,5 milyon $'a Antalya'daki Deluxe Resort Otel'i aliyor. Devir oncesi otel fiyati, ekspertif raporunda bu sekilde belirtiliyor. TMSF, ayni oteli bu sefer 25.3 milyon $'a satiyor. Ulu soy Grubu aliyor. 27 milyon $ devlet zarar ediyor.SONUC: TMSF, yapilan islemin usule uygun oldugunu acikladi. <br />
<br />
<br />
<br />
6-DERINCE ARAZI ALIMI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Ozellestirme Idaresi, Yarimca Porselen Arazisi'ni, 30.5 milyon $'a bir ozel sirkete satiyor. Erdemir, 82 milyon $'a ayni araziyi, bu sefer soz konusu ozel sirketten satin aliyor. Devlet, 52 milyon $ kendi arazisinden zarar ediyor. Ve Erdemir yonetimi, 2 yildir bir liman icin arazi aradiklarini ifade ediyor, 20 gun icinde en pahalisini seciyor.SONUC: Erdemir, yapilan islemin usule uygun oldugunu acikladi. <br />
<br />
<br />
<br />
7-BALIKESIR SEKA KAGIT FABRIKASI IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Fabrika, 30 Haziran 2003´te 1.1 milyon $'a Albayraklar A..S'ye satiliyor. Ozellestirme Idaresi, piyasa degerini 51 milyon $ olarak belirliyor. Sonra Seluloz-Is Sendikasi, mahkemeden satisi iptal ettiriyor. Bu arada ihale iptal edildigi icin, bu parayi Ozellestirme Idaresi talep ediyor. Sirket bununla ilgili henuz odemede bulunmuyor. 12.7 trilyonluk bir varlik kaybi tespit ediliyor. ( YaklasIk 10 milyon $'lif ) Bu rakam stoktaki mallarin satilmasindan ve alacaklari tahsil etmesinden kaynaklaniyor. Mahkemenin iptal karari Nisan 2004´te. Yani 10 ay sonra.SONUC : Maliye Bakani, gerekenin yapilacagini acikladi. <br />
<br />
<br />
<br />
8-HALKBANKASI' NDA 30 MILYON $'LIK KREDI ZARARI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Devlet Bakani Ali Babacan'a, Net Holding'in 30 Milyon $'lif kredisinin geri alinamayacagi ve hemen mufettis gorevlendirilerek olaya el konulmasi, aksi takdirde zaman asimina ugratilacagi, TBMM Yolsuzluklari Arastirma Komisyonu'nca ve resmi yazilarla uyarildigi halde, bir islem yapilmamis ve30 milyon $ gibi bir alacak zaman asimina ugruyor. Benzeri bir iddia ile, 57. Hukumet'in Basbakan Yardimcisi Husamettin Ozkan ve Devlet Bakani Recep Onal'in, Yuce Divan'da yargilanmakta olduklari bilinmektedir. SONUC: Bakan ile ilgili herhangi bir islem yapilmadi. Mufettisle ilgili, gorevi ihmalden dava acildi. <br />
<br />
<br />
<br />
9-TEKSTILDE 1 KATRILYONLUK HAYALI IHRACAAT OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
2004 yilinda, 915.3 trilyonluk Katma Deger Vergisi tahsil edildi. Buna karsilik, 2 katrilyon 83 trilyonluk vergi iadesi yapildi. YaklasIk 1 katrilyonluk hayali ihracata yapildigi iddiasi var. Bu konu ile ilgili Maliye Bakani Unakitan; "Denizli'de 50 milyon $ ihraca ati olan bir firma, inceleme gormus. 100 bin $'lif Rusya'ya yaptigi ihracaatlarin alicisi bulunamiyor. Yahu Rusya'da kimi buluyorsun ki? Arasan Rusya'da Basbakan'i bile bulamazsin. Bu adamin adi olmus hayalici. Inceleme yapilmis. Inceleme elemani boyle demis. Inceleme elemani kim Allah askina? Maliye Bakani adina inceleme yapiyor. Maliye Bakani kim? Yahu Bakan benim ya!" diye konusabilmistir. SONUC: Bu konu ile ilgili bugune kadar resmi bir sorusturma acilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
10-MAVI AKIM DOGALGAZDA EK PROTOKOL OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
19 Kasim 2003 tarihinde, Ruslarla ek protokol imzalaniyor. Turkiye, "F1 Formulu" nden vazgecip, Ruslarin istedigi Fo'i kabul ediyor. Ve 1 Nisan 2005 tarihi itibariyle 8,5 milyar dolar fazladan odemeye Turkiye razi oluyor. Ana Muhalefet Partisi, konuyla ilgili gensoru verdi. Sayin Basbakan bizzat oylamaya katilip, gensorunun reddedilmesini sagladi.SONUC: Konu ile ilgili yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmemistir. Ayni ve benzeri konudan, gecen donemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Cumhur Ersumer'in, formul degisIkligi yapti diye ve sonucunda devleti 257 milyon $ zarara ugratilmasina sebep oldugu iddiasiyla, Yuce Divan'da yargilanmakta oldugu biliniyor. <br />
<br />
<br />
<br />
11-281 MILYARLIK "HUZURLU ORTAM BULMA" OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Atilla Basoglu'nun Adana'da sirketi var. Sirketinde Maliye vergi incelemesi baslatiyor. Atilla Basoglu'nun ailesine ait Adana-Yuregir' deki "Yuksel Tekstil" de, vergi kacirdigi gerekcesiyle, bir sure once baskin yapiliyor. Ve usulsuzluk dolayisiyla sirkete, 600 milyarlik ceza kesiliyor. Atilla Basoglu CHP Adana Milletvekili. Bir muddet sonra CHP'den istifa edip, AKP' ye geciyor. Ve AKP' ye gectiginde " huzurlu bir ortam buldum" diye bir aciklama yapiyor. AKP Adana Milletvekili Atilla Basoglu'nun aile sirketiyle ilgili 600 milyarlik cezasinin, 319 milyara indirildigi ifade ediliyor.SONUC: Bu olay kamuoyuna "281 milyarlik huzur ortami" diye yansiyor. <br />
<br />
<br />
<br />
12-IZMIR HALKAPINAR KAPALI SPOR INSAATI IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Izmir'de yapilacak Kapali Spor insaati ihalesi icin, ilan verilmemis. 30 trilyonluk bir is. AKP Cankaya Belediye Baskan Adayi'nin sahibi oldugu sirkete, usulsuz olarak verildigi ileri suruluyor. Hatta 2004 yili Yatirim Programi'nda, soz konusu salon icin, odenegin bulunmadigi da ifade ediliyor.SONUC: Ihalenin usule uygun yapildigi aciklandi. <br />
<br />
<br />
<br />
13-ULUSAL MARKER TEMIN IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Enerji Piyasasi Denetleme Kurulu (EPDK) 2002-2004´te ihale surecini baslatti. EPDK once Ekim 2004´te bir yeterlilik ilanina cikti ve denildi ki; "ben bu ihaleyi 1 Ocak 2005´te bitirecegim ve marker kullanimina baslayacagim" . Bu ilandan sonra, 3 defa yeni teknik ve idari sartlar getirildi. Ve 2 ayda 200 adet detektor temin etme zorunlulugu getirildi. Tek firmaya yonlendirildi. O da "John Hogg" adli Ingiliz firmasi. 100 trilyonluk is.SONUC: Ihale bitirildi.. Onaylanma safhasinda. <br />
<br />
<br />
<br />
14-SSK'DA ILAC YOLSUZLUGU OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Roche'un, SSK'ya piyasaya sattiginin 2-3 misli fazla fiyatla ilac verdigi tespit edildi. Bu konuyla ilgili dava acildi. Dava surecinde, SSK'nin 2 ust duzey yoneticisi tutuklandi. 16 sanikli dava, Istanbul 10 Agir ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Savcilik iddianamesinde, SSK'nin nasil batirilmaya calisildigina yer verildi. Ve Turkiye'nin, ilac sirketlerine fazladan 6 milyar $ odedigi ifade edildi.SONUC: Yargilama devam ediyor. <br />
<br />
<br />
<br />
15-AYCELL-ARIA BIRLESMESI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Italya Basbakani Silvio Berlusconi'nin ricasi uzerine, AYCEEL-ARIA birlesmesinden dogan AVEA'nin yaklasIk 3 milyar $'lif zarari, Hazine'ye yuklendi. Ileri suruldugune gore; " Basbakan Recep Tayyip Erdogan, Basbakanlik Teftis Kurulu'nun, kamuyu zarara ugratan ve "hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal sucu" isledigini one surulen Aycell yoneticilerinin, Savciligin sorusturma istemine onay vermedi. Erdogan eski yoneticilerin uyarilmasina, haksiz edinildigi dusunulen bir paranin tahsiline onay verdi. Yuksek Denetleme Kurulu'nun (YDK) Aycell'e iliskin 2003 yili raporuna gore, sirkette Genel Mudur, Genel Mudur Yardimcisi ve Danismanlar' a, "ortalama yasal ucret tavanindan" fazla ucret baglandi. Bu konuda YDK'nin istegi ile Hazine'ce yapilan uyarilara ragmen Turk Telekom A.S. ve Aycell yasalara aykiri bu durumu surdurdu. Bunun uzerine YDK, "ivedi durum raporu" hazirladi. Bu rapor uzerine, Basbakanlik Teftis Kurulu sorusturma baslatti. Hazirlanan raporda, Basbakanlik ve Hazine'nin bagli oldugu Devlet Bakanligi'nin talimati ve mevzuata aykiri olarak, Aycell yonetiminin yuksek serbest ucretlere sorusturma asamasinda da yuzde 15 zam verdigi ve bunu uyguladigi bilgisi yer aldi. Raporda, "Sirket yonetiminde yetkilerine verilen kamu kaynagini sorumlulukla kullanmayan, bu suretle kamu zararina yol acan Aycell Yonetim Kurulu Baskani, Genel Muduru ve Yonetim Kurulu Uyeleri'nin durumunun, "hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal" hukumlerine uydugu cihetle haklarinda kamu davasi acilmasi ve gereginin takdir ve ifasi icin raporun Ankara Cumhuriyet Bassavciligi' na gonderilmesi istendi. Ancak, Basbakanliga sunulan bu onay teklif yazisi, Erdogan tarafindan, "raporun Ankara Cumhuriyet Bassavciligi' na gonderilmesi" sIkki haric, digerleri "uygun" gorulerek, onaylandi. Oysa, Devlet eski Bakani Husamettin Ozkan'i Yuce Divan'a gonderen olayda da, YDK raporlarina gore, Halkbankasi' ni zarara ugratan burokratlarla ilgili olarak Teftis Kurulu'nca hazirlanan raporun geregi yapilmamis ve bir bucuk yil Ozkan'in masasinda bekletilmisti. "SONUC: yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmedi. Aycell ile Aria kanun cikartilmak suretiyle birlestirildi. <br />
<br />
<br />
<br />
16-IKTISAT GAYRI MENKUL YATIRIM ORTAKLIGI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Iktisat Gayri Menkul Yatirim Ortakligi sirketi, Gunes Turizm Seyahat A.S.'ye18 milyon 250 bin $'a satiliyor. 30 Aralik 2004´te. Para 4 yil vadeli odenecek, bir acik arttirma yapilmiyor. Gunes Turizm, "Albayraklar Grubu"nun bunyesinde bir sirket. 31 Aralik 2004´te TMSF bir portfoy raporu hazirliyor, bagimsiz denetim kurulu raporu cikartiyor.. Istanbul ve Bodrum'da bina,arazi,otel toplam degeri 38 trilyon.( Resmi rapora gore) 31 Aralik 2004´te kasada 10.9 trilyon nakit var oldugu ifade ediliyor. Bunu 30 Aralik 2004´te satiyor. Toplam 48 trilyonluk sirket, 25 trilyona satiliyor. 23 trilyon zarar edildigi ifade ediliyor.SONUC: yapilan islemin usule uygun oldugu aciklandi. <br />
<br />
<br />
<br />
17-AYCELL-SIEMENS ANLASMASI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Siemens'ten alacagi 10 milyon Euro'nun tahsili icin harekete gecen Aycell, Bakan Binali Yildirim'in engeline takildi. Aycell, 2001 yilinda Siemens ile sozlesme imzaladi. Ancak, Siemens yukumluluklerini yerine getirmedi. Konuyu arastiran Aycell Komisyonu ve Hukukcular, bu nedenle Siemens'in gunluk 96 bin Euro ceza odemesi gerektigini belirledi. Miktar artinca, Aycell alacagini tahsil etmek icin girisimlere basladi. Bu asamada devreye Bakan Yildirim girdi. Aycell Yonetimi, apar topar degistirildi. Yonetim Kurulu Baskanligi'na, Bakan Yildirim'in Gemi Sanayi A.S.'de beraber calistigi Cahit Paksoy getirildi. Bu sirada Siemens de, milletvekillerine Aycell hatti karsiliginda bedava cep telefonu dagitti. Bunun ardindan alacaklar rafa kaldirildi.SONUC: Konu ile ligimi yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmedi. <br />
<br />
<br />
<br />
18-BASBAKANLIK TADILATI ILE ILGILI KONU <br />
<br />
<br />
<br />
Basbakanlik Yeni Bina, Basbakanlik Konutu ve Basbakanlik Merkez Bina'da buyuk capli tadilatlar yaptirildi. Ana Muhalefet Partisi, 3 Kasim secimlerinin ardindan, 58 ve 59´ncu Hukumetler doneminde, Basbakanlik Yeni Bina, Basbakanlik Konutu ve Basbakanlik Merkez Bina'da yapilan bu buyuk capli tadilatlari, TBMM gundemine tasidi. Ana Muhalefet Partisi, 2003-2004 butcelerinde bakim-onarim icin cuzi odenekler disinda bu tur bir tadilat icin kaynak ayrilmazken, bu is icin hangi kalemden ne kadar odenek kullanildigi ve ihale acilip acilmadigi sorularinin Basbakan Recep Tayip Erdogan tarafindan yanitlanmasi icin bir soru onergesi verdi. Verilen soru onergesinde, Erdogan'a su sorular yoneltildi:" -2003-2004 yillarinda yenilenen Basbakanlik Merkez Binasi, Basbakanlik Konutu ve Basbakanlik Yeni Binasi'nda yapilan tadilat ve yenileme icin hangi kalemden, ne kadar odenek ayrilmistir? -Bu yenileme ve tadilatlar icin ihale acilmis midir? Bu isler hangi yontemle verilmistir? Hangi sirket veya sirketler ne kaderlik bedeller soz konusu isi ustlenmislerdir? -Merkez Bina'nin sil alani icinde olmasi sebebiyle yenilenmesi icin Anitlar Yuksek Kurulu'ndan izin alinmis midir?-Islemleri Mucahit Aslan mi yapti? Onergesinde, bu yenileme ve tadilat islemlerinin Basbakanlik Danismani Mucahit Aslan'in koordinasyonuyla yapildigini one suren Ana Muhalefet Partisi, Erdogan'a "Mucahit Aslan'la cezaevinde birlikte hapis yattiniz ve sonrasinda Aslan'i yaniniza Danisman olarak aldiginiz dogru mudur? Dogruysa Aslan'in cezaevinde yatma sebebi nedir? diye sordu.-Odemeler ortulu odenekten mi? Yine onergede, yenileme ve tadilat icin muteahhitlere odemelerin Vakifbank'taki bir hesaptan yapildiginin belirtildigi de ifade edilerek, "Bu hesap hangi hesaptir? Bu islerle ilgili tutarla ortulu odenekten mi yapilmistir? "SONUC: Bu konuyla ilgili bugune kadar bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
19- EMLAK GAYRI MENKUL YATIRIM ORTAKLIGI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Emlak Gayri Menkul Yatirim Ortakligi (GYO) A.S.'nine, 2003-2004 yillarinda gerceklestirdigi kat karsiligi arsa projelerinde, 1.1 milyar YTL (katrilyon lira) tutarindaki kamusal servetin muteahhit firmalara "ortulu kazanc" seklinde aktarildigi ileri suruldu. TOKI' YE ait Emlak GYO'nun projeleriyle ilgili Basbakanlik Teftis Kurulu ile SPK'nin ortak sorusturma yapmasi istendi. Basbakanlik Yuksek Denetleme Kurulu (YDK), 2003-2004 yillarinda ihale edilen ve insaati devam eden yedi projeyle ilgili ozel inceleme raporu hazirladi. Besi Istanbul Atasehir'de, ikisi de Izmir Mavisehir ve Istanbul Yukari Dudulu Koyu'ndeki projelerde, Emlak GYO'nun arsalarinin gercek degerinin altinda gosterildigi, muteahhitler tarafindan yuklenilen insaat maliyetlerinin ise sisirildigi ileri suruldu.SONUC: Konu ile ligimi yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmedi. <br />
<br />
<br />
<br />
20-KAYSERI ELEKTRIK DAGITIM SIRKETI KATKI PAYI KESINTISI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Kayseri Elektrik A.S.'de, %10´luk enerji fonu katki payi kesintisi Enerji Bakani Hilmi Gulercin oluruyla %1´e indiriliyor. Oysa Bakanlik Teftis Kurulu'nun bu sirkete actigi davadan 74 trilyonluk alacagi var. 2002´den beri devam ediyor. Sadece boyle bir sey Bakanligin aleyhine yillik 20 trilyonluk bir fondan vazgecme anlamina geliyor. Soz konusu firmanin daha once Genel Mudurlugu'nu yapmis olan ve halen AKP Kayseri Milletvekili olan Taner Yildiz'in, bu kararda etkisinin olup olmadigi merak ediliyor.SONUC: Kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
21-BINGOL DEPREM KONUTLARI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Bingol'de Toplu Konut Idaresi Baskanligi'nca 2016 konut insaf ediliyor. Tanesini 38 milyardan yaptiriyorlar. TOBB de ayni yerde ve ayni projeyle 480 konut yaptiriyor ve ayni konutu 30 milyara mal ediyor. 1 konutta 8 milyar fark ediyor. Toplam TOKI, 12 trilyon fazla odemede bulunuyor. Basbakan'in da katildigi gorkemli torenle teslim edilen konutlarin daha icine girmeden curudugu ileri suruluyor.SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
22-TEKEL TOKAT SIGARA FABRIKASI MAKINA IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Tekel, 10 Haziran 2004 tarihinde Tokat Sigara Fabrikasi'na, sert paket kutulu sigara paketleme makineleri alimi icin ihale aciyor. Ve sozlesme sartnamesinde "makinelerin kullanilmamis ve yeni olmasi kosulu" bulunuyor.13 milyon 840 bin Euro'ya malalan makinelerin bazilarinin yeni, bazilarinin da kullanilmis oldugu anlasiliyor. Tekel'e tanesi, 1,7 milyon Euro'ya satilan bu makineler, Beyaz Rusya'ya 570 bin Euro'ya satilmis. Bu fark edilince AKP, Meclis'e Torba Yasasi ile bir madde getiriyor. Tekel tarafindan ithal edilen kullanilmis makinelerin, satin alinmasina izin verilmesi ongoruluyor. Bu isi ortbas etmek icin, Tekel ile ilgili maddenin yururluk tarihi ihale oncesine cekiliyor. Boylelikle, yaklasIk 24 trilyonluk kullanilmis mal satan Ispanyol Firmasi'ndan alinan makineler, aklanmis hale getirilmek isteniyor.SONUC: Tekel'in bu ihalesi, "Kamu Ihale Kurumu" oca iptal ediliyor. Tekel Yonetim Kurulu da, makinelerin iade edilmesi kararini aliyor. Ancak, konu ile ilgili tazminatlarin miktari ve bunun sorumlularinin kimler oldugu konusu, henuz sorusturulmus degil. <br />
<br />
<br />
<br />
23-HUMMER CIP'LI 9.8 TRILYONLUK IHALE OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Adalet Bakani Cemil Cicek'in oglunun dugunune, Milli Egitim Bakani'nin esi Sahsenem Celik'le birlikte, Hammer Cip'le giden Melek Ipek'in ortak oldugu sirketin, okullarda dagitilan bedava kitap kampanyasina katildigi ve bedava kitap ihalesine katilip, 9.8 trilyonluk ihale aldigi ifade ediliyor.SONUC: Konu ile ilgili yapilan aciklama, kamuoyunu tatmin edici olmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
24-ULASTIRMA BAKANI'NIN OGLUNUN GEMI KIRALAMA OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Ulastirma Bakani Binali Yildirim'in 24 yasindaki oglu Erkan Yildirim, ihalesiz olarak Ankara Feribotu'nu aliyor. Santur isimli sirket almis oluyor. Bu feribotun, gunlugu en az 15 bin $'dan kiralanmasi gerekirken, 9 bin $'a kiralandigi ifade ediliyor. Burada onemli bir konu da, Cesme- Bindisi arasinda Devlet, Samsun Feribotu'nu isletiyor. Madem bu hat is yapiyor da, Devlet 2 feribotu neden isletmiyor? Ankara Feribotu ucuza kiralandigi icin, bilet fiyatlarinda indirim yapiliyor. Ankara Feribotu, 740 yolcu ile Cesme'ye gelirken, Samsun Feribotu 400 yolcuda kaliyor.SONUC: Konu ile ilgili Ulastirma Bakani'nin yaptigi aciklamalar, kamuoyunu tatmin edici olmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
25-IZMIR SORU KITAPCIGI IHALESI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Izmir Il Milli Egitim Mudurlugu, seviye tespit sinavi soru kitapcigi icin, 320 bin ogrencinin durumunu belirlemek uzere, ihale aciyor. Ihale; ogrenci basina 265 bin lira teklif veren firma yerine, 470 bin lira teklif veren, Bayindirlik Bakani Zeki Ergezen'in kardesi Omer Faruk Ergezen'e ait "Sarakuska" adli sirkete veriliyor. Ihalenin teknik sartnamesinde yer alan "kesinlesmis SSK ve vergi borcu bulunmadigina dair belge istendigi" maddesiyle ilgili evrak, 14 Aralik'ta Milli Egitim Mudurlugu'ne geliyor. Ancak, 13 Aralik'ta sozlesme imzalaniyor. 120 milyarlik bir is.SONUC: Kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
26-THY 36 AIRBUS UCAK ALIMI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
THY'nin, Ozellestirme kapsaminda iken halka arzi, %51´den fazlasi amaclandigi halde THY'nin ucak alimini, ozellestirilmeden sonra gerceklestirilmesi beklenirdi. THY, Mayis 2004 tarihine kadar Kamu Ihale Yasasi'na tabii idi. Cikartilan bir yasa ile THY ucak alimlarini, Ihale Yasasi'na tabi olmadan gerceklestirilmesi imkan dahiline getirildi. THY Genel Muduru, ucaklara 1,5- 2 milyar $'lif bir odeme yapilabilecegini soylemisti. AirBus ise, rakamin 3 milyar $'i gececegini acikladi. Ucaklarin kac liraya alindigini, baska firmalarla bir gorusme yapilip, fiyat istenip istenmedigi aciklanmiyor. SONUC: Konu ile ilgili yapilan resmi aciklamalar, kamuoyunu tatmin etmemistir. <br />
<br />
<br />
<br />
27- BOTAS'IN FERNAS SIRKETI'NE IHALESIZ 24,5 MILYON $'LIK IS VERILMESI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Fernas sirketi, CHP'den Aku'ye gecen Batman Milletvekili Mehmet Nezir NASIROGLU'nun kuzenine ait. Ihalesiz is sozlesmesini BOTAS yapiyor. BOTAS Genel Muduru; " Isi yapsa da, yapmasa da Fernas sirketi'nin 24,5 milyon $ odeyecegini ve bunun dogru bir karar oldugunu " savunuyor.SONUC: yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmemistir. <br />
<br />
<br />
<br />
28- MILLI EGITIM BAKANLIGI 62 ILKOGRETIM OKULU IHALE OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Konuyla ilgili Ana Muhalefet Partisi, Milli Egitim Bakani Huseyin CELIK hakkinda sorusturma onergesi veriyor ve bizzat Basbakan Recep Tayip Erdogan'in talimatiyla, AKP Grubu cogunlugu ile sorusturma acilmasini reddediyor. Bilindigi gibi, Milli Egitim Bakanligi (Yatirimlar ve Tesisler Daire Baskanligi), 07.06.2004 tarihinde, Istanbul Menkul Kiymetler Borsasi'nin (IMKB) 8 yillik Temel Egitimi desteklemek amaciyla, kendi kaynaklarindan sagladigi 500 trilyon liralik kaynak ile, 44 farkli ilde toplam, 958 bin 166 metre karelik, 135 adet ilkogretim okulu insaati ile ilgili bir paket icinde 62 adet ihaleyi yapti. Akabinde, Bakanlik degerlendirmesini tamamlayarak sonuclari ihaleyi kazananlara bildirdi. Bir taraftan, farkli illerde, ayni sinif ve standartta insaatlar icin cok farkli fiyatlar onaylanirken; diger taraftan ayni ihalede teklif edilen en dusuk fiyatlar gozerdi edilmis, kabul edilen teklifler, daima ortalamanin ustunde fiyat veren firmalara ait olmustur. En dusuk fiyatli teklif, BIRINCI sira olmak ve tum tekliflerin kucukten buyuge siralanmasi halinde, toplam 62 ihale icinde, ornegin, "en ucuz teklif siralamasinda" BIRINCI, IKINCI ve UCUNCU firmalara HIC IHALE VERILMEMISTIR. Sonuc olarak; Milli Egitim Bakani Huseyin Celik, EN YUKSEK TEKLIFLERI ONAYLAYARAK, (KDV haric) 86 trilyon 291 milyar liraya kadar bir Kamu kaynagi kaybina yol acacak islemlere goz yummakta hic bir sakinca gormemistir. - M.E.B.'nine ONAYLADIGI Fiyatlarla Ihale toplami.. 379.944 milyar TL. -M.E.Banin REDDETTIGI, En dusuk Fiyatlarla Ihale toplami 293.653 Milyar TL. -Kamu kaynagi KAYBI........: 86 trilyon 291 milyar TL. -KDV dahil, Kamu kaynagi KAYBI.. : 101 trilyon 823 milyar TL.SONUC: Resmi aciklamalar kamuoyunu tatmin etmemistir. <br />
<br />
<br />
<br />
29- 2. BEYAZ ENERJI YOLSUZLUGU OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Enerji davasinda 3 AKP'li var. Ankara Cumhuriyet Savciligi, Enerji Bakanligi'ndaki ihale yolsuzluklariyla ilgili dava acti. Iddianamede, 18 sanik, "cete kurmak, ihaleye fesat karistirmak, rusvet"le suclaniyor. Iddianamede ayrica, isadami Ibrahim Selcuk'un AKP Genel Sekreter'i Idris Nadim Sahin'le goruserek, Bakanligin Teftis Kurulu'nu etkilemek icin, baski yaptigi da yer aldi. Ankara Cumhuriyet Savcisi Semsettin Ozcan'in hazirladigi iddianamede, saniklarla ilgili ulasilan sonuclar soyle yer aldi: " Ibrahim Selcuk'un, Enerji Bakanligi'nda aldigi siyasi guc ve cesitli yontemlerle olusturdugu baski, siddet ve tehdit sonucu cikar amacli suc orgutu olusturdugu, bu orgutu yonettigi, orgut adina faaliyette bulundugu anlasilmistir. Bu faaliyetler dogrultusunda Bakanliga bagli anonim sirketler tarafindan cikarilan tum ihalelerle ilgilendigi, ihaleleri kendi sirketi Ezgi adina almasa dahi, sirket sahibi diger saniklar adina alinmasi icin, yogun caba sarfettigi, bu amacla ihalelerin ertelenmesini, sartnamelerin degistirilmesini temine yonelik faaliyetlerde bulundugu ortaya cikmistir." Iddianamede, isadami Ibrahim Selcuk'un, AKP Agri Milletvekili Cemal Kaya ile olan telefon gorusmelerine vurgu yapildi. Kaya'nin, Selcuk'u arayarak esi uzerine kayitli Aram Sirketi'ne, EUAS'dan ihale alma girisiminde bulundugunun anlatildigi iddianamede, "Bu amacla Karga mis, Ozluce ve Urca ihaleleri ile ilgili ayrintili gorusmeler yaptiklari, bu gorusmelerde sanik Selcuk'un, Milletvekili Cemal Kaya'ya yapmasi gereken kirimlari dahi soyledigi, Cemal Kaya'nin teklif edilen bazi ihaleleri kucuk bularak, kendisine daha buyuk ihaleler vermesini istedigi ifade edildi. Iddianamede, Selcuk'un, mufettislerce hazirlanan teftis dosyasinin Adliye'ye intikal ettirilmemesi icin Teftis Kurulu Baskani Cevdet Malkoc'a baski yapmasi icin, AKP Genel Sekreteri Idris Nadim Sahin'le gorustugu ve Malkoc'a Sahin araciligiyla baski yapildigi dosyanin halen Teftis Kurulu'nda incelendigi kaydedildi.SONUC: Yargilama devam ediyor. CHP'den Aku'ye gecen ve iddianamede suclanan Agri Milletvekili Cemal Kaya, Milletvekilligi' nden istifa etti. AKP Genel Sekreteri Idris Nadim Sahin ile ilgili herhangi bir fezleke duzenlenmedi. <br />
<br />
<br />
<br />
30-JOKEY KULUBU'NDEN SHCEK PAYININ ALINMAMASI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Turkiye Jokey Kulubu, at yarislari hasilatindan %1´lik payin, SHCEK' alinmamasinin engellenmesi olayi. SHCEK Kurulus Yasasi'nin 18.maddesinin h bendine gore, "kanuna gore sans oyunlari tertip eden kurumlarin, hasilattan %1´lik payin SHCEK' verilmesi" gerekir. Turkiye Jokey Kulubu, bu parayi odememis ve Tarim Bakanligi'ni mahkemeye vermistir. Ankara 6. Idare Mahkemesi, SHCEK lehine karar vermis ve bu kararin uygulanmaya konulmasi beklenirken, Devlet Bakani Gul dal Akait, ozel bir avukatlik burosunun talebi dogrultusunda, yasaya aykiri islem yapilmasi talimatini veriyor. Bu ozel avukatlik burosunun ortaklarindan birisinin Murat Aksu oldugu ve babasinin da, Icisleri Bakani Abdulkadir Aksu oldugu anlasiliyor. Kanunu uygulamayan Tarim ve Koy isleri Bakani Sami Guclu ile gorevini kotuye kullandigi icin Devlet Bakani Gul dal Akait icin, Ana Muhalefet Partisi tarafindan sorusturma acilmasi isteniyor. Fakat, Meclis'te AKP Grubu'nun cogunlugu tarafindan reddediliyor. SONUC: Konuyla ilgili yapilan resmi aciklamalar, kamuoyunu tatmin etmemistir. <br />
<br />
<br />
<br />
31- MALI YE BAKANI'NIN OGLUNUN MISIR ITHALI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Maliye Bakani Kemal Unakitan'in oglu, Gumruk Vergisi % 70´e cikmadan hemen once, 4 bin ton cerezlik misir ithal ediyor. Ve ithalden sonra, Gumruk Vergisi miktari yukseltiliyor. Maliye Bakani, konu ile ilgili yaptigi aciklamada "oglum o misirlari, tavuklarina yedirecek" diye ilginc bir gorus sergiliyor. Ifade edidigine gore, 4 bin misirla bir yil boyunca 175 bin tavugun beslenmesi soz konusudur. Ve bu miktarda bir tavugun da olmadigi ileri surulmektedir. Yine ifade edildigine gore, misir ithalinden 360 milyar kar elde edilmistir. Ileri suruldugune gore, 17 Nisan 2003´te misir Ithali'nde Gumruk Vergisi %20´ye indiriliyor. 15 Temmuz 2003´te 4400 ton ADB menselli misir ithal kontrol belgesi aliyor ve 4 Agustos 2003´te 4000 ton misir ithal ediliyor ve Gumruk Vergisi hemen bu ithalden sonra yukseltiliyor. 8 Agustos 2003 tarihinde % 45´e yukseltiliyor. Daha sonra da soz konusu vergi, % 70´e yukseltilmistir. SONUC: Maliye Bakani'nin aciklamalari kamuoyunu tatmin edici olmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
32- MALIYE BAKANI'NIN KACAK VILLASI VE RESMI MUHURLERIN SOKULMESI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Uskudar Belediyesi'nin 3 kez muhurlenmesine ragmen, muhru kirarak oturdugu viladin bahcesine bir de kacak villa insa eden Unakitan, depreme dayanikli bina yaptirmak icin belediyeye basvurunca, kacak viladin hikayesi de ortaya dokuldu. Kacak villanin sIkayet konusu olmasi uzerine, Icisleri Bakanligi Basmufettisi Sahin Demir, olayi incelemeye basladi. Bir gun sonra Uskudar Belediyesi, bir gazeteye villanin yikilmasi icin ilan verdi. Gerekce olarak da, evin bulunamadigi belirtildi. Yikim icin verilen ihale ilanina basvuran kimse de cikmadi. Demir, raporunda onemli ifadelere yer verdi. Raporda, "Belediye Baskani, bu olayda gorevini kotuye kullanarak, adeta ruhsatsiz insaatin bitirilmesi icin gayret gostermistir. Insaat, kalitesi ve mevkii acisindan son derece ranti yuksek bir halde tamamlanmistir. Bu durum da dikkate alindiginda kacak yapinin tamamlanmasinda ilgililer ile insaat sahibi (Kemal Unakitan) arasinda yasal olmayan iliskilerin olabilecegini akla getirmektedir" denildi.SONUC: Maliye Bakani, oglu ve kizinin villalarinin kacak oldugunu; ancak Belediye'nin kendisine dusen hizmetleri yerine getirmedigi icin kacak duruma dustuklerini acikladi. <br />
<br />
<br />
<br />
33- TUPRAS IHALE OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
2004 yilinda 15 milyar $ cirosu bulunan ve 500 milyon $ net kar eden TUPRAS'in, Zorlu Grubu ve Rus TAF-NEFT Konsorsiyumu' nun iptal edilen satisinda, degeri 1,3 milyar $ idi. Bilahare TUPRAS'in % 14.7'si 446 milyar $'a satiliyor. Bu durumda TUPRAS'in bu fiyattan hesap edildiginde, toplam piyasa degeri yaklasIk 3 milyar $ ediyor. Yani ayni TUPRAS'in cok kisa bir sure icerisinde, fiyati ortalama % 50 artmis oluyor . ve halen TUPRAS, AKP iktidari tarafindan satilmaya devam edilen bir kurum olarak ortada duruyor. TUPRAS gibi, stratejik bir kurulusun, yangindan mal kacirir gibi satilmaya calisilmasinin amacinin ne oldugunu ve eger mahkeme yapilan satisi iptal etmeseydi, meydana gelen yaklasIk 1,5 milyar $'lif zararin sorumlulugunun kimlere ait olacagi merak edilmektedir. SONUC: Iktidardan, kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
34- CORLU MOTIF TEKSTIL A.S.'NIN TPAO'YA BORCU KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Corlu'daki Motif Tekstil San.Tic.A.S. , TPAO'dan dogalgaz aliyor. Borcu 1,5 trilyonu asiyor ve odeme yapmiyor. Bunun uzerine TPAO, dogalgazi kesiyor ve soz konusu firmayi icraya veriyor. Iddiaya gore, Basbakan Recep Tayip Erdogan devreye giriyor. Verdigi talimatla gaz tekrar baglaniyor. Ve konu resmi yazismalara da yansiyor. Merak edilen hususlar sunlar; -TPAO'ya 1,5 trilyon borc takan ve hakkinda icra islemleri baslatilan bu firmaya, gazin baglanmasi konusundaki emir, bizzat Basbakan tarafindan verildi mi? Verilmisse sebebi nedir? -firmanin sahipleri kimlerdir? Bunlarin Basbakan'la ve AKP ile bir siyasi yakinligi var midir? firmanin sahipleri, Basbakan'a nasil ve kimleri araci koyarak ulasmislardir? -Soz konusu firmanin borcunun daha sonra 3 trilyona yukseldigi soyleniyor. Bu dogru mudur?Soz konusu olan firmanin, TPAO'ya olan borcunu odemeden kapandigi ileri suruluyor. Bu gercek ise, Devlet burada ne kadar zarara ugramistir? V e bunun sorumlulari kimlerdir? eger Basbakan bir talimat vermemisse, Basbakan'nin ismini kullanip belge duzenleyenlerle ilgili bir sorusturma acilmismidir? SONUC: Konu ile ilgili herhangi bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
35- TOKI'DEN BAKAN KARDESI'NIN IHALE ALMASI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
TOKI 24 Mart 2004´te toplam bedeli 1 trilyon 580 milyar lira olan Istanbul Halkali 3.Etap Konut Projesi'nin sosyal donati, alt yapi ve cevre duzenlemesi isi icin ihaleye cikti. Ihaleyi Ticaret Sicil Kayitlari'nda Fatih Demir yurek ve Dede Sahbudak'in ortak gozuktugu Demars Insaat sirketi % 31,69 fiyat kirimi yaparak kazandi. 8 Ekim 2004´te teslim edilmek kosulu ile 7 Mayis 2004´te sirket ile sozlesme imzalandi. Ancak, teslim tarihi gecmesine ragmen is tamamlanamadi. Ihaleyi kazanan Demars Insaat'in kagit uzerinde gozukmemesine ragmen, asil sahibinin Omer Faruk Ergezen oldugu ifade edildi. Omer Faruk Ergezen'in, gecen hafta gorevden alinan Bayindirlik Bakani'nin Zeki Ergezen'in kardesi'nin oldugu ve kardes Ergezen'in TOKI'nin yani sira Adalet Bakanligi ve Milli Savunma Bakanligi'ndan da ihaleler aldigi ileri suruluyor. Ifade edilen Bayindirlik Eski Bakani Zeki Ergezen'in kardesinin ihalelerde kayrildigi seklindedir. Gecen hafta gorevden alinan Bayindirlik Eski Bakani Zeki Ergezen, Milliyet Gazetesi'nden Safiha Colak'a yaptigi aciklamada; " Ye yiyen Bakan'i gorevden alirlar, ye da yedirmeyeni " demisti. Ulastirma Eski Bakani Yasar Topcu, Zeki Ergezen'in Bakanligi doneminde kendisine geldigi ve kardesi icin kendisinden ihale istedigini de aciklamisti. SONUC: Konuyla ilgili resmi bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
36- DATA TEKNIK SIRKETI'NIN IHALE ALIMLARI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Ulker Grubu Sirketleri'nden Data-Teknik Bilgisayar'a, bazi kamu ihalelerinin usulsuz olarak verildigi ileri surulmektedir. PTT Genel Mudurlugu'nun otomasyonu icin 3 bin, buro icin de bin olmak uzere toplam 4 bin adet bilgisayar Data-Teknik Bilgisayar kazandigi, PTT'nin bu bilgisayarlar karsiliginda Data-Teknik' e 4 trilyon 348 milyar odeyecegi ve Data-Teknik' in30 Eylul 2004´te baslamak uzere 4 yil icinde soz konusu sozlesme sureci icinde teslim edilmesi gerektigi ifade ediliyor. Ayni sirketin Adalet Bakanligi'nin 20,5 trilyon lira bedelli teknik donanim ihalesini kazandigi ve Turk Telecom'a ADLS kurulumu ve servis destegi ihalesini yine Data-Teknik tarafindan kazanildigi ve ayrica Adalet Bakanligi'nin UYA kapsaminda Mahkeme Kalemleri'ne dagitilmak uzere 10 bin masa uzeri bilgisayar, Hakim ve Savcilar'a verilmek uzere 8 bin diz ustu bilgisayar temini isini de ustlendigi ifade edilmistir. Ileri suruldugune gore, Ulker mamullerinin dagitim ve pazarlamasini yapan sirkette Basbakan Recep Tayip Erdogan'in da bir muddet oncesine kadar ortak oldugu, bu nedenle soz konusu ihalelerde belirtilen firmanin kayirildigi ileri surulmektedir. SONUC: Konu ile ilgili herhangi bir sorusturma ve aciklama bugune kadar yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
37- EMNIYET GENEL MUDURLUGU GIYIM IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Icisleri Bakanligi'nin actigi, toplam 22,8 trilyonluk ihalenin buyuk bir bolumu Albayrak Turizm Insaat A.S.'nine aldigi ve 12 trilyon 680 milyar liraya 200 bin adet polis monte dikimi isini, SIYASI NEDENLERLE soz konusu firmaya verildigi ileri surulmektedir. Yine, Sumer Holding A.S.'ye ait TUMOSAN ihalesini de Albayraklar Sirketleri'ne bagli ALCELIK yapi Is.A.Senin aldigi ve bu ihalenin de sorusturulmasi gerektigi ifade edilmistir.SONUC: Bu ihalelerle ilgili herhangi bir sorusturma ve aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
38- TOKI'NIN 280 TRILYONU ASYA FINANS'A YATIRMASI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Toplu Konut Idaresi'nin (TOKI) Butce Yasasi'ndaki "kamu kurumlari, kaynaklarini kamu bankalarinda tutar" ilkesini cigneyerek, 280 trilyon lirasini ozel finans kurumu (OFK) Asya Finans'ta tuttugu belirlendi. Faizsiz bankacilik yapan Asya Finans iliskisiyle ilgili belge ve dokumanlarin da uzerine "gizli" damgasi vurularak, Erdogan'a iletildigi ogrenildi. Basbakanlik Yuksek Denetleme Kurulu'nun (YDK) TOKI faaliyetleriyle ilgili raporunda, kurum yonetiminin "kamu zararina neden oldugu" sonucuna varildi. Bircok konunun "iz birakilarak" ifade edildigi ana raporun ekinde, Istanbul ve Ankara'da ozel firmalarla ortak insa edilen toplu konutlara "ozel inceleme raporunda" yer verildi. TOKI, hizli toplu konut uretimi amacli projelerde "gelir paylasimi modeli" Nis esas aldi. Istanbul Halkali, Atakoy, Umraniye ve Kozyatagi'nda, Ankara Eryaman'da gerceklestirilen 10 bine yakin konut uretilmesini amaclayan 10 proje icin acilan ihalelerde firmalar, tekliflerini "idareye birakacaklari paylar" uzerinden hazirladi. Ihaleler sonuclandiginda, gecmis yillarda yuzde 50´nin uzerindeki "TOKI paylarinin" yuzde 25-30 civarina cekildigi ortaya cikti. Bir firmadan gelen istek uzerine, sozlesmelerin "satis hasilatini kullanma yontemini" duzenleyen hukmunde degisIklik yapildi."Yuklenici, Idare'nin uygun gorecegi bir bankada Idare adina TL hesabi acacaktir" seklindeki hukum "bir bankada veya bir ozel finans kurumunda hesap acilacaktir" seklinde degistirildi. Boylece, satis hasilatinin Asya Finans'ta tutulmasinin yolu acildi. Hukuk Musavirligi ile Idari Mali Isler Dairesi'nin karsi cikmasi sonuc vermedi. TOKI Baskan Vekili Erdogan Bayraktar ise, yaptigi aciklamada, OFK'lara yatirilan paranin kuruma ait olmadigini belirterek, "O para bizim paramiz degil. Muteahhitlere "paranizi oraya yatirmayin" diyemeyiz" demisti. YDK, kurum parasinin bir OFK' da tutulmasinin, kamu kurumlarinin butun kaynaklarini kamu bankalarinda tutulmasini (kamu haznedarligi) ongoren Butce Yasasi'nin 10.maddesi'ne uygun olup olmadiginin belirlenmesini, durumun sorusturma konusu yapilabilecegini ifade etti. Butcedeki kamu haznedarligi hukmu, istisnai uygulamalar icin Basbakan'in iznini sart kosuyor. TOKI'nin ise, Asya Finans'ta hesap acmak icin izin de almadigi belirlendi.SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
39- - THY'DA E-POSTA VE IHALELER KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
THY'nin, cesitli alim ve hizmetlere iliskin yapmakta oldugu ihalelerin, Kamu Ihale Yasasi uygulamalari disinda, ilginc metotlarla yapildigi ifade edilmektedir.. bazi ihalelerin gerceklesmeden once, THY Yonetim Kurulu Baskan Vekili Hamdi Topcu tarafindan bazi isadamlari, bazi kamu gorevlileri, bazi gazeteciler, bazi milletvekillerine ihale bilgileri iceren e-postalar gonderdigi ifade ediliyor. Konu KIT Komisyonu'nda THY hesaplari incelenirken gundeme getiriliyor. AKP'LI Hemze Albayrak, Hamdi Topu'nun E-posta adresinden 40 kisiye gonderilen ve THY tarafindan 19 Nisan-25 Mayis 2004 tarihleri arasinda acilan ihalelerle ilgili bilgileri iceren notlari dagittigi, buna mukabil THY Yonetim Kurulu Baskani Candan Karlitekin'in "Butun ihaleler davul zurna ile ihale edilir. Butun ihale duyurularini elimizden geldigince ese dosta gonderiyoruz. Boylece varsa ihale mafyasinin kafasini kiriyoruz" diye aciklama yaptigi ifade edilmektedir. Cevabi aranan sorular sunlardir:" Bu 40 ozel kisi kimlerdir? Bunlar, bunlarin yakinlari veya bunlarin aracilik yaptigi yakinlari THY'nin actigi ihalelere girmismidir? Girmislerse ihale almislar midir? THY ile baglari naladir? Hangi olculere dayanarak bu40 ozel kisiye E-posta gondermislerdir? Ihale sureci Internet sitesinde neden yer almamistir? E-posta gonderilenlerin arasinda AKP yakinligi ile bilinen bir gazetenin Ankara Temsilcisi de var midir? Ve yine cevap aranilan bir diger soru; Kit Komisyonu'nda AKP'li bir milletvekili, E-posta ile bildirilen ihalelerin arastirilmasi icin onerge veriyor ve bu onerge diger AKP'lilerin oylari ile reddediliyor. Neden? "SONUC: Hukumetten konu ile ilgili hicbir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
40- TCDD ISKENDERUN LIMAN BAKIM - ONARIM IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Iskenderun Limani sinirlari icindeki yaklasIk 11 bin 16 m2´lik kizaklama tesisinin, ilave yatirimlar ile mevcut amacina uygun islerde ve tersane nitelikli olarak kullanilmasina yonelik 1 Nisan 2004 tarihinde yapilan ihaleyi, TESKO Endustriyel isimli firma aldi ve tesis 30 yilligina bu firmaya kiralandi. TCDD ile TESKO Endustriyel arasinda yapilan yap-islet-devret sozlesmesine gore, sozlesmeyi takip eden ilk 6 aylik surede, firmanin aylik kira bedeli olarak 4.7 milyar lira odemesi ve bu sure zarfinda Liman'a 1 trilyonluk yatirim yapmasi karar altina alindi. TCDD'ye ait kilavuzlama hizmeti veren deniz araclarinin bakim onarim hizmetlerini eskiden kendi personeli ile goren TCDD, bu hizmetin TESK O'YA devredilmesinin ardindan ilk 6 ayda firmaya 1 trilyon 200 milyar lira odedi. Buna karsilik firma TCDD'ye ilk 6 ayda kira bedeli olarak toplam 28.2 milyar lira odedi. TESK O'NUN en buyuk ortagi Sadik Bal, Reha Denizciligin de ortaklari arasinda yer alan bir isim. Reha Denizcilik, TCDD Izmir Limani yillik 70 milyon $'lif yukleme bosaltma isini ihalesiz olarak, 30 yilligina alan 2 sirketten birisidir. TCDD Izmir Limani olayinda, AKP Eski Bakirkoy Ilce Baskani'nin da isminin yer almis olmasi dikkat cekmektedir. Iskenderun'daki ihaleye sadece TESK O'NUN teklif verdigi ve 6 aylik sure icinde tesislere 1 trilyon liralik yatirim yapma sozu vererek isi aldigi, ama buna mukabil soz konusu sure icerisinde bu yatirimin yapilmadigi one surulmektedir. Yine ifade edildigine gore, TCDD'nin denize girisi bile sakincali bulunan, 30-40 yillik ekipmanlarini kullanmaya devam eden TESK O'YA yatirim yapacagi icin kirada da kolaylik saglandi. Tesisin 23 milyar lira olarak belirlenen kira bedeli, 6 aylik sure icin 4.7 milyara dusuruldu.SONUC: TCDD, konu ile ilgili yaptigi aciklamada yapilan islemlerin usule uygun oldugunu bildirdi. <br />
<br />
<br />
<br />
41- OZURLULER IDARESI'NIN KITAP IHALESI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Ozurluler Idaresi Baskanligi "Islevsellik ve Sagligin Uluslararasi Siniflandirilmasi" baslikli bir kitap hazirliyor. Nehir Yayinevi ihaleyi aliyor. Ve 21.12.2004 tarih ve 821672 numarali fatura ile 12 milyar 750 milyon liralik faturayi, OIB'den tahsil ediyor. OIB'nin Baskan Vekili'nin Mehmet Aksoy oldugu, kitabin basimi icin olur verenin de, ayni ismin bulundugu, Aksoy'un "AB Surecinde Ozurluler Politikasi" ve "Geleneksel Sonrasi Toplum Uzerine" isimli kitaplarin, yayinlanmis oldugu basimevinin "aci kitaplar" oldugu ve OIB'den ihale alan Nehir Yayincilik ile aci Kitaplar firmasinin, ikisinin de adresinin "Ankara Cad. Vilayetler Han Cagaloglu-Istanbul" da bulundugu ileri suruluyor ve yine iddia edildigine gore, soz konusu yayinevinin eski ortaklari arasinda, Devlet Bakani Besin Atalar bulunmaktadir. Iddiaya gore, OIB soz konusu Bakanin eski yayinevini ihalelerde kollamaktadir. SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir sorusturma ve aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
42- ENERJI BAKANLIGI AVUKATLIK BUROSU SOZLESME KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Enerji Bakanligi'nin bunyesinde guclu bir hukuk musavirligi ve cok sayida resmi avukatlari bulundugu halde, Enerji Bakanligi'nin dava takipleriyle ilgili olarak bir ozel hukuk burosu ile avukatlik sozlesmesi imzaladigi ifade edilmektedir. Cosar Hukuk Burosu'nun, bu anlasma geregi, CEAS,KEPEZ davasini 1 trilyon 262 milyar lira vekalet ucreti ile almis oldugu ifade edilmektedir. Bakanligin soz konusu buroya, konu ile ilgili olarak 631 milyar odemede bulundugu anlasiliyor. Cosar Hukuk Burosu'nun sahibinin Av.Aydin Cosar oldugu ve Basbakan Erdogan'in Danismani ve AKP Kuruculari'ndan Cuneyt Zapsu'nun da ayni zamanda avukatligini yaptigi ifade edilmektedir. SONUC: Konuyla ilgili Enerji Bakanligi'ndan kamuoyunu tatmin edici bir aciklamada bulunulmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
43- MALIYE BAKANI'NIN BEYKOZ'DAKI ORMAN ARAZISI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Maliye Bakani Unakitan'in, Beykoz Cavusbasindaki biri 34 donum, digeri 17 donum olmak uzere toplam 51 donum, 2 B orman arazisini zilyetle uzerine gecirdigi ifade edilmektedir. Bugunku parasal degerinin 10 milyon $ oldugu ve tapusunun bulunmadigi bu arazinin, Basbakan Erdogan'in Istanbul Buyuksehir Belediye Baskani oldugu donemde, 16 Haziran 1997´de zilyetle aldigi soylenmektedir. TBMM Yolsuzluklari Arastirma Komisyonu, raporunda "Orman arazileri, rant gruplari ve arazi mafyalari tarafindan parsellenerek, koy el senetleriyle, orman koylusuyle hic ilgisi olmayanlara satiliyor" denilmis idi. Bilindigi gibi AKP iktidari, 2B orman arazileri satislarini kolaylastiran bir yasa cikartmis ve kanun Anayasa'ya aykirilik iddiasiyla veto edilmisti. Kanunun yeniden cikmasi halinde Unakitan'in soz konusu orman arazisinin de tapu alinir hale getirilecegi ifade edilmistir.SONUC: Maliye Bakani'nin konu ile ilgili aciklamalari kamuoyunu tatmin etmemistir. Ve iktidar 2B orman arazileri ile ilgili yasayi cikartma gayretlerini surdurmektedir. <br />
<br />
<br />
<br />
44- SSK FAKTOR-8 VE SU IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Hemofili hastalarinin kanamalarini durdurmak icin kullanilan Faktor-8 ilacinin ve suyunun birlikte satilmasi gerekirken, SSK'ya ayri ayri satildigi ve bu sekilde Kurumun 3 trilyona zarara ugratildigi iddia ediliyor. SSK'nin Istanbul satin Alma Mudurlugu araciligiyla, 22 Aralik 2003´te acilan ve SSK Yonetim Kurulu'nun 23 Ocak 2004´te onayladigi, KDV haric 78 trilyon liralik ilac ihalesinde Faktor-8 ilac alimlarinda usulsuzluk yapildigi ifade edilmektedir. KDV haric toplam 8 trilyon liralik Faktor-8 alimi ihalesinin sartnamesinde garip bir sekilde Eritropoietin (NeoRocorman ve Eprex) ve Interferon (Roferon) kalemlerinde, oldugu gibi alinacak uniteler ayri ayri tanimlanmis, ( 250 IU, 500 IU, 1000 IU gibi) bu da yetmiyormus gibi, kurutulmus Faktor-8 fraksiyonunun sulandirilmasi icin kullanilan distileraf) su miktarlari da ayri ayri belirlenmistir. 5 ml, 10 ml ve 20 ml olarak ayri ayri tanimlama yapilarak 10 firmanin rekabet ettigi bu pazarda, SSK'nin rekabetle fiyat kirma gucu azaltilmistir. Ihale Komisyonu,12 Ocak'ta uyari yapmasina ragmen, 23 Ocak'ta SSK Yonetimi onay vermis ve Ihale komisyonu, ihalenin teknik sartnamesinin hatali yazilmasi nedeniyle baslangicta 8 trilyon lira olan Faktor-8 alim tutarindaki yanlisi, son anda gorerek, tuttugu tutanakla bir olcude hatayi telafi etmeye calismistir. SONUC: Konuyla ilgili SSK'dan herhangi bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
45- BASBAKAN ICIN SATIN ALINAN VIP UCAGI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Basbakan'in kullanimi icin Italya'dan alinan AIRBUS JIJI -319 tipi ucagin Turkiye'ye maliyetinin ne oldugu ve ucagin aliminin nicin ihalesiz gerceklestirildigi aciklanmamistir. Bir iddiaya gore, tadilatlariyla birlikte yaklasIk 50 trilyona malalan ucagin, ihalesiz alinmasi, bazi usulsuzluk iddialarini da gundeme tasimistir. Konu ile ilgili kendisine yoneltilen sorulara Ulastirma Bakani Binali Yildirim yazili olarak verdigi cevapta; " Havacilik sektorunde ucak alim ve kiralamalarina iliskin mali hususlarin gizliligi temel kuraldir. Gizlilik hususu tum ucak alim-satim sozlesmelerinde zorunlu olarak yer alan bir madde olup, ucak fiyatlarinin aciklanmasi mumkun olmamaktadir. Ancak, soz konusu ucagin fiyati makul piyasa rayicinin bir miktar altindadir." Ileri suruldugune gore, ucagin esas fiyatinin aciklanmamasinin esas sebebinin, alim fiyatinin normal piyasa sartlarinin cok uzerinde oldugu icindir.SONUC: yapilan aciklamalar kamuoyunu tatmin etmemistir. <br />
<br />
<br />
<br />
46- ASYA KALKINMA BANKASI GENEL KURUL IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Asya Kalkinma Bankasi'nin 38.Genel Kurul Toplantisi ihalesiyle ilgili usulsuzluk yapildigi, ihalenin kamu ihale mevzuatina tabi tutulmadigi ve isin dogrudan temin yontemleriyle yapildigi ifade edilmektedir. Teknik sartnameye gore belirtilen kalemler icin, ihalede en dusuk teklifi veren Lavada Tomur- Symeon Turizm Konsorsiyumu 1 trilyon 380 milyar vermis iken, yerine en yuksek teklifi veren Seter- Visitur Ikin Konsorsiyumu 4,5 trilyona verildigi ileri surulmektedir. KDV dahil, toplam rakam yaklasIk 6 trilyonu bulan bu ihalenin usulsuz oldugu iddia edilmektedir. SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
47- TCDD ANKARA-ESKISEHIR TREN YOLU IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
TCDD, Ankara-Eskisehir tren yolu ihalesi yapilmis, 206 km.lik yolun yapimi icin maliyet, 435 milyon $ olarak belirlenmistir. Ifade edildigine gore, ek islerle soz konusu ihale 600 milyon $'a ulasmistir. Yine ileri suruldugune gore, projeyi yapan firma ile imalati yapan firma ayni firmadir. Bir firmanin hem projesini, hem de isin maliyetini ustlenmesi Ihale Yasasi'na uygun olmadigi, boyle bir durumda, proje maliyetine yansiyacak imalat rakamlarini da firmanin cikarlari dogrultusunda belirlenecegi ve hicbir yerde bu tarzda bir ihalenin yapilmadigi ifade edilmektedir. Dolayisiyla, soz konusu ihalede usulsuzluk oldugu ve kamunun ciddi manada zarara ugratilacagi ileri surulmektedir. SONUC: Konuyla ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
48- ISKUR'DAKI EGITIM IHALESI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Uskur Ankara Il Mudurlugu, 31.01.2003 tarihinde "Ozellestirme Sosyal Destek Projesi" kapsaminda Dunya Bankasi Kredili, Yonetici Sekreterlik Egitimi icin ihale acmistir. 63,5 milyar liralik bu ihalenin usulsuz olarak Denge Bilgisayar Sirketi'ne verildigi ileri surulmektedir. Yine ileri suruldugune gore, Uskur bunyesinde bazi ihaleler konusunda, baski gordugu icin Uskur'da Sube Muduru olarak calisan Ali han Turan'in, bu ihale baskilarina dayanamayip, beyin kanamasi gecirmek suretiyle oldugu ve bu konuyla ilgili olarak da esinin actigi davanin halen surdugu ifade edilmistir. Iddiaya gore, bu ihalelerde usulsuzluk ve kayrilma vardir.SONUC: Konu ile ilgili olarak resmi bir aciklama yapilmamistir. Ancak soz konusu Denge Bilgisayar sirketi, kazandiklari ihalede herhangi bir usulsuzluk olmadigini ifade etmistir. <br />
<br />
<br />
<br />
49- CAYKUR NAKLIYE IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Cay Isletmeleri Genel Mudurlugu'nun (CAYKUR) 2005 yili cay nakliyesi isinin, Basbakan Erdogan'in yakinlari iki tasima kooperatifi ile 2 nakliye firmasina ihalesiz bir bicimde ve yuksek fiyatlar karsiliginda verildigi iddia edildi.. Akuyuz Uluslararasi Nakliyat'in sahibi Sayim Akuyuz, olayi suc duyurusu ile yargiya tasirken, durumu mektupla Basbakan ve Bakanlara sIkayet etti. Cay kur, toplam 70 bin 500 tonluk 2005 yili paketli cay nakliyesi icin 1,2 ve 3 Subat 2005 tarihlerinde Istanbul, Izmir, Ankara, Kayseri, Samsun, Mersin, Diyarbakir ve Erzurum hatlari icin ihale acti. Ankara, Istanbul, Izmir, Samsun ve Mersin icin en dusuk teklifi Akuyuz Nakliyat verdi. Ancak, Akuyuz Insaat kisa bir sure sonra ihalelerin iptal edildigini ogrendi ve iptal gerekcelerinin bildirilmesini talep etti. Birkac hafta once ikinci en iyi teklifi verdigi hatlar icin Akyuz'e "fiyati asagi cekebilir misiniz?" diye soran Cay kur, iptal gerekcesinde kurumun tum nakliye isinin tek bir firmaya verilmesinin "riskli" olacagi endisesinin kararda etkili oldugunu ifade etti. Akuyuz Nakliyatlar' in yillardir 7-8 katrilyonluk TEKEL urunlerini tasimakta oldugunu ifade eden Akuyuz, iptal gerekcelerinin hicbirinin dogru olmadigini soyledi. Akuyuz, 25 Mart'ta yazdigi bir mektupla, olayi Basbakan Erdogan'a da sIkayet etti. Iadeli taahhutlu gonderilen mektubuna, Erdogan'in "Yolsuzlugu kim yaparsa, bizim getirdigimiz adamlar dahi olsa kafasini koparacagiz" sozunu animsatarak baslayan Akuyuz, "Bilginiz olmadigina inandigimiz, size yagcilik adina yapilan ihale yolsuzlugu ile Hazine'ye milyarlara malalan olayi arz etmek istiyoruz" dedi. Cay kur ise, suc duyurusuna konu olan olayla ilgili sessiz kalmayi tercih etti.SONUC: Konuyla ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
50- 30 TRILYONLUK BUGDAY VURGUNU DOSYASI <br />
<br />
<br />
<br />
sirketler Toprak Mahsulleri Ofisi'nden (TMO) 140 bin liraya ihracata yapmak kaydiyla, aldiklari 10 bin ton bugdayi ortalama 300 bin lira fiyatla ic piyasaya surduler.Trilyonluk vurgunda, Toprak Mahsulleri Genel Mudur Vekili Ismail Kemaloglu ise, sirketlerin haksiz kazanc saglamasini "ihrac etmek icin ucuza alinan bugdaylarla sirketler, istedigini yapabilir" diye savundu. TMO, Kirsehir Kaman, Adapazari, Konya, Bolu, Ankara, Aksaray'da Dahilde Isleme Izin Belgesi (DIIB) kapsaminda, yani ihracata yapilmasi kaydiyla piyasanin yari fiyatina, bazi ozel sirketlere bugday satti. Un yaparak ihrac etme sozuyle, bugdaylari ucuza alan sirketler, bugdaylari ic piyasada satti. Bu kapsamda, Ocak-Subat aylari icinde, Kirsehir Kaman'da TMO tarafindan, Satislar Emirler Gida Sanayi, Kismet Un Sanayi ve Fatoglu firmasina toplam 10 bin ton bugday satildi.TMO bugdaylari, ureticiden 290-390 bin lira arasinda almisti. Ancak, soz konusu firmalar, ihracata sozu verdigi icin bugdaylarin kilosu icin yaklasIk 140 bin lira odedi. Ihracaat taahhudunde bulunan firmalarin, kisa bir sure sonra bugdaylarin buyuk bir kismini ic piyasada sattigi ileri suruldu. Kirsehir ve Mucur civarinda, sirketlerin ihracata yapmak icin aldiklari bugdaylari sattiklarinin ortaya cikmasinin ardindan, Kirsehir Kaman Ziraat Odasi Baskani Selami Kayhan durumu once Kaman'daki TMO ajansi ile gorustu, ancak buradaki yetkililer emrin TMO Genel Mudurlugu'nden geldigini belirttiler. Durumu Tarim Bakani'na ve TMO Genel Mudurlugu'ndeki yetkililere aktaran Kayhan'a, TMO Genel Mudur Vekili Ismail Kemaloglu imzasi ile bir bilgi notu gonderildi.bilgi notu, Ic Ticaret Sube Muduru Hafit Tekin, Ticaret Daire Baskani Faruk Mor tas imzali ust yazi ile gonderildi. Yazida, TMO'nun Kaman'da DIIB kapsaminda 10 bin tonluk bugday satisi yaptigi, bu bugdayi ise Satislar Emirler, Kismet ve Fatoglu firmalarinin aldigi ifade edildi. Yazida, "Firmalar zaman zaman piyasadan mevcut fiyatlarla aldiklari bugdayi isleyerek, un ihrac etmektedirler. Bu firmalar, DIIB kapsaminda ihrac ettikleri un karsiliginda, hak ettikleri bugdayi TMO'dan aldiklarinda, tekrar un ihraca ati soz konusu degil ise aldiklari bu bugdaylari istedikleri sekilde degerlendirme imkanina sahiptirler" denildi. Yazida, ucuza alinan bu bugdaylarin ulke icinde satilmasinda bir sakinca olmadigi ifade edildi. Yazida, "sistem icerisinde bu uygulama zaman zaman yapilmakta olup, firmalarin ne sekilde hareket edecekleri firmalarin tercihidir" denilerek, TMO'nun konu ile ilgisinin sadece firmalara DIIB kapsaminda bugday satisindan ibaret oldugu ifade edildi. Kaman Ziraat Odasi Baskani Selami Kayhan, TMO'nun bu bugdaylari 360-390 bin lira arasinda bir fiyatla ureticiden aldigini dile getirerek, bu bugdaylarin zararina sirketlere satilip, devletin zarara ugratildigini belirtti. Kaman'da devletin zararinin 30 trilyon lirayi buldugunu ve ureticinin emeginin sirketlere peskes cekildigini dile getiren Kayhan, yasananlarin dunyada bir orneginin daha olmadigini soyledi. <br />
<br />
SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
51- ERZURUM'DA PASINLER SIGARA FABRIKASI VE ARAZISI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Erzurum'un Pasinler Ilcesi'ne bagli Cogender Koyu'nde, trilyonlar harcandiktan sonra yarim birakilan Pasinler Sigara Fabrikasi ve arazilerinin, usulsuz olarak MUSIAD Uyeleri'nden kuruldugu soylenilen bir sirkete verildigi iddia edilmektedir. 27 yili askin suredir ekilip, bicilemeyen 1000 donumden fazla fabrika arazisine organik tohum uretimi yapmak icin bir araya gelerek, Cogender A.S.'yi kuran koyluler, araziyi satin almak, kiralamak, tahsis yapilmasini saglamak icin ilgili makamlara ve Ozellestirme Idaresi'ne 2003 yilindan bu yana 7 kez basvurmuslar. Buna karsilik soz konusu fabrika ve arazileri ortaklari MUSIAD uyesi oldugu ileri surulen EGES A.S.'ye bedelsiz olarak verildigi ileri surulmustur. Ve konuyla ilgili 9 Mayis'ta Gunes Gazetesi'nde bir ilan yayinlatmislar. Ilanda "Arazisi koyumuze ait iken, yore insanindan 400 kisi calistirilacak vaadiyle, degerinin altinda istimlak edilen Pasinler Sigara Fabrikasi, hayata gecirilemedi. Atil kalan arazide AU Ziraat Fakultesi'nin gorusleri dogrultusunda organik tohum uretmek icin koy halki, Cogender A.S.'yi kurdu. Araziyi satin almak, kiralamak ve tahsis kapsami dahilinde isletmek uzere ilgili butun makamlara ve Bakanliklara muracaat ettik. Yedi resmi muracaatimiza ragmen bize menfi veya muspet cevap vermeyenler, 4 ay once kurulan ve isminin onunde "MU" olan SIAD'in bir ay once kurdugu EGES A.S.'ye bedelsiz olarak peskes cekmekte,katkilarin dan dolayi; Saglik Bakani Recep Akdag'i, Maliye Bakani Kemal Unakitan'i, Tarim Bakani Sami Guclu'yu Milletvekilleri Omer Ozyilmaz, Mustafa Ilicali, Muzaffer Gul yurt'u, Vali Cehalettin Guvenc'i ve MUSIAD Erzurum Subesi'ni kiniyoruz" demislerdir. SONUC: Erzurum Valisi, arazinin karsiliksiz, icindeki binalarin ise kira karsiliginda EGES' verilecegini aciklamistir.. Konu ile ilgili baskaca bir sorusturma soz konusu degildir. <br />
<br />
<br />
<br />
52- ISTANBUL IL SAGLIK MUDURLUGU'NDEKI 750 MILYARLIK USULSUZLUK OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Istanbul Il Saglik Mudur Yardimcisi'nin, Saglik ocagi yaptiracagim diye usulsuz olarak 750 milyar para topladigi ve sonra bu parayla alinan malzemeleri sattigi ileri surulmektedir. Saglik ocaklarindan sorumlu Istanbul Il Saglik Mudur Yardimcisi Dr. Celal Sahin hakkinda, Gungoren'de, Akincilar Saglik Ocagi'ni yaptirmak icin cesitli sirketlerden makbuz karsiligi para topladigi, elde edilen miktardan kalan 750 milyar liralik tibbi malzeme ve insaat malzemesini gazete ilani ile satisa cikardigi iddiasiyla sorusturma baslatildi. Saglik ocagi yanina, kayinbiraderi eczane acan Dr. Sahin, makbuzlarin sahte, imzasinin da taklit oldugunu one surerek, "Bunlari Istanbul disina, rusvet aldiklari icin surdugum iki teknisyen yapiyor. Akinci Saglik Ocagi'nin yerinde market vardi, marketi saglik ocagi ve eczaneye donusturduk. Esnaftan 30-40 milyar lira bagis topladim.. Bagiscilarin ismini de pirincten bir plakayla, Saglik Ocagi'nin girisine astim. diger makbuzlardaki imzalar bana ait degil, sahte" dedi. Saglik Mudurlugu'nde memurluk yapmaya maddi olarak ihtiyaci olmadigini one suren Dr. Sahin, "Benim Sentez Temizlik sirketim, Melihan medikal malzeme firmam, Zeytin burnu'nda bir poliklinigim vardi. Bu islerimi devrettim. Ben bu gorevde isteyerek durmuyorum. Temizlik Ihale Komisyonu Baskaniyim. Istesem catir catir ihale alirim. Bir ihale 3-4 trilyon lira, ama almiyorum" diye konustu.SONUC: Konu ile ilgili sorusturmanin surdugu ifade ediliyor. <br />
<br />
<br />
<br />
53- CEVRE VE ORMAN BAKANLIGI BUROKRATLARININ IHALE KAZANAN FIRMA TARAFINDAN AGIRLANMASI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Cevre ve Orman Bakanligi Mustesar Yardimcisi Bunyemin Kara ve Devlet Meteoroloji Isleri Genel Muduru Adnan Unal, Bakanligin ihalelerine giren VAISALA firmasi tarafindan, Finlandiya'da agirlandiklari ve butun faturalarin soz konusu firma tarafindan odendigi ifade edilmektedir. 6-10 Haziran 2004 yilinda Finlandiya'da agirlanan soz konusu burokratlarin tum harcamalarinin, Bakanliktan cok sayida ihale alan VAISALA firmasi tarafindan odendigi, daha sonra konu kamuoyuna intikal edince de, soz konusu burokratlarin, soz konusu firmaya bu paralari geri odedikleri ileri surulmektedir. Yine bir baska iddia, acilan bir ihalenin iptal edilmesi ile ilgilidir; "Cevre ve Orman Bakanligi, Devlet Meteoroloji Isleri Genel Mudurlugu (DMI) 10 adet havsalanda Otomatik Meteoroloji sistemi satin almak uzere, Agustos 2004´te ihale acar. Bu ihale icin 4 Ekim 2004 tarihinde VAISALA firmasi ile 1.674.590 Euro bedel karsiligi sozlesme imzalanmis. DMI yine 2004´te 76 adet Otomatik meteoroloji istasyonu icin ihale acilmis. Bu ihaleye uc firma katilmis. Jinyang firmasi 1.631.066 ABD Dolari, Elice firmasi 1.820.000 ABD Dolari, Vansala firmasi 2.376.360 ABD Dolari teklif vermis. Bu ihaleyi en yuksek fiyati verdigi icin VAISALA alamaz. Bunun uzerine "Odenek yetmedi, fiyatlar biraz pahali" gibi gerekcelerle, ihale tamamen iptal edilir.SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
54- TOKI'DE MILLETVEKILI AYRICALIKLARI KONUSU <br />
<br />
<br />
<br />
Cumhurbaskanligi Devlet Denetleme Kurulu, TOKI'de usulsuzlukler saptadi. Cumhurbaskanligi DDK mufettisleri Toplu Konut Idaresi'nde gerceklestirdikleri denetimlerin sonuclarini raporlastirdilar. Rapora gore, 26 Eylul 2003 gunlu 1059 sayili Baskanlik onayiyla, Bilkent 3´ncu Etap, C3 ve C4 Blok konutlarinin acik satis yontemiyle satisa cikarilmasina karar verildi. acik satis, ilk gelenin konutu almasi biciminde uygulaniyor. satisi ilan edilen luks konutlarla ilgili olarak milletvekillerinin giristigi usulsuzluk rapora soyle yansidi: "satisi ilan edilen konutlarla ilgili olarak "bir grup milletvekili adina" bir milletvekili, 8 Ekim 2003 tarihli bir dilekceyle Idareye basvurarak, C1,C2,C3 ve C4 tipi konutlardan 19´unun "blok satis" yontemiyle kendilerine satilmasini istemislerdir. Onerilen fiyat, idarece belirlenen satis bedelinin cok altinda olmasina karsin, Idare Baskani'nin 8 Ekim 2003 gunlu onayiyla 21 konut satistan cekilmistir. Basbakanlik Yuksek Denetleme Kurulu Raporu'nda konunun elestirilmesi uzerine, satistan cekilen konutlar 19 Subat 2004 tarihinde "acik arttirma" ile satisa sunulmustur. ilan edilen ve devam eden bir ihalede bir kisim konutun satistan cekilmesinin dayanagi yoktur. Konut satislarinda rekabeti esas tutan, hicbir gruba ayricalik tanimayan yontemler kullanilmasi gerekmektedir. " Soz konusu olay, raporun "Usulsuz Olarak satistan Cekilen Konutlar" baslikli bolumunde yer aldi. Olayda AKP'li bir milletvekilinin de adi gecmisti. Milletvekilinin TBMM'nin en onemli komisyonlarindan birinde Baskan oldugu belirtilmisti. SONUC: Konu ile ilgili yapilan aciklamalar, kamuoyunu tatmin etmemistir. Soz konusu daire satislarindaki ayricaliginin kaldirildigi ve islemlerin usule uygun surduruldugu aciklanmistir. <br />
<br />
<br />
<br />
55- YUKSEK IHTISAS HASTANESI PERSONEL TASIMA IHALESI <br />
<br />
<br />
<br />
Yuksek Ihtisas Hastanesi'nin ayni kosullarda yaptigi iki ihale arasinda, yuzde bine yakin fark oldugu ifade edilmistir. Hastane'nin, 2004´te gece vardiyasi personel tasima isi, 7 kisiden olusan ihale komisyonunun bes uyesinin "yuzde 92 pahali" muhalefetine karsin 420 milyar 480 milyon liraya verildi. 2005 yili icin ayni isin ihalesinin ise 43 milyar 690 milyon liraya verilmesi dikkat cekici bulundu. Hastane'nin 2004 yili gece vardiyasi personelinin tasinmasi isi icin ihaleye cikti. 29 Aralik 2003 tarihindeki ihaleye 2 sirket katildi. Kokar Turizm Tasimacilik 481 milyar, Koclar Turizm Tasimacilik Limitet sirketi ise 420 milyar 480 milyon lira teklif verdi. Kokar Turizm Tasimacilik sirketi eksIk belgeleri tamamlamadigi gerekcesiyle ihale disi birakildi. Koclar Turizm'in 420 milyar 480 milyon liralik teklifini, 7 kisiden olusan ihale komisyonunun Baskan da dahil, 5 uyesi " gecen yila gore yuzde 92´´ daha yuksek olduguna iliskin serh koyarak karsi ciktilar. Ancak, ihalenin ita amiri olan Prof. Dr. Adnan Cobanoglu ihaleyi uygun gorerek onayladi. Ayni isin 2005 yili ihalesine ise 10 sirket katildi. Ihale komisyonu verilen tekliflerden 6'sini gecerli bularak incelemeye aldi. Komisyon, en dusuk teklif olan 43 milyar 690 milyon 500 bin lirayi veren Onursal Otomotiv Turizm Sanayi ve Ticaret Limitet Sirketi'ne ihalenin verilmesini uygun buldu. Iki ihale arasindaki farkin kaynagi, merak konusu olmustur.SONUC: Konu ile ilgili Saglik Bakanligi'ndan herhangi bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
56-SAGLIK BAKANLIGI BUROKRATLARININ ILAC SIRKETI TARAFINDAN YURTDISINDA AGIRLANMALARI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Yurtdisindaki gezilere Saglik Bakani'nin onay vermesinin ciddi kusku uyandirdigi ve ilac sirketlerinin Saglik Bakanligi uzerinde etkin bir rol oynadiklari iddia edilmektedir. Saglik Bakanligi'nda ruhsatlandirmadan sorumlu uc burokratin Pfizer Ilac firmasi sponsorlugunda Almanya'ya gonderildigi ifade edilmistir. Pfizer Ilaclari Limitet sirketi, 16 Aralik 2003´te Saglik Bakanligi Mustesari Necdet Unu var'a yazi yazarak, Bonn kentinde 12-13 Ocak 2004 tarihleri arasinda toplanti yapilacagi bildirdi. Mustesar'dan, toplantiya, Ilac Eczacilik Genel Mudurlugu'nde ruhsatlandirmadan sorumlu Genel Mudur Yardimcisi ile onun uygun gorecegi, iki ruhsatlandirma gorevlisinin gonderilmesini isteyen Pfizer, tum masraflarin firma tarafindan karsilanacagini iletti. Saglik Bakani Recep Akdag ve Mustesar Unu var ise, 7 Ocak 2004 tarihinde, Ilac ve Eczacilik Genel Mudurlugu Ilac ruhsatlandirma Dairesi'nden sorumlu Genel Mudur Yardimcisi Mahmut Tokac ile ruhsatlandirma Dairesi Sube Calisanlarindan Eda Cindoglu ve Ahu Guney'in toplantiya gorevli olarak katilmasina olur verdi.SONUC: Konuyla ilgili bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
57-EUAS SEYITOMER,AFSIN- ELBISTAN SANTRALLERI' NDEKI IHALELER <br />
<br />
<br />
<br />
Elektrik Uretim A.S. Genel Mudurlugu Malzeme ve Yonetim Ticaret Dairesi Baskanligi'nin 2004 yili icinde yaptigi Seyitomer Termik Santral Isletme Mudurlugu personel tasima ihalesi icin Kamu Ihale Kurumu'na basvuruda bulunuldu. yapilan incelemelere Elektrik Uretim A.S.'nine isteklilere ihale sonucunu bildirmeden sozlesme imzalamis oldugu belirlenerek, bu yontemle ilgili firmalarin sIkayet haklarinin dahi ellerinden alindigini saptandi. Kurum, usulsuzlukler icin suc duyurusunda bulunma karari aldi. EUAS'in 2003-2004 yillarinda gerceklestirdigi Seyitomer Termik Santrali'nin bakim ve onarim ihalesi, Afsin- Elbistan B Termik Santrali Tesis Mudurlugu'nun hizmet alimi ihaleleri de basvuru uzerine, Kamu Ihale Kurumu tarafindan denetime alindi. Yasaya aykiriliklar nedeniyle iki ihalenin de iptal edilmesi benimsendi. EUAS'in 2004´te gerceklestirdigi "120 bin ton kirac tasi alimi" ne iliskin ihaleyse, basvuru yapilmasina karsin, Kamu Ihale Kurumu'nun yetkisi disinda kaldigi icin incelenemedi. SONUC: Bakanliktan konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
58- TOKI'DEKI TASIT VE PERSONEL ALIMI OLAYI <br />
<br />
<br />
<br />
Toplu Konut Idaresi (TOKI) ve Emlak Gayrimenkul Yatirim Ortakligi'nca "hasilat paylasimi" ile yaptirilan yedi adet toplu konut projesinde, 773 trilyon lira tutarindaki kaynagin muteahhitlere aktarilarak, kamunun zarara ugratildigi mufettislerce saptanirken, konut santiyeleri icin muteahhitlere aldirilan tasitlarin da makam araci olarak kullanildigi belirlendi. TOKI, son iki yilda 70 sozlesmeli personeli de sinavsiz, duyurusuz ise aldi. TOKI'nin hasilattan aldigi payin yuzde 30´lar seviyesinde kaldigi, bazi projelerde bu oranin yuzde 23´lere kadar geriledigi belirlendi. Bu sekilde sozlesmeyle baglanan 2.3 katrilyon liralik 7 projede, kamunun 773.9 trilyon lira zarara ugratildigi saptandi. Konut ihaleleri yoluyla TOKI'nin zarara ugratildigi YDK raporlarina yansirken, konut projeleri sartnameleri kapsaminda muteahhitlere aldirilan tasitlarin da sozlesme hukumlerine aykiri olarak santiyelerde kullanilmadigi, TOKI yoneticilerine tahsis edildigi belirlendi. Bu yontemle muteahhitlere satin aldirilan ve her turlu bakim ve akaryakit ihtiyaci muteahhitlere karsilatilan 37 aractan ikisi TOKI Baskani Erdogan Bayraktar'a, ucu Baskan Yardimcilari' na, besi Bayraktar'in Danismanlari' na, digerleri de Hukuk Musaviri, Daire Baskanlari, Sube Mudurleri'ne tahsis edildi. Toplu Konut Idaresi Baskanligi'nin kuruma personel aliminda da sinav sartini asmak icin isci ve memur yerine sozlesmeli personel yontemine basvurdugu belirlenirken, 70 kisinin bu yontemle ve ulke capinda herhangi bir duyuru yapilmadan alindigi ileri suruldu. Idarenin 2003 ve 2004 yillarinda iktidar partisi milletvekilleri ile Baskan Erdogan Bayraktar ve baskan yardimcisinin, akraba, es-dost ve hemsehrilerinin ise yerlestirildikleri iddia ediliyor.SONUC: Konuyla ilgili herhangi bir aciklama yapilmadi. <br />
<br />
<br />
<br />
59- TRT'DEKI IZLENMEYEN BAZI DIZILERE 10.5 TRILYON LIRA ODENMESIYLE ILGILI KONU <br />
<br />
<br />
<br />
TRT'de 2004´te 28 diziye 10 trilyon 448 milyar lira harcandigi, "Paydos, Uvey Ana, Dudaktan Kalbe, Yol Palas Cinayeti, Ask Mahkumu ve Sihirli Lamba" Programlari' na 944 milyar odendigi, yayini devam eden dizilerin program basina maliyeti, 1 trilyon 403 milyar oldugu, basarisiz olan programlarin da cogunun yayindan kaldirildigi ileri surulmektedir. Yine ileri suruldugune gore, TRT'ye yapim satan sirketlerin kuruculari ve ortaklarinin arasinda, TRT'de gorev yapan musavirlik, danismanlik hizmeti veren kisiler ve yakinlarinin var oldugu ileri surulmektedir. Ve yine TRT'de bircok yerli-yabanci film ve dizilerin usule uygun olmadan ve fazla fiyatla satin alindigi ileri surulmektedir. SONUC: Konu ile ilgili kamuoyunu tatmin edici bir aciklama yapilmamistir. <br />
<br />
<br />
<br />
60- MALIYE BAKANI'NIN HAYALI IHRACAAT DOSYASI <br />
<br />
<br />
<br />
Devlet Bakani Kursat Tuzmen'e bagli olan Gumruk Mustesarligi Teftis Kurulu Baskanligi, bir sorusturma raporu hazirliyor. Bu raporda, 1 milyar 162 milyon $'lik hayali ihracata olayinin gerceklestirildigi ifade ediliyor. Ve yine bu raporda, Kemal Unakitan'in 1995-1998 yillari arasinda Albaraka Turk Yoneticisi iken, yaklasIk 200 trilyonluk bir hayali ihracattan sorumlu olanlar icinde ismi zikrediliyor. Tesekkul halinde hayali ihracata yapmak ve evrakta sahtecilik iddiasiyla yargiya intikal ettirilmesi isteniyor. Maliye Bakanligi, hayali ihracata yapan firmalara aracilik eden firmalardaki yoneticilerin cezai sorumlulugunun kaldirilmasini ongoren bir kanun tasarisi hazirliyor. eger tasari bu sekilde kanunlasir ise, Unakitan ile ilgili yeni bir af cikacagi ifade ediliyor.SONUC: Maliye Bakani'nin aciklamalari, kamuoyunu tatmin etmemistir. Affin cikartilmasi cabasi surdurulmektedir <br />
<br />
<br />
<br />
BUYRUN SİZE GERÇEK İDDİANAMELER <br />
<br />
<br />
<br />
17.05.2007 - 31.12.2008 ARASINDAKİ DİĞER YOLSUZLUK DOSYALARI <br />
<br />
<br />
<br />
YOLDA...... <br />
<br />
<br />
<br />
DURMAK YOK, SORUŞTURMAYA DEVAM.... <br />
<br />
<br />
<br />
HALK CEBİNDEN ÇALINANLARIN, <br />
<br />
<br />
<br />
ÇALINAN GELECEĞİNİN <br />
<br />
<br />
<br />
HESABINI GÖRMEK İSTİYOR. <br />
<br />
<br />
<br />
ÇUKURLARDAKİ MÜHİMMATLARIN BİZLER İÇİN HİÇ MÜHİM <br />
<br />
<br />
<br />
OLMADIĞI GERÇEĞİNİ KAVRAYIN YETER.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-50951078233340590012010-08-12T02:57:00.000+03:002010-08-12T02:57:00.487+03:00Tayyip Erdoğan Putin'e benziyor/ Savaş SüzalTayyip Erdoğan Putin'e benziyor/ Savaş Süzal<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
ABD kongresi tatile giriyor. Amerikalı politikacılarda seçim hazırlığında Temsilciler Meclisinin tamamı, Senato’nun da üçte biri seçime gidiyor. Bu nedenle her gün postadan ABD’li bölge milletvekillerinin bu yasama döneminde halk için, önerdikleri yasa tasarıları, hangi yasalara ne oy verdikleri konusunda mektuplar çıkıyor. Eğer yaptıkları beğenilirse bu dönemde yeniden seçilecek veya yerlerine daha iyi yapacağına inanılan politikacılar gelecek. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Gerçek demokrasilerde, politikacılar seçmene hesap verir, yaptıklarını savunur. Türkiye’de yaşananlara bakınca halkamı acıyım yoksa memlekete mi, karar veremiyorum. Sanki çocukken oynadığımız oyunlar gibi. Bizim zamanımızda çocukların video oyunları ve oyuncakları olmadığı için oyun ve oyuncak icat ederdik. Kızlar kapı önüne serdikleri bir örtü üzerinde evcilik, oğlanlarda kendi icat ettikleri, misket veya mahalle kavgası gibi oyunlar oynardı. Şu anda Türkiye’nin sahte gündeminde gelişen çok sayıdaki olay da bu oyunlara benziyor. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Mesela bu oyunlarda kızlar bez bebeklerine annelik yapar, olmayan aileleri ile hayal ettikleri bir evlilik yaşardı. Aynı bugün Türk halkının olmayan özgürlük, olmayan demokrasi ve olmayan hukuk kurallarını yaşamaya çalıştığı gibi. Mesela bakıyorum herkes Askeri Şura’yı tartışıyor. Nesini tartışıyorsunuz Askeri Şura’nın? Sanki Ampul iktidarına karşı kendi geleneksel kuralları koruyabilmiş, uygulayabilecek bir ordu varmış gibi. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Herkes Anayasa oylamasını referandumu tartışıyor. Anayasal hakların, yasal hakların askıya alındığı toplumda ne kadar komik bir tartışma. Herkes işçi haklarını tartışıyor. Garip işçisinin hakkını bile aramaya gücü yetmeyen sendikalarla. Yiyecek ekmek bulamayan, Pazar çöplerini kurcalayan emekli geçim derdini tartışıyor, sanki geçinebiliyormuş gibi. Kendilerini aydın diye tanımlayan bir gurup ise ülke meselelerini tartışıyor, tartışmaları gereken karanlığı bırakarak. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Neymiş Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir bayrak demiş. Demiş de bunu yenimi duymaya başladınız? Bunun ABD Kürt planının bir parçası olduğunu kaç yıldır bu köşeden yazmadık mı, inanmadınız, şimdi mi idrak ettiniz? Ülkenin parçalanmasına yol açanlar Sebep sonuç ilişkisini unutmuş, sonuçla tartışıyor. Türkiye, artık yüzünü falan değil batıya popo sunu döndü, görmüyorsunuz. <br />
<br />
<br />
<br />
Halkını tanımayan, halk diye şoförünü, berberini, lokantada garsonu bilen basın yöneticileri tam borazan. İran ile dalga geçen Türkiye, İran’dan bile gerilerde haberiniz yok. Ne diyor bir tarikat lideri taa Amerika’lardan “ölüler bile Evet oyu vermeli” demiyor mu? Aynı Menderes döneminde Vatan cephesine mezar taşlarından isim kaydedilmesi gibi. Bu da gelecek seçimler ve referandumda neler olabileceği uyarısı. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Geçin efendiler geçin, hepimiz Tayip Erdoğan’ın evcilik oyununda figüran bez bebekler gibiyiz. Bu oyunda kundaklanmış kadınlarımız bez bebek rolünde. Ellerinden hakları alınan o kadınlar nerede, ne yapıyorlar? Plajlarda göbek nasıl eritilir hangi manken ne giymiş onu mu tartışıyor? Milli Eğitim Bakanlığı devlet okullarında öğretmen açığı varken öğretmen atamayıp tüm ağırlığını İmam Hatip liselerine veriyor, ne yapıyorsunuz çocuklarınızın geleceği için? <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Hatırlarsanız geçen hafta ABD Kongresinde yapılan Türkiye’nin gidişatı ile ilgili bir toplantıda Erdoğan’ın Rusya Başbakanı Putin’e benzetildiğini ve Ergenekon soruşturmaları konusunda kaygı duyulduğunu yazmıştım. Ne hikmetse, özgürlükçü Türk basını bu konuşmaları duymadı, yayınlamadı. Çok doğru bir benzetme. Bu iki lider arasındaki benzerlik çok isimler farklı. Demokrasi maskesi ardından halka baskı uygulama. Rusya’da KGB eski şefi Putin’e karşı çıkan iktidardan inmemek için Başbakan olan o değil mi? Peki, Erdoğan ve AKP muhalifleri nerede? Yıllardır Silivri de. İktidardan inmemek için anayasayı değiştiren kim? Sizce arada bir bağ yok mu? <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Evet, sevgili okurlarım, sizler ve bizler, laf salatası ile kendimizi kandırmayalım, ne yazık ki demokrasi veya hukuk devletinde değil, Tayip Erdoğan’ın evcilik oyunundaki bez bebekleriz biz.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
02/Ağustos/2010t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-73840984084480037122010-08-12T02:40:00.000+03:002010-08-12T02:40:33.930+03:00BAŞBAKAN IN 3 EŞLİ DANIŞMANI !!Başbakan, üç eşli danışmanına ne danışacak?/ <br />
<br />
<br />
Yüksek Askeri Şûra’da ordunun yeni komuta kademesinin belirlerlenmesi konusunda büyük kriz çıkmış da...<br />
<br />
<br />
<br />
Başbakan, atamalar istediği gibi olmadığı için toplantıya katılmamış da...<br />
<br />
<br />
<br />
Ankara’da gergin saatler yaşanmış da...<br />
<br />
<br />
<br />
Geçiniz... Hepsi hikâye!<br />
<br />
<br />
<br />
Dünkü Cumhuriyet’te öyle bir haber vardı ki; bin tane “YAŞ ataması”nı gölgede bırakır.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu habere göre; Başbakan, bir süre önce kendisine yeni bir “danışman” atamış.<br />
<br />
<br />
<br />
Adı, Ali Yüksel...<br />
<br />
<br />
<br />
Peki kim bu Ali Yüksel?<br />
<br />
<br />
<br />
Beyefendi, Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa’da faaliyet gösteren Milli Görüş Teşkilatı’nın eski Genel Başkanı’ymış...<br />
<br />
<br />
<br />
Hatta bir ara Almanya’da “Şeyhülislam” bile seçilmiş...<br />
<br />
<br />
<br />
Şimdi genç okurlar diyecekler ki; “O da ne?”<br />
<br />
<br />
<br />
Bilmemekte haklılar; çünkü Türkiye Cumhuriyeti‘nde böyle bir “unvan” yok!<br />
<br />
<br />
<br />
“Şeyhülislam”lık, bizim beylerin hayranı olduğu Osmanlılar‘a ait bir kavram ve “Osmanlı Devleti’nde, kabinede sadrazamdan sonra yer alan ve genellikle din işlerinden sorumlu olan üye” anlamına geliyor. Bütün din kurumları da ona bağlı oluyor.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ali Yüksel’in iki özelliği daha var:<br />
<br />
<br />
<br />
Birincisi; bu zat, AKP’nin en gözü kara, en ateşli hatibi ve Grup Başkanvekili, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın kayınpederi...<br />
<br />
<br />
<br />
İkincisi de, üç kadınla birden evli!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Gazeteci Fehmi Çalmuk, “Merak Edilen Kızlar” isimli bir kitap yazmış ve hem Ali Yüksel’le, hem de eşleriyle yaptığı söyleşiyi yayınlamış.<br />
<br />
<br />
<br />
İlk eşi Dilber Yüksel demiş ki:<br />
<br />
<br />
<br />
“Ona âşık olduğumda 11 yaşındaydım. Karakterini tanırsınız, İslami bir yaşantısı var. Biz onun üç eşiyiz. Adil davranır. Haftanın 7 günü var, her gün birimizde... Sırayla gidiyor. Dördüncü kez evlenmek isterse, evlenmesin diyemem, haksızlık yapmış olurum. Onun hakkıdır. Ama hanım olarak kırılırım.”<br />
<br />
<br />
<br />
Fehmi Çalmuk daha sonra, “şeyhülislam” Ali Yüksel’e, “Dördüncü evliliği düşünüyor musunuz?” diye sormuş. Aldığı yanıt, “İkinci kez evlendiğim zaman ‘Niyetim dörde kadar gitmek ama kısmetim nedir, onu bilemem Allah bilir’ dedim. Evlenebilirim.” olmuş...<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Şimdi; Sayın Başbakan’a sormak istiyorum:<br />
<br />
<br />
<br />
Sanıyorum; Ali Yüksel Beyefendi, danışmanınız olduğu için ayda 5-6 bin liraya yakın bir maaş alıyor, devletin arabasına biniyor, falan... <br />
<br />
<br />
<br />
Eeee; ne de olsa üç eşe, onca çocuğa bakmak kolay değil, devlet desteği şart!0.<br />
<br />
<br />
<br />
İyi de Sayın Başbakan; siz bu Ali Yüksel’e ne danışıyorsunuz?<br />
<br />
<br />
<br />
Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını umursamayan, şeriatı bahane ederek o yasaları ayaklar altına alan bu kişiyi, hangi üstün (!) özellikleri nedeniyle TC Başbakanı’nın “akıl vericiliği” görevine lâyık buldunuz?<br />
<br />
<br />
<br />
Kendisini ilk genel seçimlerde milletvekili seçtirip, “Aileden Sorumlu Devlet Bakanı” da yapacak mısınız?<br />
<br />
<br />
<br />
Yoksa... <br />
<br />
<br />
<br />
Topluma sık sık önerdiğiniz, “Yapabildiğiniz kadar çok <br />
<br />
<br />
<br />
çocuk yapın” önerinizi projeye dönüştürüp, başına bu beyefendiyi getirmeyi mi düşünüyorsunuz?t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-26808824770635055212010-04-17T06:55:00.007+03:002010-04-17T07:15:06.499+03:00KARŞILAŞTIRMALI MİLLETVEKİLİ MAAŞLARI<div style="background-color: #eeeeee; font-family: Verdana,sans-serif; text-align: center;"><div style="text-align: center;"><span class="content"><span style="background-color: white;"></span><span style="background-color: white; color: black;">Dünyanın en güzel işi</span></span><br />
<div style="background-color: white; color: black;"><span class="content"></span></div><div style="background-color: white; color: black;"><span class="content">İş: T.C. Milletvekilliği</span></div><div style="background-color: white; color: black;"><span class="content"></span></div><div style="background-color: white; color: black;"><span class="content">Görev tanımı:</span></div></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content"> </span><span class="content">Parti başkanının vereceği talimat doğrultusunda mecliste parmak indirilip</span><br />
<span class="content">kaldırılacak.</span><br />
<span class="content">Sosyal haklar:</span><span class="content">Ayda 9,5 milyar TL maaş</span></b></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content"> </span><span class="content">2 yılda emeklilik hakkı</span><span class="content"> </span></b></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content">Emekli olunca ömür boyu ayda 6 milyar TL maaş </span><br />
<span class="content"></span><span class="content"></span><span class="content"></span></b><br />
<br />
<b><span class="content">Ülke Norveç:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 98.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 7.500 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: 65'ten sonra.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.</span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<span class="content"></span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><span class="content"></span><b><span class="content">Ülke İsviçre</span>:</b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 65.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 4.200 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 6.4.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke Danimarka:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 64.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 5.000 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 7.8.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke Finlandiya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 52.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 4.000 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Memur gibi.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke Hollanda:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 52.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 5.660 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: 150 $.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Memur gibi.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 10.8.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke Avusturya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 50.500 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 8.100 $.</span><br />
<span class="content">Yan Ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 16.</span><br />
<span class="content"></span><b><br />
<span class="content">Ülke Belçika:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 47.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 5.064 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: 1.423 $.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 10.6.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke İngiltere:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 46.500 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 6.200 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Londra kenti</span><br />
<span class="content">9 gidiş-geliş bileti.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Memur gibi.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 13.3.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<b><span class="content">Ülke Fransa:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 46.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 4.648 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: 55 yaş sonrası.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 10. </span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<b><span class="content">Ülke İtalya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 40.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 9.150 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Memur gibi.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 22,8.</span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<b><span class="content">Ülke İspanya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 37.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 2.312 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: 1.500 $.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Memur gibi.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 4. </span><br />
</div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content"> </span><span class="content"></span><span class="content">Ülke Çek Cumhuriyeti:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 21.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 1.900 $.</span><br />
<span class="content">Yan Ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 9. </span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<b><span class="content">Ülke Litvanya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 15.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 820 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 5.4.</span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content"> </span><br />
<span class="content">Ülke Polonya:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 14.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 1.893 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">EmeklilikYok.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı: % 13.5.</span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<b><span class="content">Ülke Ermenistan:</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 4.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 200 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Yok.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yok.</span><br />
<span class="content">.Maaşın milli gelire oranı: % 5.</span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><br />
<b><span class="content">ÜLKE TÜRKİYE.</span></b><br />
<span class="content">Kişi başı milli geliri: 10.000 $.</span><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı: 5.600 $.</span><br />
<span class="content">Yan ödeme: Harcırahlı.</span><br />
<span class="content">Emeklilik: Yaş sınırı yok.</span><br />
<span class="content">Çifte emekli geliri var.</span><br />
<span class="content">Maaşın milli gelire oranı:% 56.</span><br />
<br />
<span class="content"></span><br />
<span class="content"></span><span class="content"></span></div><div style="background-color: white; color: black; text-align: center;"><b><span class="content">Küba'daki durum:</span></b><br />
<span class="content">Milletvekili maaşı yok.</span><br />
<span class="content">Beceriksiz çıkarsa, halkın geri çağırma hakkı var.</span><br />
<span class="content">Emeklilik yok.</span><br />
<span class="content">Harcırah, yolluk yok.</span><br />
<span class="content">Sadece ve sadece Küba halkına hizmet etme onuru var.</span></div><div style="background-color: white; color: black;"><span class="content"></span></div></div><span class="content"><br style="font-family: Verdana,sans-serif;" /></span>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-65500763127621358302010-04-12T02:34:00.000+03:002010-04-12T02:34:16.355+03:00ERMENİ SOYKIRIMI VE YAHUDİLER 1948’den bu yana dünyanın başında en büyük bela olmayı sürdüren Siyonist devlet İsrail, küstahlığını, pişkinliğini üst basamaklara taşıyor. Yıllardan beridir içtikleri Filistin kanına doymayan Yahudi vampirler şimdi, sözde parlamentolarında Türk’lerin Ermeni soykırımı yapıp, yapmadığını görüşecekler…miş ! Daha ne günler göreceğiz dostlar. Oralara gitmeye gerek yok. Açın internet sayfalarını, açın TV kanallarını, okuyun ( ya da, sadece resimlere göz atın…) gazeteleri. Gazze’de yaşanan vahşetin bugün de dünkünden farksız olduğunu görecek, bunun mu, 1915’te yaşananların mı soykırım olduğu yolunda sizler karar vereceksiniz. <br />
<br />
Yahudi’ler, 1939 yılından 1945 yılına dek Avrupa’da soykırıma uğradıklarını iddia etmektedirler. Bunun doğru olup olmadığına sadece ( yine Yahudi film şirketleri tarafından Rus, İngiliz ve abd’li ordu mensubu kameramanlara çektirilmiş..) film kareleri, fotoğraflar, sahte olduğunu haykıran belgeler incelenerek karar verilmiştir. Nürnberg mahkemesi sırasında ortaya sürülen belgeler bunlardır. Mahkemenin tarafsızlığı bugün bile tartışılmaktadır.<br />
<br />
Belgelerle ortaya konmuştur ki, Hitler’in NAZİ partisinin Almanya’da iktidar olmasının arkasındaki güçlerden biri VATİKAN, bir diğeri de bugün abd sermayesini elinde bulunduranlardan biri olan Yahudi ROTHSCHILD ailesi…dir. Bu aile, Avrupa’daki Alman ordularına ait toplama kamplarının tamamına gönderilen ve Yahudi’lerin toplu katliamına sebep olduğu söylenen zehirli gazların üretildiği fabrikaların da sahibidir. Rothschild ailesinin, NAZİ partisinin kuruluşu ve iktidarı sırasında ( Alman ordularının Rus steplerinde yenilgiye uğrayıp geri çekilmelerine dek…) perde gerisindeki finansör olduğu, abd’li yazar John Reeves ve Alman yazar ve tarihçi Werner Sombart tarafından belgelenmiştir. Rothschild ailesinin NAZİ partisine verdiği destekte yalnız olmadığı, ortaklarından birinin bugün Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesinde üstlendiği kışkırtıcılık rolüyle 1940’lı yılları hiç aratmayan VATİKAN, bir diğerinin de abd’de çöreklenmiş Yahudi kuruluşu CFR’nin önde gelen kan içicisi, silah, uyuşturucu ve insan ticareti…gibi namuslu işlerden köşeyi dönmüş örnek ailelerin en öndeki temsilcisi ROCKEFELLER ailesi’nin olduğu, yukarıda adı geçen yazarların, Nürnberg mahkemesinin, Vatikan’ın ve Alman devletinin arşivleri arasında mevcut. <br />
<br />
Neden Nazi partisi, neden Vatikan ve Yahudiler… derseniz yanıtı basit. 1917 yılındaki Ekim Devrimi sonrası Rus Çarlığının yıkılıp, yerine Sosyalist sistemin kurulduğu Sovyetler Birliği’nin, Katolik Kilisesi aracılığıyla Doğu ülkeleri ve Doğu Avrupa üzerinde söz ve nüfuz sahibi olmasını ( o sıralar Avrupa’nın en güçlü ordusu olan Alman ordusunu maşa olarak kullanıp…) önlemek. Ekonomi ve doğal kaynakların sömürülmesi, sonradan düşünülecek… <br />
<br />
Mason – Siyonist Yahudi elitleri ve Vatikan’ın uyuşturucu – silah tüccarı sözde din adamlarının ilk kez bir araya gelişi değildir bu. Haçlı seferleri sırasında Avrupa’nın çeşitli devletlerinden oluşmuş orduların taşıdığı haç sizi yanıltmasın. İçlerinde bir bölümü Yahudi asıllıydı ve amaç, Kudüs’e varmaktı. <br />
<br />
Bugün ülkemiz hakkında çeşitli parlamentolarda görüşülmekte olan sözde Ermeni soykırımı tasarılarının arkasında da yine abd’de çöreklenmiş Siyonist Yahudi örgütleri ve bu örgütlerin dünya ekonomi ve siyasetini elinde bulunduran temsilci ve liderlerinin parmağı olduğu apaçık ortada. <br />
<br />
Sözüm ona bizleri temsil ettiği söylenen ama, Yahudi örgütlerinden “Üstün Cesaret Madalyası” almayı da şeref sayan, Geniş Ortadoğu ve Büyük İsrail Projesi’nin eş başkanı olduğunu göğsünü gere gere her yerde haykıran biri hükümet başkanıyken, büyük Kürdistan, büyük Ermenistan… adlı devletlerin kurulması “hayal” olabilir mi acaba ?t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-36983452074128142592010-04-12T01:52:00.000+03:002010-04-12T01:52:02.342+03:00İNGİLİZCE DİL BİRLİĞİ KANUNUABD'nin 350 milyon nüfusunun yaklaşık üçte birinin anadili İspanyolca'dır.<br />
ABD, 2007 yılında İngilizce Dil Birliği Kanunu'nu çıkardı.<br />
Kanunun gerekçeleri şöyle:<br />
<br />
1) Eğitim ve resmi yazışma masraflarından tasarruf sağlamak<br />
2) Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını önlemek (Birleşmiş Milletler'in, resmi dil için kullandığı gerekçe budur; buna atıf yapılıyor yani).<br />
3) İngilizce'nin "ABD'deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgu" olduğu gerçeğinin kabul edilmesi.<br />
İngilizce Dil Birliği Kanunu, şu mecburiyetleri getiriyor:<br />
<br />
1) Kamu ve özel tüm işyerlerinde İngilizce kullanılması.<br />
2) Vatandaşlık başvurularının Güvenlikten Sorumlu Bakanlığa verilen "İngilizce bilme şartını yerine getirmek" yetkisine göre işlem görmesi.<br />
<br />
Şimdi, ABD titizlikle bu kanunu uygulamaya yönelirken, Avrupa Birliği projesine rağmen, her Avrupa ülkesi kendi dilinde yayın ve eğitimde ısrarlı iken, Türkiye'ye ne oluyor?<br />
Yoksa Türkiye'yi başkaları mı yönetiyor?<br />
<br />
Şimdi birisi çıksa ve; Türkiye'de "Türkçe Dil Birliği Kanunu" konulsa ve "Türkçe, Türkiye'deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgudur. Eğitimde ve resmi yazışmalarda tasarruf sağlamak gerekir.<br />
Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını bu kanun önler. Kamu ve özel tüm işyerlerinde Türkçe kullanılmalıdır" dese, neler olur?<br />
Neler olacak, hemen insan hak ve özgürlüklerinden başlanır, diyenin ne ırkçılığı kalır ve ne de faşistliği!<br />
İyi de ABD'ye neden ses çıkarmıyorlar?<br />
"Bizim çocuklar"dan oldukları için mi?t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-14693774740735532592010-02-13T13:39:00.000+02:002010-02-13T13:39:04.714+02:00DÜNYANIN EN KÜÇÜK BALIĞI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><b>Boyutu bir 'sivrisinek' kadar; sazan ile de akrabalığı var...<br />
Dünyada bugüne dek keşfedilen en küçük balık, BULUNDU</b><br />
<br />
<b>Paedocypris balığının yetişkinleri, yalnızca 7,9 milimetre boyuna ulaşabiliyor. İnce ve şeffaf görünümlü bu balık, turbalı bataklıkların bol asitli sularında yaşıyor.</b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aOn-_aFUI/AAAAAAAAAhc/3m6E0bqZpgo/s1600-h/smallestfish250106.jpg" imageanchor="1" linkindex="36" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aOn-_aFUI/AAAAAAAAAhc/3m6E0bqZpgo/s320/smallestfish250106.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aO4gG5rzI/AAAAAAAAAhk/KV3vus0keG0/s1600-h/smallestfish250106B.jpg" imageanchor="1" linkindex="37" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aO4gG5rzI/AAAAAAAAAhk/KV3vus0keG0/s320/smallestfish250106B.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><b> </b><b>Sazanın uzak bir akrabası olan balık, planktonla besleniyor.<br />
<br />
Ancak İngiltere'deki Kraliyet Akademisi'nin bir dergisinde yayımlanan makaleye göre geleceği pek parlak görünmüyor.<br />
<br />
Bataklıkların tarlaya çevrilmek üzere kurutulması, ormanların kereste için kesilmesi ve yangınlar yüzünden yaşama alanları hızla tükeniyor. </b><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aPMarFLWI/AAAAAAAAAhs/_FIE3Ll4Drg/s1600-h/imageBK10601251305.jpg" imageanchor="1" linkindex="38" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3aPMarFLWI/AAAAAAAAAhs/_FIE3Ll4Drg/s320/imageBK10601251305.jpg" /></a></div>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-64606012579073206912010-02-11T16:21:00.001+02:002010-02-11T16:25:44.637+02:00TV REYTİNGLERİNİN ÖLÇÜMÜN DE HANGİ GİZLİ SERVİSİN İZLERİNE ULAŞILDI, ORTAKLARI KİM VE DAHA ÖNEMLİSİ ÖNCEDEN DE ORTAKLIK SÖZ KONUSU MUYDU!?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3QRL0eaVYI/AAAAAAAAAhU/0JipruiP1Lc/s1600-h/image001.jpg" imageanchor="1" linkindex="180" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S3QRL0eaVYI/AAAAAAAAAhU/0JipruiP1Lc/s320/image001.jpg" /></a></div>TİAK`ın gelen tepkiler üzerine reyting izlemelerini AGB`den alarak başka bir şirkete vermesi çok daha karmaşık bir ilişkiler ağını ortaya çıkardı. <br />
<br />
------------------------------------------------------------------------<br />
<br />
<br />
TİAK nedir <br />
<br />
Herşeyden önce, TİAK nedir bilmeyenler için kısaca açıklayalım istiyoruz. <br />
<br />
TİAK, Televizyon İzleme Araştırma Kurulu IAA Uluslararası Reklamcılık Derneği şemsiyesi altında 1992 yılında oluşturulmuş Reklam verenler, Reklamcılık ve TV yayın kuruluşları katılımıyla oluşturulmuş bir Birleşik Endüstri Komitesidir. <br />
<br />
Bu komitenin ana amacı tüm ülkedeki binlerce işverenin milyarla ifade edilen reklam bütçeleri en etkin biçimde kullanması, pazarlama politikalarına yön verebilmesi, reklam ve medya ajanslarının doğru hedef kitlelerine ulaşabilmesi, ülke ekonomisinin yaşam kanallarından reklam ve pazarlama endüstrisinin gelişmesine hizmet etmektir. Komite, sistemin işleyişini ve verileri kontrol eden denetçiyi de atamaktadır. AGB`nin tepki alması üzerine, açtığı son ihale ile atadığı denetçi TNS Piar dır. <br />
<br />
TRT Genel Müdürü`nden Türkücü İbrahim Tatlıses`e hatta sokaktaki simitçiye kadar herkesin hışımla üstüne gittiği AGB, artık reyting ölçümünde söz sahibi değil... Reyting ölçümlemesi için yaklaşık 20 yıl aradan sonra Televizyon İzleme Araştırma Komitesi(TİAK) tarafından düzenlenen ilk ihaleyi kazanan TNS Piar, böylece AGB`nin 20 yıllık tartışmalarla ve `şaibe` söylentileriyle yıpranan iktidarına da son verdi... Peki ama 3,3 milyar dolarlık reklam sektöründe yaklaşık 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting ölçümleri bu yeni dönemde nasıl yapılacak? İhale süreci nasıl gerçekleşti? TNS Piar, 20 yıllık AGB`nin elinden ihaleyi nasıl söküp aldı? <br />
<br />
Ya da gerçekten aldı mı? Bizler bir oyunun parçası mıyız? İşte tüm bu soruların cevabını tümgazeler.com olarak araştırdık ve ortaya gerçekten de düşünülmesi gereken bir tablo çıktı. Şimdi bu tabloyu sizler için sunuyoruz. <br />
<br />
Şimdi biraz geçmişe dönelim <br />
<br />
Önce bu ihale sürecini kısaca hatırlayalım isterseniz. <br />
<br />
Pazarlama sektörünü yakından takip edenlerin hatırlayacağı üzere, TİAK uzun zamandır yerden yere vuruluyor. <br />
<br />
İbrahim Tatlıses ölçümlerin manipüle edildiğini haykırdı. <br />
<br />
TRT Genel müdürü elinde denek listesi ile "Gizli olması gereken denek listeleri ortalarda dolaşıyor. TİAK`ın ölçümleri artık güvenilmezdir" diyerek basın toplantıları düzenledi. Pek çok yapımcı ve yönetmen, TİAK`ı eleştiri bombardımanına tuttu. <br />
<br />
Televizyon kanallarının büyük çoğunluğu, 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting sisteminin patronları AGB ve TİAK`a isyan etti. <br />
<br />
Bu son tartışmalar her defasında canla başla AGB`yi savunan TİAK içinde bardağı taşıran son damla olmuş ve TİAK AGB`nin yanı sıra GFK ve TNS PİAR`ın da katılacağı bir ihale düzenleyeceğini duyurmuştu. <br />
<br />
İşte o ihale geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve dünyanın 34 ülkesinde yıllardır reyting ölçümleri yapan TNS Piar reytinglerin yeni patronu oldu. TİAK`ın açtığı ihaleyi kazanan TNS Piar adlı şirket 2011 yılından itibaren TV ölçümleri yapacak. <br />
<br />
Ancak söz konusu reklam sektörünün neredeyse tümünü etkileyen böylesi önemli bir ihale olunca, tumgazeteler.com olarak, ihalenin perde arkasını araştırmadan duramadık. Şimdi konuyu kısaca böyle hatırladıktan sonra gelelim TNS Piar`a. <br />
<br />
Reytinglerin yeni patronu: TNS PİAR <br />
<br />
Piar araştırma 1975 yılında kurulmuş Türkiye`nin ilk araştırma şirketlerinden biridir. 1994-2000 yılları arasında Piar, dünyanın önde gelen araştırma gruplarından biri olan TNS`nin modelli çözümlerinin Türkiye lisansörü olmuş, ek olarak 1997 yılından beri devam eden "Türkiye basın izleme araştırmasını da yine bu yakın ilişkinin bir sonucu olarak Piar-TNS konsorsiyumu yapmaya hak kazanmıştır. TNS PİAR, 2000 yılından bu yana 80 ülkede 15.000`den fazla çalışanı ile faaliyet gösteren TNS grubuna ait bir kurum olarak özellikle tüketici, finans, teknoloji, sağlık, otomotiv, medya, perakende sektörlerinde ve sosyal siyasi araştırmalarda uzmanlaşmış ekipleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir. TNS grubu, 29 Ekim 2008 tarihinde sonuçlanmış bir anlaşma çerçevesinde WPP`nin bilgi, iç görü ve danışmanlık bölümü olan "Kantar Grup"un bir parçası olmuştur. Kantar Grup, yani KMR. <br />
<br />
Püf noktası: Eski ölçümcü AGB ile yeni ölçümcü TNS`in sahibi aynı! <br />
<br />
Buraya kadar her şey normal. Şimdi sürekli ismi geçen WPP`yi bir tanıyalım. <br />
<br />
WPP, dünyada 106 ülkede iletişim hizmetleri alanında faaliyet gösteren bir şirketler Grubudur. Grubun şirketleri reklam, pazarlama veri hizmetleri, öngörü ve danışmanlık, halkla ilişkiler ve kamu işleri alanlarında faaliyet göstermektedir. <br />
<br />
Nielsen ise; ACNielsen aracılığıyla pazar konumları ve pazarlama enformasyonu alanında, Nielsen Media Research aracılığıyla medya enformasyonu alanında, Net Ratings ve Buzz Metrics aracılığıyla çevrimiçi istihbarat sektöründe, Billboard, The Hollywood Reporter ve Adweek aracılığıyla ticaret fuarları ve ticari yayınlar alanlarında faaliyet gösteren uluslararası bir enformasyon ve medya şirketidir. Halka açık olmayan Nielsen`in merkezi New York da bulunmaktadır. Şirket, 100`den fazla ülkede faaliyet göstermektedir. <br />
<br />
Nielsen, Türkiye`de Nielsen Araştırma Hizmetleri Ltd. Şti. (Nielsen Türkiye)`yi ve AGB Türkiye`yi kontrol etmektedir. Bu şirketlerden sadece AGB Türkiye, televizyon izleyici ölçüm hizmetleri (TAM hizmetleri) pazarında faaliyet göstermektedir. AGB Türkiye, AGB NMR tarafından kontrol edilmektedir. AGB NMR`ın kontrolünde Nielsen, WPP ile %50-50 ortaklığa sahipti <br />
<br />
Bu şirketlerin haricinde AGB NMR`ın %50 hissesi WPP`ye aittir. <br />
<br />
AGB NMR, Nielsen ile WPP arasında 28.02.2005 tarihinde imzalanan Ortak Girişim Sözleşmesi ile %50-50 ortaklık seklinde oluşturulmuş bir girişimdir. Şirket, AGB Türkiye`yi kontrol etmekte ve TAM hizmetleri pazarında faaliyet göstermektedir. <br />
<br />
TAM hizmetleri, ulusal çapta aralıklarla veya sürekli olarak yapılan televizyon izleyicisi tahminlerini kapsamaktadır. <br />
<br />
Yani TİAK`ın çok iyi bildiği gibi TNS firması 2008 yılında AGB`nin de bağlı olduğu WPP grubu tarafından satın alınmıştır. Özetle görülüyor ki her iki şirkette WPP grubuna bağlıdır <br />
<br />
Mossad bağlantısı <br />
<br />
AGB`nin eski sahibi, basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell idi. James Bond filmlerine ilham kaynağı olan, şaibeli ölümüyle beraber pek çok sırrı ve tartışmayı ardında bırakan Maxwell`in MOSSAD ajanı olduğu yolundaki iddialar hala canlılığını koruyor. <br />
<br />
WPP`nin sahibinin ise, İngiliz Yahudiler listesinde rastladığımız bir isim, Martin Sorrell olması, TİAK`dan Nuri Çolakoğlu ve AGB`nin başındaki isim Kadriye Arzu Eder`in de musevi asıllı olmaları, bize manidar geliyor. <br />
<br />
Medyanın bağımsızlığının gelirine, gelirinin alacağı reklamlara, alacağı reklamların da reyting ölçümlerine bağlı olması, istihbarat örgütlerinin bu alanı kontrol istemelerinin mantıksız olmadığını düşündürüyor. Bu da bize, Yönetmen Osman Sınav`ın bir röportajında söylediği "Reytingleri kontrol eden ülkeyi kontrol eder" sözünü hatırlatıyor. <br />
<br />
Söz konusu reklam pastası olunca dut yemiş bülbüle dönen "bir kısım" Türk Medyası`nın aksine, tumgazeteler.com olarak "Reyting dosyası"nın izini sürerek siz okurlarımıza duyurmaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz. <br />
<br />
Robert Maxell hakkında basında çıkanlar <br />
<br />
Aşağıda, Robert Maxell hakkında Türk ve Dünya basınında çıkmış haberlere ait bir derlemeyi sunuyoruz(Bu derlemenin orjinal linki aşağıda belirtilmiştir) <br />
<br />
Basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell`in şüpheli ölümü, "Bu da Mossad`ın oyunlarından biri mi?" sorusunu akla getirebilecek karmaşadaydı. "Maxwell öldürüldü mü, yaşıyor mu?" Bu sorulara gerçek cevabı yalnızca İsrailli yetkililer verebilir. Karmaşanın boyutunu görebilmek için ise dönemin gazete başlıklarından, Maxwell olayı hakkında genel bir bilgi edinmek faydalı olacaktır: <br />
<br />
"Maxwell`in ölümünü resmen açıklanmasından 45 dakika önce gazetesine bildiren Jerusalem Post polis muhabirinin kimliği hala gizli tutuluyor. Gazetenin bir yazarı olan Fettman, bu gazetenin olayı 45 dakika önceden nasıl bildiği sorusuna cevap veremiyor." (Sabah Gazetesi, 13 Kasım 1991) <br />
<br />
"Robert Maxwell yükselişinden itibaren sır dolu bir kişilikti. Nasıl zengin olduğunu da kimse bilemedi, nasıl öldüğünü de." (Para, 17 Kasım 1991) "İngiltere`de yayınlanan Sunday Sports gazetesinde KGB istihbaratına dayanılarak, denizde boğulan kişinin Maxwell`in kullandığı dublör olan Andreas olduğu ve Maxwell`in katılmadığı bazı toplantılara bu kişinin gönderildiği belirtildi." (Meydan, 16 Kasım 1991) <br />
<br />
"Maxwell`in ölümü muamma." (Hürriyet, 7 Kasım 1991) <br />
"Basın Baronu`nun sır dolu ölümü." (Para, 17 Kasım 1991) <br />
"Maxwell`in ölümünde büyük sır." (Cumhuriyet, 7 Kasım 1991) <br />
"Maxwell ölümü muamma." (Meydan, 14 Kasım 1991) <br />
"Maxwell`in ölümü tartışılıyor." (Meydan, 13 Kasım 1991) <br />
"Kalp krizinden öldüğüne inanılmıyor! Maxwell`in sırrı çözülemedi." (Hürriyet, 11 Kasım 1991) <br />
"Kaza değil, kalp krizi değil." (Sunday Mirror, 15 Aralık 1991) <br />
"Maxwell`in ölümü de yaşamı ve yaptıkları gibi bir muamma şimdilik... Kalp krizi mi? Cinayet mi? Yoksa gizli örgüt parmağı mı?" (Nokta, 24 Kasım 1991) <br />
"Maxwell ölmedi." (The Guardian, 15 Kasım 1991) <br />
"Maxwell ölmedi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991) <br />
"Basın kralı ölmedi mi?" (Tercüman, 16 Kasım 1991) <br />
"Maxwell ölmedi." (Türkiye, 16 Kasım 1991) <br />
"Maxwell yaşıyor mu?" (Günaydın, 16 Kasım 1991) <br />
"Maxwell`in hayatta olduğu iddia ediliyor." (Meydan, 16 Kasım 1991) <br />
"Maxwell yaşıyor mu?" (Yeni Asya, 16 Kasım 1991) <br />
Maxwell`in İsrail`deki kutsal Zeytin Dağı`nda hahamlar tarafından düzenlenen cenaze töreni. <br />
"Maxwell`in ölümündeki esrar aydınlanmak bir yana daha karmaşık bir niteliğe büründü." (Hürriyet, 14 Ocak 1992) <br />
<br />
"Maxwell`in hayatta olması çok muhtemel. Kendini öldü göstermek için kullanabileceği bir benzerine sahip olduğunu biliyorduk. Kanarya Adaları`nda denizden çıkarılan cesedin zehirli gazla kalp krizi geçirtilerek öldürülen Andreas olduğu ve çalışanların emekli sandığından 426 milyon sterlin çaldığı öne sürülen Maxwell`in, Güney Amerika`da gizli bir yere gitmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu kaydedildi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991) <br />
<br />
Bütün bunlar, işin içinde garip bir şeyler döndüğünü gösteriyordu. Maxwell`in öldüğünü "ispatlamak" için İsrail`de gizli bir otopsi yapıldı: <br />
<br />
"İsrail`de gizli otopsi... Maxwell`in cesedine ölümünden 4 gün sonra Tel Aviv`deki sağlık enstitüsünde gizli bir otopsi yapıldı. Otopsi İsrailli doktorlar tarafından yapıldı. Otopsiyi yapan İsrailli doktorlar diş yapısından cesedin Maxwell`e ait olduğunu söylediler." (Hürriyet, 14 Ocak 1992) <br />
<br />
"The Guardian gazetesi ceset üzerinde yapılan diş ve parmak incelemelerinin, cesedin Maxwell`e ait olduğunu kanıtlayamadığını belirtti. Ayrıca cesede yapılan otopside Maxwell`in kulağına benzemeyen bir kulak yapısı saptandı." (The Guardian, 15 Kasım 1991) <br />
<br />
Mossad ajanı Maxwell İsrail için iyi bir dosttu. <br />
<br />
"Şamir: `İsrail can dostunu yitirdi`." (Hürriyet, 7 Kasım 1991) <br />
"Bir Çek Yahudisi olan Maxwell`in cenaze töreni görkemli bir şekilde Kudüs`te yapıldı. Cenaze törenine dönemin İsrail Devlet Başkanı Haim Herzog, Başbakanı İzak Şamir ve çok sayıda Yahudi katıldı. <br />
<br />
Sorular: <br />
<br />
1. Her zaman yanında bir sekreter bulunduran Maxwell, yatına neden yalnız başına bindi? <br />
2. Akşam yemeğinden yatına gece 22.00 `de döndü. Kaptanla en son ertesi sabah 04.45`te konuştu. Bu kadar süre içinde Maxwell ne yaptı? <br />
3. Yata herhangi biri, kimseye görünmeden girebilir miydi? <br />
4. Kaybolduğu anlaşılınca kaptan neden İspanyol makamları yerine Londra`yı haberdar etti? Neden denizde hemen bir arama başlatılmadı? <br />
5. Kaybolduğu neden ancak 54 metrelik yatın 3 kez aranmasından sonra anlaşıldı? <br />
6. Adli Tıp uzmanları yatı inceledi mi? <br />
7. Yatta daima 4 kişi devriye gezerdi. Neden kimse, Maxwell`in denize düştüğünü görmedi, duymadı? <br />
8. İngiliz-İsrail Dostluk Derneği toplantısında bir konuşma yapması gereken Maxwell bunu niye iptal etti? Düzenleyiciler neden iptal kararını toplantıya bir saat kala açıkladılar?" (Cumhuriyet, 15 Kasım 1991) <br />
Acaba bu şüpheli ölümün nedeni ne idi? Kayboluşundan bir süre önce Seymour M. Hersh, "The Sampson`s Option" adlı kitapta Maxwell`in Mossad ajanlığını açıklamıştı. Görev yapma alanı bitip aynı zamanda deşifre olan Maxwell garip bir ölüme doğru yol aldı. <br />
<br />
İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisi Maxwell`i Mossad`ın öldürdüğüne dair yabana atılmayacak kanıtlar öne sürdü. İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisinin yazarlarından Kevin Cahill yönetimindeki bir gazeteci ekibi İspanya, İsrail, ABD, Kanada ve İrlanda`da yaptıkları araştırma ve röportajlardan sonra Robert Maxwell`in Mossad`ın denetimindeki eski ajanlarca öldürüldüğü sonucuna vardılar. Bu arada ünlü Pulitzer ödüllü Amerikalı yazar Seymour Hersch"The Sampson`s Option" isimli kitabını yazmış, Maxwell ile Mossad arasındaki organik bağları ifşa ederek Maxwell`in sahip olduğu Mirror Grubu`nun borsada büyük ölçüde değer kaybetmesine yol açmıştı. Hersh kitabında Maxwell`in kısa süre içerisinde iflas edeceği kehanetinde de bulunmuştu. Kitabın yayınlanmasından sonra basın imparatorunun İsrail için olan önemi bir anda kayboldu. İşin ilginç yanı, Maxwell`in cesedinin bulunmasından üç gün önce 2 Kasım 1991`de İsrail kabinesine yakın bir yetkilinin Hersch`e Maxwell`in safdışı edilmek üzere olduğunu söylemiş olmasıdır. <br />
<br />
Maxwell`in kullanılma fikri dönemin Başbakanı İzak Şamir`den gelmişti, ama operasyon tamamen Mossad`ın kontrolü altındaydı. Şartların değişmesi ile İsrail ile Sovyetler Birliği arasında para akışını sağlayan Maxwell`in bir değeri kalmamış, üstüne üstlük kendisine verilen paraların bir kısmını hesabına geçirmiş ve geri ödenmesi istenince de şantaj yapmaya kalkmıştı. Bütün şartlar Maxwell`in aleyhine gelişmişti. Otopsi yapmak isteyen birçok doktorun isteği her nedense Maxwell`in ailesi ve avukatlarınca geri çevrildi. İsrail`de yapılan gizli otopsiden sonra Maxwell Kudüs`te devlet töreniyle gömüldü. <br />
<br />
Business Age dergisi konuyu şöyle açıklamıştı: <br />
<br />
"2 Kasım 1991`de, Robert Maxwell`in cesedinin Kanarya Adaları`nda bulunmasından üç gün önce İsrail Kabinesine yakın bir kaynak, Seymour Hersch`e Maxwell`in ortadan kaldırılacağını söyledi. Patolojistlere ve İspanyol yargı otoritelerine göre Maxwell`in ölümü cinayetti. Fakat neden öldürülmüştü? Doğu Bloğunda ve tüm dünyada şirketler ağı vardı. Maxwell İsrail`e her para sağladığında bir kısmını da kendine ayırıyordu. Bu rolü nedeniyle önceki borçlarını ödemenin gereksiz olduğunu düşünüyordu. İsrail parasıyla Maxwell milyarder konumuna geldi. Maxwell İsrail`deki birçok kuruluşa borçluydu ve onlar Maxwell`e ödemesi için baskı yaptıkça, o da bunları açıklamakla tehdit ediyordu. Bir İsrail-Amerikan fonu olan Ora Vakfı`ndan para almıştı. Ayrıca İsrail`in kendisine 80`lerde Mirror`u kurması için verdiği borçları da ödeyemiyordu. Böylece Maxwell`e operasyonlarında ve Mirror Grubu`nun kurulmasında yardım eden eski Mossad görevlilerini ölümle tehdit ediyordu. 80`lerde Maxwell, İsrail`in Sovyetler Birliği ile olan ticari bağlantısıydı... İsrail`e jetiyle yaptığı garip ve sık ziyaretler hiçbir zaman açıklanamadı. <br />
<br />
Çek Yahudisi olan Maxwell`i kullanma fikri Başbakan İzak Şamir`indi, fakat bunun idaresi çoğunlukla Mossad`ın elindeydi. Maxwell`in rolü parayı dolaştırmaktan ibaretti, özellikle Doğu Blokuna. Maxwell İsrail`den yıllarca büyük miktarlarda para borç almıştı ve geri ödememişti. <br />
<br />
İsimleri kanuni nedenlerle saklanan İsrailli görevliler Sicilya`da Katanya`ya giderek mafya bağlantılı iki kiralık katil tuttular. Bu, 1980`lerin başında Avrupa`daki cinayetler için Mossad tarafından uygulanan standart programdı. Bu iki adam önceden de Mossad için çalışmıştı ve iyi tanınıyorlardı. Bu Katanyalı kiralık katillere işin resmi bir Mossad görevi olduğu izlenimi verildi. <br />
<br />
Zaman kısaydı. Bunun nedeni 68 yaşındaki Maxwell`in iş imparatorluğu çökmeden öldürülmesiydi. Durumunu savunması engellenmeliydi; ayrıca İsrail ajanlarına yaptığı tehditleri gerçekleştirmemeliydi. Maxwell 31 Ekim`de yat gezisine çıkmaya karar verince katillerin eline düştü. İsrail istihbaratı Maxwell`in tüm uluslararası iletişimlerini dikkatle izliyordu. Hayatı boyunca Maxwell`in faaliyetleri çeşitli gizli servislerce takip edilmişti: Mossad, MI-6, KGB, CIA, Doğu Bloku`ndaki diğer gizli servisler. 4 Kasım`da Maxwell uydu telefonuyla bazı yerleri aradı ve bunlar Kanaryalar`daki CIA merkezinden ve Kıbrıs`taki üssü ile İsrail`deki Mossad tarafından dinlendi." <br />
<br />
Maxwell öldü ama, cevapsız birçok soruyu da hiç şüphesiz beraberinde götürdü. <br />
<br />
Haber hakkında daha detaylı bilgi için bağlantılar <br />
<br />
http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=102 <br />
<br />
http://www.kmr-group.com/article.asp?nid=27 <br />
<br />
http://209.85.229.132/search?q=cache:p692ndEDX50J:investing.businessweek.com/research/stocks/snapshot/snapshot.asp%3Fcapid%3D854634 agb kmr kantar&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr <br />
<br />
TNS nin bağlı olduğu WPP nin grup şirketi Kantar grup: <br />
http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=101 <br />
<br />
Martin Sorrell: <br />
http://en.wikipedia.org/wiki/Martin_Sorrell <br />
<br />
Robert Maxell <br />
http://freethought2.blogcu.com/basin-krali-mossad-ajani-maxwell-in-sir-dolu-olumu_11447421.html <br />
<br />
Kaynak : Tümgazeteler.comt.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-38173829158222977642010-02-01T04:51:00.000+02:002010-02-01T04:51:04.744+02:00FETOŞ UN SARIGÜL'Ü PEKTE TEKİN DEĞİLMİŞ.. İŞTE BELGELERİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S2ZBblRjfvI/AAAAAAAAAhM/meQhIzxsmaI/s1600-h/images.jpg" imageanchor="1" linkindex="22" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S2ZBblRjfvI/AAAAAAAAAhM/meQhIzxsmaI/s320/images.jpg" width="240" /></a></div> <br />
<br />
<br />
<br />
"Hakkımda açılmış bir tek dava yok” diyen Mustafa Sarıgül şu an İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık sandalyesinde hangi suçtan yargılanıyor ?<br />
<br />
Sarıgül’ü Ağır Ceza Mahkemesi’ne düşüren GİZLİ damgalı yazının altındaki imza kime aitti ?<br />
Cumhuriyet Savcılığına “Mustafa Sarıgül için adam vurdum ama şimdi konuşmayayım diye Sarıgül ve adamları beni öldürmek istiyor” diye dilekçe veren silahlı tetikçi kim ?<br />
<br />
Çocuğunun kirveliğini yaptığı uyuşturucu kaçakçısı, katil kim ?<br />
Sarıgül’ün TBMM tarihinde eşi benzeri görülmemiş skandalının perde arkası...<br />
Mustafa Sarıgül’ün Şişli Belediyesi’ne ait araçların sigorta işlerini verdiği kardeşi Bülent Sarıgül ve eşi ne suç işlediler de mahkemeye düştüler ?<br />
<br />
Şişli Belediyesi’ndeki kilit kadrolarda görev alanlar niçin Erzincanlılar arasından seçiliyor ? Sarıgül’ün belediye kasasından fonladığı Ercincanlı dernek, lokal ve kahvehaneler listesi...<br />
CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı Sarıgül hakkında ne dedikten 28 gün sonra ayaklarından vuruldu ?<br />
<br />
Uçan kuşa borçlu hesapları hacizli Şişli Belediyesi’nin borçlular listesi... <br />
Sarıgül köstebek mi ? Arkasında ABD var mı ? Ünlü para sihirbazı Soros ile Sarıgül’ü buluşturan bağlantı ne ?<br />
Binlerce insanı mitinglere taşıyan özel uçak/helikopterle dolaşan Sarıgül parayı nereden buluyor ? Sarıgül’ün şirketleri, ortaklıkları.. .<br />
<br />
Doğduğu Ermeni köyü...<br />
Açlıktan verem tedavisi gördüğü günler..<br />
Niçin polis olmak istiyordu...<br />
Araba yıkadığı günler...<br />
32 kısım tekmili birden belgelerle Mustafa Sarıgül’ün hayatını Ömer Yılmaz İnanç kaleme aldı.<br />
<br />
Mutlaka okuyun...<br />
Kitapçılarda..<br />
Mustafa Sarıgül<br />
Düğün Evinin Tefçisi Ölü Evinin Yasçısı<br />
Ömer Yılmaz İnanç<br />
İrtibat:<br />
Elif Kitabevi <br />
Sahaflar Çarşısı Beyazıt İstanbul<br />
tel: 0212 522 20 96<br />
Kitaptan Bazı Bölümler (Sayfa 24-39)<br />
<br />
Ayın Karanlık Yüzü<br />
“Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül'ün<br />
arkasında nasıl bir destek olduğunu bilmiyorum.” [1]<br />
Bülent Ecevit<br />
Mustafa Sarıgül her gün gazetelerde boy boy yer alan yerüstü faaliyetlerinin yanı sıra yeraltı dünyası ile de ilginç ilişkiler içindeydi.<br />
Kamuoyunda 1. MİT raporu olarak bilinen ve 1987 yılında basına yansıyarak uzun süre gündemde kalan "Banker Bako Olayı, Polis İçindeki Çekişme ve Yeraltı-Polis- Kamu Görevlileri İlişkileri" isimli istihbarat raporunda adı yeraltı dünyası ve mafyayla birlikte anılan şarkıcı Hülya Süer ile bir dönem birlikte yaşamıştı. [2]<br />
<br />
Sarıgül, Duygu Asena'yla 1989 yılında yaptığı ve 'Hülya Süer'le evlenmeyeceğim' başlıklı söyleşide ilişkisini inkar ederek Süer'in kalbini kırmıştı. Süer de Sarıgül'le dokuz aydır bir ilişkileri olduğunu belirtiyor, ondan evlenme teklifi aldığını açıklıyor ve şöhret dünyasının şanlı klişelerinden biriyle cevap veriyordu; "Bu beyefendi ile şu anda ilişkim yok. Fakat görüyorum ki, hep gündeme benim ismimle, benim olayımla geliyor." [3]<br />
<br />
Mustafa Sarıgül, adı MİT ve TBMM Susurluk Komisyonu Raporlarında [4] geçen Ahmet Vefa Küçük ile 7 Eylül 1995 tarihinde ortaklaşa VEFA PETROL ve TURİZM İŞLETMELERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’ni kurmuşlardı. [5] <br />
<br />
Sarıgül’ün ortağı ve Fenerbahçe camiasının yakından tanıdığı Küçük, yeraltı dünyası ile de yakın ilişkiler içinde idi. Küçük'ün kayınpederinin işleriyle ilgili anlaşmazlıklar ve Bağbank'ın batışı sonrasında ortaya çıkan yeni durumlar Küçük ile Mafya Babası Alaattin Çakıcı’yı karşı karşıya getirmişti.<br />
<br />
1985 yılında Vefa Küçük'ün bürosu Çakıcı'nın adamlarınca basılmıştı. Çakıcı o sıralar 1980 öncesinde demir kaçakçılığına [6] adı karışan Suat Sürmen'in haklarının koruyucusuydu. Vefa Küçük Çakıcı'ya asıl dolandırılanın kendisi olduğunu anlatınca, Çakıcı bu kez Suat Sürmen'e karşı cephe almış, sonunda her iki taraf da parayı verince de Çakıcı uzlaşmayı sağlamıştı. [7]<br />
<br />
Sarıgül’ün kurucusu olduğu 335027 sicil no’lu Vefa Petrol’ün ilginçliğini sadece Küçük’ün ilişkileri oluşturmuyordu. Ticaret sicil kayıtlarında bu firmayı sıradan bir benzin istasyonu işleten benzerlerinden ayıran, bu şirketin Yönetim Kurulu üyeleriydi. İstanbul Kasımpaşa ve Fulya’da Shell benzin istasyonları işleten bu şirketin Yönetim Kurulu üyeleri İslam Yakut [8] ve yeğeni Erhan Yakut [9], Narkotik polisinin çok yakından tanıdığı kişilerdi. İslam ve Erhan Yakut, Aralık 2002’de İstanbul Kozyatağı’nda ele geçen ve piyasa değeri 5 milyon dolar olan 255 kilo 359 gram eroinin sahibi olarak polis tarafından gözaltına alınmışlardı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube'nin düzenlediği 'Sacayağı' adı verilen 3 ayrı operasyonda gözaltına alınanlar arasında gazeteci Ayşe Arman’ın eski eşi Kaşmir Bar'ın sahibi Zafer Yılmaz Acar da bulunuyordu. [10]<br />
<br />
İslam ve Erhan Yakut’un üyesi bulunduğu Yakut Ailesi, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin 1996 yılında başlattığı "Asena Programı" çerçevesinde Türkiye ve yurtdışında uyuşturucu ticareti yaptığı için mercek altına alınan ailelerin başında yer alıyordu. [11] <br />
<br />
Yakut ailesinin en önemli üyesi Cumhur Yakut ise, Van Milletvekili Mustafa Bayram'ın damadıydı. [12] Mart 2001’de Yunanistan ve Türkiye’de ele geçen 520 kilogram eroinin 323 kilosunun sahibi olan Cumhur Yakut firardaydı. PKK ile bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı da kanıtlanan ve 5 yıldır aranmakta olan Cumhur Yakut’un Arap yarımadasında olduğu sanılıyordu. [13]<br />
<br />
Diyarbakır Liceli olan ve İstanbul Taksim’deki Yakut Otel’in sahibi Cumhur Yakut’un adı, Aralık 1997’de Edirne’de Avar Turizm’e ait otobüste 6 kişinin uyuşturucu hesaplaşması yüzünden öldürülmesi olayına da karışmıştı. İnfaz emrini veren uyuşturucu kaçakçısı Gafur Çalışkan, Cumhur Yakut’un ortağıydı. [14] <br />
<br />
Ekim 2002’de İstanbul Narkotik Polisi tarafından düzenlenen bir operasyonda Cumhur Yakut’un kardeşi Orhan Yakut da 55 kilo eroinle birlikte yakalandı. [15]<br />
Nisan 2002’de Van'da bir otel odasında vücutlarına uyuşturucu enjekte ettikten sonra tedavi için hastaneye gelen 2 kişinin, uyuşturucuyu Kamuran Yakut isimli şahıstan temin ettiklerini belirtmeleri üzere tutuklanan Kamuran Yakut hakkında da soruşturma başlatıldı. [16]<br />
<br />
Aralık 2001’de Van'ın Başkale ilçesinde jandarma ekipleri, uyuşturucu yapımında kullanılan 65 litre asit anhidrit maddesi ile yakalanan Adem Yakut'u gözaltına aldılar. [17]<br />
Kasım 2000’de İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan eroin kaçakçısı Neşet Yakut Tekirdağ'da yakalandı. Almanya'nın Hannover kentinde yakalanan 4.5 kilo eroinle ilgili olarak aranan Neşet Yakut hakkında, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından gıyabi tutuklama kararı verilmişti. [18]<br />
<br />
Mustafa Sarıgül bu camiadan uzak duran bir isim değildi.<br />
Siirtli geniş bir ailenin reisi olan ve Haşim Ağa olarak da tanınan demir tüccarı Seyyid Haşim Öztanık’ın Ocak 2004’teki cenaze töreninde Mustafa Sarıgül adı, organize suç örgütü liderleri ve mafya üyeleriyle birlikte anılıyordu. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün çelenk göndererek boy gösterdiği cenaze törenine organize suç örgütü kurmak suçundan yargılanan Sedat Peker, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın kardeşi Gencay Çakıcı, Susurluk ve Kumarhaneci Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi davalarının sanığı Sami Hoştan, Öztanık'ın dünürü kabadayı Hasan Heybetli, Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticisi Vefa Küçük katılmıştı. Cenazeye çiçek gönderenler arasında, Ekdi Aşiretinin lideri Bedrettin Ekdi de vardı. [19]<br />
<br />
Mafya cenazesinde boy gösteren Bedrettin Ekdi ismi, Mustafa Sarıgül’e hiç yabancı değildi.<br />
Temmuz 2001‘de kamuoyuna “1 milyon dolarlık Aşiret Sünneti” olarak yansıyan, müteahhit Bedrettin Ekdi’nin oğlu Ahmet’in skandal sünnet düğününde kirvelik görevini Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül üstlenmişti. [20<br />
<br />
Ünlülerin sünnetçisi olarak bilinen Kemal Özkan'ın yaptığı sünnette, 8 yaşındaki Ahmet'e babası altın bir tabanca hediye ederken assolistliği Ajda Pekkan yaptı. “Travestiler Kraliçesi" Sisi tarafından organize edilen düğünde Muazzez Abacı, Gönül Yazar, Seda Sayan, Adnan Şenses, İbrahim Erkal, Burak Kut, Kerem Alışık, Sibel Turnagöl ve Pınar Dilşeker gibi isimler de sahne aldı. [21]<br />
<br />
Konuklara 8 mezeli ordövr tabağı, sebzeli ve tavuklu Lumpia Böreği, Böfstragonof, pasta, meyve ve limitsiz yerli-yabancı içki sunulan düğün için, yalnızca kulüp üyelerinin kullanımına açık olan Galatasaray Adası’ndaki rezervasyon işlemleri Mustafa Sarıgül tarafından yaptırılmıştı. [22]<br />
<br />
Sünnette 8 yaşındaki Ahmet Ekdi’nin kirvesi olan ve ona bir altın takan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül düğünün skandala dönüşmesi üzerine her zamanki gibi düğün sahibi Bedrettin Ekdi’yi hiç tanımadığını iddia ederek yakın bir arkadaşının ricası üzerine düğüne katıldığını söyledi. [23]<br />
<br />
Oysa Sarıgül’ün “aile dostu” olan Bedrettin Ekdi, Şişli bölgesinde otopark işletiyor ve belediyenin parke taş ve kaldırım ihalelerini alıyordu. [24] Şişli belediyesi sınırları içinde Nişantaşı ve Teşvikiye bölgelerinde çok sayıda gayrimenkulun sahibiydi. Müteahhit Ekdi, Şişli Eftal Hastanesi’nin arkasında 5’şer katlı 2 iş merkezi yaptırmıştı. [25]<br />
<br />
Eylül 1999’da Şişli’de işlettiği otoparkta ortağından 120 milyar liralık alacağını tahsil etmeye gelen Nurettin Acındırma’yı öldürmüş ve cinayet suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum olmuştu. [26]<br />
Temmuz 2003’te İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği Bedrettin Ekdi ile oğlu Murat Ekdi'yi, “tehdit” ve “dolandırıcılık” suçlamasıyla gözaltına aldı. [27]<br />
<br />
Haziran 2002’de Şişli Yaşar Doğu Sokak’ta silahlı saldırıya uğrayan Bedrettin Ekdi, göğüs ve bacağından ağır yaralandı. [28]<br />
Mustafa Sarıgül’ün kirveliğini üstlendiği Bedrettin Ekdi’nin sabıka dosyası da bir hayli kalabalıktı: [29]<br />
<br />
1997’de tefecilik yapmak suçundan gözaltına alındı. 1987’de işyerinde ele geçen 6 kilo eroinden hakkında işlem yapıldı.<br />
1985’te adam yaralama suçundan Bayrampaşa’da tutuklu kaldı.<br />
<br />
1980’de 16 kilo esrar, sahte 100 bin Alman markı ve 50 bin ABD doları ile yakalandı.<br />
1980’de adam yaralamadan 1 yıl Akşehir Cezaevi’nde yattı.<br />
Ayrıca Bedrettin Ekdi hakkında İstanbul'da Şişli 6., 7., 9., ve 10. Asliye Ceza Mahkemeleri'nde de karşılıksız çek vermek suçundan açılmış davalar bulunuyordu. [30]<br />
<br />
Mustafa Sarıgül nedense bu alemden uzak durmamayı tercih ediyordu.<br />
Yeraltı dünyasında 'Oflu Osman' lakabıyla tanınan ve MİT Raporu’nda “Uyuşturucu Kaçakçısı” olarak geçen Osman Cevahiroğlu’nun [31] Eylül 2004’teki cenaze töreninde uluslararası uyuşturucu ve altın kaçakçılığı ile hayali ihracat olaylarına adı karışan 'Berber Yaşar' lakaplı Yaşar Aktürk, Susurluk ve Kumarhaneci Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi davalarının sanığı Sami Hoştan, uluslararası kaçakçılık ve hayali ihracat olaylarının tanıdık siması Necdet Ulucan, Alaattin Çakıcı'nın eski avukatı Muhittin Yüzüak gibi isimler boy gösterdi. Mustafa Sarıgül de cenazeye çiçek göndererek saflardaki yerini almıştı. [32]<br />
<br />
Üstelik Sarıgül’ün adı uyuşturucu gölgesinde kalan tanıdıkları sadece bunlar da değildi.<br />
2003 sonlarında Galatasaray futbol takımının 2. yarı maçlarını harap haldeki Ali Sami Yen stadında oynanması gündeme gelince, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül her zamanki gibi bir basın toplantısı düzenleyip “Stadı 12 günde hazırlar, teslim ederim” diye ortalığa atılmıştı. [33] Gazetecilerin “Peki ama nasıl ?” sorusu üzerine Sarıgül ”Mehmet Aygün, tüm masraflarını karşılayacak…” demişti. [34]<br />
<br />
Kimdi bu bonkör kişi Mehmet Aygün?<br />
Milyonlarca dolarlık masrafı cepten üstlenmeyi kabul eden Sarıgül’ün yakın arkadaşı Mehmet Aygün, 30 yıldır Almanya'da yaşıyordu. Almanya’yı döner kebapla tanıştıran girişimci olarak bilinen, Antalya'da Titanic, Şişli ve Taksim’de Aygün Otel’lerin sahibi olan Aygün eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın da yakınıydı. [35]<br />
<br />
Sarıgül ile Aygün birbirlerine o kadar yakındılar ki, 2003 Şubat’ında Almanya’da birlikte gözaltına alınmışlardı. Konuyla ilgili İHA Berlin Temsilciliği tarafından Türkiye’ye gönderilen haber, Sarıgül’ün “meşhur medya ilişkileri” yüzünden kamuoyuna ulaşamamıştı.<br />
<br />
Medyanın hasıraltı ettiği haber şöyleydi [36]:<br />
“Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Hasır Restoranlarını n ve Aygün otellerinin sahibi Mehmet Aygün, tehdit ve taciz suçlaması ile geçtiğimiz çarşamba günü Tegel Havaalanı'nda gözaltına alındı. <br />
<br />
Geçen Çarşamba günü saat 11.45'te gözaltına alınan Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, saatlerce ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. <br />
Berlin Polisi Basın Merkezi'nden alınan bilgilere göre, Berlin'in ünlü güzellik salonlarından Lacomed'e giden Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, 5 yıl önce borç olarak verdikleri 40 bin Euro’yu geri istediler. Lacomed'in sahiplerinden Dr. Yaşar Sarıgül'ün böyle bir borcun varlığını kabul etmemesi üzerine Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün, kendisini tehdit etti. Polis zabıtlarında Dr. Yaşar Sarıgül'ün boğazının sıkıldığı ve çıkan ardebede mekana zarar verildiği bildirildi. <br />
<br />
Mustafa Sarıgül ve Mehmet Aygün'ün Yaşar Sarıgül'e ne Berlin'de ne de İstanbul'da iş yapmasına izin vermeyecekleri yönünde tehdit ettikleri de polise yapılan suç duyurusunda bulunan iddialar arasında. Dr. Yaşar Sarıgül'ün İstanbul Şişli'de de bir güzellik salonu bulunuyor.<br />
<br />
Mustafa Sarıgül'ün, ifadesi alındıktan sonra Çarşamba günü akşam saatlerinde serbest bırakıldığı açıklandı. <br />
Mustafa Sarıgül'den daha önce serbest bırakılan Mehmet Aygün'ün ise, Mustafa Sarıgül'ün de serbest bırakılmasını karakolda beklediği bildirildi.<br />
<br />
Olay hakkında görüşlerine başvurduğumuz Yaşar Sarıgül'ün eşi Sema Özcan Sarıgül, olay hakkında açıklama yapmak istemediğini ifade etti. <br />
''ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİM''<br />
Mehmet Aygün ve Mustafa Sarıgül'ün kendisini ölümle tehdit ettiklerini iddia eden Dr. Yaşar Sarıgül, ''Her ikisi de bana tacizde bulundu. Boğazıma sarıldılar ve beni ölümle tehdit ettiler. Benim 5 yıl önce 40 bin Euro borcum olması, komik bir iddia. Böyle bir şey yok. Olay Mustafa Sarıgül'ün seçimlerde kendisine destek vermesi halinde Sema hanıma yaptığı bir yer vaadiyle alakalı. Böyle bir teklifi Sema hanım kabul etmedi'' şeklinde konuştu. <br />
<br />
Dr. Yaşar Sarıgül olayın savcılığa intikal ettiğini ve gelişmeleri beklediklerini açıkladı. <br />
Mehmet Aygün ise polise ifade verdiklerini doğrulayarak, ''Kendisine 5 yıl önce verdiğimiz borcu ödemek istemeyince aramızda tartışma çıktı. Polise yapılan suç duyurusu nedeni ile ifade verdik. Olay bundan ibarettir'' dedi.<br />
<br />
2004 yılı sonlarına gelindiğinde Almanya’da yaşanan bu gözaltı konusunun Internet sitelerinde [37] işlenip elektronik postalarla ortalıkta dolaşmaya başlaması üzerine Mustafa Sarıgül olayı doğrulamak zorunda kaldı ancak bunun CHP Genel Başkanlığı'na aday olmasından dolayı gündeme getirildiğini öne sürdü. [38]<br />
<br />
Sarıgül’ün yakın arkadaşı Mehmet Aygün’ün adı bir başka olaya daha karışmıştı…<br />
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya, 1997 Kasım’ında Susurluk'taki kazada, ”Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım'a götürülmek üzere yüklenen silah ve eroinle dolu üçüncü bir araç daha olduğunu açıkladı. Yerlikaya, “Yeşil'in bu malı alıp Berlin'de Türkiyemspor yöneticileri üstünden dağıtacağını” söylüyordu.[39]<br />
<br />
Yerlikaya'nın bu açıklaması Almanya’da büyük yankı uyandırmıştı. Gözler Türkiyemspor’a çevrilmiş, Alman polisi soruşturma başlatırken Alman Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) de Berlin Eyalet Meclisi'ne olayla ilgili soru önergesi vermişti. [40]<br />
<br />
Susurluğun Almanya ayağının Berlin'de ortaya çıkması, Çatlı ve Yeşil'in Avrupa'daki faaliyetlerini yeniden gündeme getirirken, Alman polisi baş aktör Abdullah Çatlı ve Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'ın Almanya'daki faaliyetleri ve bunların ilişkide bulundukları adamları araştırmaya başlamıştı. Alman polisi, basında çıkan tüm haberleri ihbar olarak kabul ederek Türkiyemspor'da 1990'dan bu yana yöneticilik yapmış kişileri de yakın takibe almıştı. Alman polisinin elindeki bilgilere göre, “Türkiyemspor yönetiminde yer alan bir yöneticinin ailesi eroin ticaretinden sabıkalıydı.1996'nın başlarında Alman polisi bu kişi ve akrabalarının evinde yaptığı aramada eroin yakaladı ve bir kadın bu suçtan ceza aldı. Yeşil'in 1990'dan bu yana merkez olarak kullandığı Türkiyemspor'a aynı dönemde Ahmet Avar, Mehmet Aygün, Kadir Nurman ve Hikmet Ceylan adlı kişiler başkanlık yapmıştı. Mehmet Aygün, söz konusu kişiler arasında kısa zamanda “Mark Milyoneri” olmuştu. Mehmet Aygün dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a yakın bir isimdi. 1989 ile 1990 yılları arasında takımda kaptanlık yapan Faruk Maya, 1991 yılında İstanbul Bakırköy'de 2.5 kilo eroin ile yakalanmıştı. Aynı kişi Almanya'da da eroin ticaretinden 18 ay ceza almıştı.” [41]<br />
<br />
Sadece Mustafa Sarıgül değil, yakın çevresindekiler de bir alemdi…<br />
Bir süre sonra, Sarıgül’ün, otuz yıllık arkadaşı, 15 yıllık ticari ortağı, 20 ay içinde birlikte üç parti değiştirdiği siyasi yoldaşı, belediyedeki vekili, Meclis Başkanı, Bütçe, İmar ve Daimi Encümen Üyesi [42] Bayram Özata, 12 Şubat 2004 tarihinde mafyavari bir yöntemle bacaklarından vuruldu.<br />
<br />
Özata Tur, Atasay Dershanesi, Ata Kimya ve Ata Dış Ticaret şirketlerinden oluşan Özata Şirketler Grubu’nun sahibi olan Bayram Özata, Şişli Kocamansur Sokak No:64'teki dershane binasından evine gitmek üzere saat 23.00’te ayrılırken yanına yaklaşan ve kimliği belirlenemeyen bir kişi, tabancasını işadamına doğrultup 3 el ateşledi. Saldırgan olaydan sonra kayıplara karışırken, sağ bacağından 2, sol bacağından da 1 kurşun yarası alarak kanlar içinde yere yığılan Özata, çevreden yetişenler tarafından kendi otomobiliyle Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada ilk tedavisi yapılan Özata, daha sonra ambulansla Amerikan Hastanesi'ne sevk edildi. Amerikan Hastanesi'ne getirilen Özata'nın yakınları, görüntü almak isteyen basın mensuplarına saldırdı. Özata'nın yakınlarıyla basın mensupları arasında kısa süreli bir arbede yaşandı. [43]<br />
<br />
Olaydan sonra hemen hastaneye koşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, “Sayın Özata’nın sağlık durumu gayet iyi. Kurşunlar diz altına isabet etmiş. Hastanedeki tedavisi sürüyor’’ şeklinde konuştu. [44] <br />
Bayram Özata polise, saldırganı tanımadığını ve kendisine herhangi bir şey söylemediğini ifade etmişti. [45] <br />
<br />
Ne saldırgan bulunabildi, ne olay aydınlatıldı, Ne Sarıgül, ne de Özata bu mafyavari kurşunlama konusunda hiçbir açıklama yapmadılar. <br />
Ak Parti Şişli Belediye Başkan Adayı Muhsin Divan ısrarla Sarıgül’ün Vekili Bayram Özata’nın vurulma olayının aydınlatılmasını istedi ancak sözleri ve soruları havada kalakaldı: [46]<br />
<br />
“Otopark mafyasının çalışmalarının dikkat çektiği Şişli ilçesinde, çok önemli bir olay yaşanmıştır. CHP Şişli Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün vekili sıfatını taşıyan Bayram Özata kısa süre önce ayaklarından vurulmuştur. Sayın Özata önümüzdeki yerel seçimlerde de CHP’nin Belediye Meclisi adayıdır. Fakat neden ve kimler tarafından vurulduğu kamuoyuna açıklanmamıştır. Herkes de biliyor ki bir kişinin ayaklarından vurulması olayı ,sıradan adi bir adli olay değildir. Vurulma yöntemi mafya denilen örgütlenmeninkilerle aynıdır. Şimdi soruyorum Özata’yı kimler ne için vurmuştur? Sayın Özata’nın karşı karşıya kaldığı saldırının nedenleri niçin kamuoyundan saklanmaktadı r?” <br />
<br />
“Ayaklarından beş kurşunla yaralandığında Sarıgül’ün, ‘sıradan bir meclis üyesi’ dediği Bayram Özata’nın, Şişli Belediyesi Başkan Vekili, Meclis Başkanı, Bütçe, İmar ve Daimi Encümen Üyesi olduğu ortaya çıktı. Açıklama yapmaktan kaçınan Sarıgül’ün, Özata ile ortaklığı da belgeleriyle ortaya çıkınca bu kez itiraf etmek zorunda kaldı. ‘Basit bir olay” diye önemsemiyor. Olayın üzerine gitmek isteyen medyaya “o bizim sıradan bir meclis üyemiz” diye bilgi verip kamuoyu önünde tartışılmasının önüne geçiyor. ‘Bayram Özata Olayı’ halen faili meçhul olarak durmaktadır.” [47]<br />
<br />
Şişli bölgesi bu tür vakalara aşinaydı…<br />
CHP Şişli İlçe Başkanlarından Dursun Çaltı 27 Ocak 2000 tarihinde yine aynı yöntemle bacağından vuruldu. Şişli Belediyesi'ndeki yolsuzluklarla ilgili araştırmalar yapan Çaltı, dönemin Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün ipini çeken kişi olarak tanınıyordu. Çaltı'nın suç duyurusu üzerine hakkında dava açılan Aslıtürk, eşi Orhan Aslıtürk'le birlikte yurtdışına kaçmıştı. [48]<br />
<br />
Dursun Çaltı’nın eşi Emine Çaltı, “İki ay önce büromuza birileri girip, dosyalarımızı karıştırmıştı. Bu olay ihtar gibi birşey. Dursun, gerek Gülay Aslıtürk, gerekse ondan sonraki dönemlerde çeşitli yolsuzlukları ortaya çıkardı. Devamlı tehdit alıyorduk. Artık alışmıştık. Bu, 'Artık sus' gibi bir şey oldu” diyordu. [49]<br />
<br />
Medya Çaltı’nın belalısının eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk olduğunu yazıp vurulma olayının ardında da onun olduğunu iddia etse [50] da Çaltı’nın hakkında araştırma yaptığı en son kişi Mustafa Sarıgül’dü…<br />
<br />
Çaltı, vurulmadan önce Mustafa Sarıgül’ün Egebank’a kıyak geçtiği Esentepe’deki belediye binası konusunu araştırmaya başlamıştı. <br />
”Biz Gülay Aslıtürk'ün yolsuzlukları nı ortaya çıkardık. Ancak gelen gideni arattı. Önce ANAP'lı Cüneyt Akgün ve ardından da DSP'li Mustafa Sarıgül, Gülay Aslıtürk'ü aratmayacak icraatlarda bulundular. Kamu yararına tahsis edilen bir arazi bankaya peşkeş çekiliyor, yine belediye binası aynı bankaya kiralanıyor. Ve dahası, Aslıtürk döneminin şaibeli bürokratları hâlâ görevlerinde kalabiliyor” [51] diyen Çaltı, bu sözlerinin üzerinden 1 ay geçmeden vuruldu.<br />
<br />
Çaltı’nın vurulmasına neden olan konu şuydu:<br />
“Geçtiğimiz günlerde Londra'da yakalandıktan sonra kefaletle serbest bırakılan Gülay Aslıtürk'ün yolsuzluk skandalıyla adını duyuran Şişli Belediyesi, şimdi de DSP'li Başkan Mustafa Sarıgül'ün şaibeli icraatlarıyla çalkalanıyor. Sarıgül'ün Şişli Esentepe Mahallesi'nde yol yapılması kaydıyla kamu yararına terkedilen alanı Egebank'a kullandırdığı ortaya çıktı. Egebank'ın kiracı olarak bulunduğu binanın arka kısmındaki inşaat alanında tadilat yaparak burayı kullandığı anlaşıldı. Şişli Belediyesi'nin Başkan Sarıgül döneminde, Bakanlar Kurulu kararıyla el konulan Egebank'la garip ilişkisi, bununla da sınırlı kalmadı. Başkan Sarıgül, SHP'li eski Başkan Fatma Girik döneminde alınan Esentepe'deki belediye binasını Egebank'a 350 bin dolara kiraladı. Sözleşmeye göre Egebank prestij bina olarak değerlendirilen binayı 10 Ocak'tan itibaren kullanmaya başlayacak. Sözkonusu kira işlemi yüzünden belediye, yeni bir bina inşa edilene kadar Okmeydanı, Feriköy ve Osmanbey'deki üç ayrı binada faaliyet gösterecek. Aynı binada bulunan Tapu Kadastro Müdürlüğü ise Sultanahmet'e taşınacak.<br />
<br />
Şişli Belediyesi'nin yeni binası ise Okmeydanı'nda 6 bin metrekare üzerine inşa edilecek. Yeni binanın proje ve yapım ihalesini Yapıtek İnşaat Tic. San. A.Ş ile Ceylan İnşaat Taahhüt İthalat ve İhracaat Ltd. Şirketi ortaklığı kazandı. Hizmet binasının yapımını, Yapıtek ve Ceylan İnşaat'ın, 9 trilyon 515 milyar liraya gerçekleştireceğ i belirtildi. Mülkiyeti Hazine'ye ait olan ve Şişli Belediyesi'ne tahsis edilen arsada, yaklaşık 40 bin metrekare inşaat alanı bulunuyor. CHP Şişli ilçe eski Başkanı Dursun Çaltı, belediye binasının kiralanmasına tepki gösterirken, ”Prestij bina kapsamında değerlendirilen binayı devletin el koyduğu bir bankaya kiralıyorsunuz. Ve belediye hizmetlerini üç, hatta dört ayrı yerde görülmek üzere dağıtıyorsunuz. Bu olacak iş mi? Hazır belediyeye ait bina varken Şişli halkı neden Sultanahmet'te tapu işlemi yaptırsın?” diye sordu. Çaltı, şöyle konuştu: ”Biz Gülay Aslıtürk'ün yolsuzlukları nı ortaya çıkardık. Ancak gelen gideni arattı. Önce ANAP'lı Cüneyt Akgün ve ardından da DSP'li Mustafa Sarıgül, Gülay Aslıtürk'ü aratmayacak icraatlarda bulundular. Kamu yararına tahsis edilen bir arazi bankaya peşkeş çekiliyor, yine belediye binası aynı bankaya kiralanıyor. Ve dahası, Aslıtürk döneminin şaibeli bürokratları hâlâ görevlerinde kalabiliyor.” [52]<br />
<br />
Çaltı’nın vurulma olayı 5 yıl “faili meçhul” olarak tozlu raflarda kaldı. Kimin tarafından ne için vurulduğu bilinmeyen Çaltı’nın dosyasının kapağı 17 Ocak 2005 tarihinde Ümraniye Cumhuriyet Savcılığı’na verilen bir dilekçe ile aralanmaya başladı.<br />
<br />
Savcılığa başvuran Tamer Yılmaz, Dursun Çaltı’yı vurduğunu itiraf ediyor, kendisini bu suça azmettirenin de Mustafa Sarıgül olduğunu, ancak şimdi konuşmaması için Sarıgül ve adamları tarafından ölümle tehdit edildiğini açıklıyordu. [53]<br />
<br />
Ümraniye Başsavcılığı’nın 2005/1016 hazırlık numarasıyla işleme koyduğu dilekçede yer alan ifadeler, bugüne kadar sır olarak kalan birçok olayın çözülmesi için gerekli ipuçlarını içinde barındırıyordu…<br />
Bütün bunlar olup biterken Mustafa Sarıgül’ün kamuoyundan itinayla gizlediği bir başka konu daha vardı…<br />
<br />
Sarıgül gerek basın açıklamalarında gerekse düzenlediği mitinglerde her ne kadar;<br />
“HAKKIMDA AÇILAN TEK DAVA VE ALEYHİMDE SONUÇLANMIŞ TEK YARGI KARARI YOK” [54]<br />
”BUGÜN SARIGÜL İLE İLGİLİ AÇILMIŞ BİR TEK DAVA VE YARGI KARARI YOKTUR.” [55]<br />
<br />
diyorsa da aslında bu sözler gerçeği yansıtmıyordu.<br />
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, bu sözleri sarf ettiği günlerde İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesinde belirtilen “görevi kötüye kullanmak” suçundan yargılanıyordu. [56]<br />
<br />
Sarıgül’ü Ağır Ceza Mahkemesi’ne düşüren “GİZLİ” damgalı belgenin altındaki imza İstanbul Defterdarı Kadir Boy’a aitti.<br />
Boy, İstanbul Valiliği’ne gönderdiği 28.08.2001 tarih ve 1841-82 sayılı GİZLİ belgede Sarıgül hakkında şunları yazmıştı:<br />
<br />
T.C.<br />
MALİYE BAKANLIĞI <br />
İSTANBUL DEFTERDARLIĞI<br />
Personel Müdürlüğü<br />
SAYI :PER:06/<br />
KONU:<br />
İSTANBUL VALİLİĞİ<br />
(İl İdare Kurulu Müdürlüğüne)<br />
İLGİ:05.07.2001 tarih ve B054VLK 4340600.02.K. 2001/68 sayılı yazınız.<br />
<br />
Şişli Belediye Başkanlığı hakkında İl İdare Kurulunca verilen 04.07.2001 tarih ve 2001/68 sayılı karar ile ilgili olarak ilgi yazınız ekinde alınan tahkikat dosyası incelenmiş olup,<br />
Şişli Belediye Başkanı Mustafa SARIGÜL'ün,<br />
<br />
-Şişli Feriköy Mahallesi Kurtuluş cad.1216 Ada 10 ve 11 parsellerdeki imara aykırı ruhsatsız yapılaşmadan dolayı yasal işlemleri zamanında ve tam olarak yapmadığı, <br />
-Ayazağa Büyükdere asfaltı 8659 ada, 1-2 parsellerinde imar planına aykırı yapılaşma yapılması ile özellikle Garanti Bankası ve İhlas Finans'm kiracısı olduğu iki binanın korunduğu konusunda; 23.12.1990 tarihinde Yapı Ruhsatı düzenlenen ve daha sonra yüksekliği değiştirilen 8659 ada l parseldeki bina hakkında 01.10.1997 tarihinde yapı tatil tutanağı düzenlenmesine rağmen 08.01.1998 tarihinde karar alınmak üzere Belediye Encümenine sunulmasından, 20.04.1998 tarihinde Belediye Encümeni tarafından 3194 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre yıkım kararı alınmasına rağmen bu kararı uygulamadığı anlaşıldığından,.<br />
<br />
İlgili hakkında T.C.K.nun 240. maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanmak üzere, M.M.H.Knun 5. ve C.M.U.K.nun 163. maddesi gereğince ”Lüzum-u Muhakeme” karan verilmesi kanaati edinilmiştir.<br />
<br />
Diğer sanıklar hakkında söz konusu raporda yer alan önerileri uygun görüşle tensiplerinize arz ederim.<br />
Kadir BOY <br />
İstanbul Defterdarı<br />
EK: Dosya<br />
İstanbul Defterdarı’nın bu yazısının ardından, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kendisinden önceki Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk zamanında yapılan kaçak yapılarla ilgili yıkımları gerçekleştirmediğ i gerekçesiyle “görevi kötüye kullanmak” suçundan yargılanmaya başlanan Sarıgül’ün 24 Aralık 2004 tarihindeki duruşmasına ait tutanak ilginç ifadeler içeriyordu. <br />
<br />
Esas No: 2003/286<br />
DURUŞMA TUTANAĞI<br />
C.TARİHİ : 22.12.2004 <br />
BAŞKAN : AHMET ULUCAK 20792 <br />
ÜYE : ÜMRAN SÖLEZ TAN 21358<br />
ÜYE : CEVDET ÖZFİLİZ 22885<br />
C.SAVCISI : ORHAN ERBAY 27986 <br />
KATİP : LEYLA GÜL<br />
Her ne kadar duruşma 24.12.2004 tarihine bırakılmış ise de, geçen celse ara kararının 2. bendi uyarınca sanıklardan Mustafa Sarıgül bugün mahkememize müracaat etmiş olmakla, ifade vereceğini beyan etmiş olmakla, sanığın ifadesinin alınması amacı ile celse açıldı, sanık ile vekili geldi. Açık duruşmaya devam olundu.<br />
<br />
SANIK MUSTAFA SARIGÜL : Hakkı oğlu, Ayşe'den olma, 1956 doğ. Erzincan, Ilıç Kuruçay köyü nüfusuna kayıtlı olup, Ataköy 11. Kısım no: 26 adresinde oturur, evli, 2 çocuklu, okuryazar, halen Şişli belediye başkanı olarak görev yapar, TC, sabıkasız. İl idare kurulunun lüzumu muhakeme kararı ile Danıştay 2. Dairesinin lüzumu muhakeme karan okundu, sanığa isnat edilen suçu anlatıldı. CMUK 135. maddesindeki yasal hakları hatırlatıldı.<br />
<br />
SANIKTAN SAVUNMASI SORULDU :<br />
İsnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum. 1999 yılında Şişli belediye başkanı olarak göreve başladım. Danıştayın lüzumu muhakeme kararında belirtildiği şekilde imar mevzuatına aykırı biçimde yapılan yapılaşmaya göz yummam söz konusu değildir, şişli belediyesinde 7 tane başkan yardımcısı vardır, 1 tane teknik başkan yardımcısı bulunmaktadır, Belediye başkanı olarak benim kaçak yapılaşma ile birebir ilgilenmem söz konusu değildir, yetki paylaşımı yapılmıştır, ve başkan yardımcıları bu konuda yetkilendirilmiş tir, söz konusu yapılaşma İle ilgili olarak Belediye encümeninden yapı tatil tutanağına göre 04.05.2001 tarihinde yıkım kararı çıkmıştır. Bunun uygulanması da memurlara bırakılmıştır. Meskun olan yerlerin yıkılması gayet zor olmaktadır, öncelikle Büyükşehir belediyesinin bu yerin suyunu kesmesini, elektrik idaresinin elektrikleri kesmi ve ayrıca emniyet tedbirinin alınması gerekmektedir, ayrıca bizim şişli belediyesi olarak ekiplerimizin bu yıkımları yerine getirmesi mümkün değildir. Ekipmanlar olmadığı için yıkma olanağımız olmamıştır. Söz konusu Orhan Karaya ait bu taşınmaza ben göreve başlamadan evvel yapı izni verilmiş, ancak mıntıka mühendislerinin yaptıkları denetim sonunda imar mevzuatına aykırı bulunması nedeniyle yapı tatil tutanağı düzenlenmiş bu yapı tatil tutanağı encümene gelmiş ve encümenden de yıkım kararı verilmiştir, belediye imkanlarının olanaksızlığı nedeniyle gerçekleştirilmemiş tir, bu olayda benim herhangi bir ihmalim söz konusu değildir dedi.<br />
<br />
Hazırlık tahkikatı sırasında vermiş bulunduğu dilekçeleri ve müfettişe verdiği savunmaları ayrı ayrı okundu,soruldu, doğrudur dedi. Sanığa ait doğum ve sabıkasızlık kayıtları okundu, bana aittir dedi. Sanığın yokluğunda yapılan usulü muameleler ayrı ayrı okundu, soruldu, bir diyeceğim yoktur dedi. Sanık vekilinden soruldu : müvekkilimin savunmasına aynen katılıyorum. Müvekkilim bilindiği gibi belediye başkanıdır, bu nedenle duruşmalardan vareste tutulmasını talep ediyorum dedi.<br />
<br />
G.D. İSTEM GÜNÜ :<br />
1- Sanık Mustafa Sarıgül’ün sorgusu yapılmış bulunduğundan yaptığı görev nedeniyle duruşmalardan vareste tutulmasına,<br />
2- Bu nedenlerle duruşmanın daha evvel bırakıldığı 24.12.2004 günü saat 10.00'a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 22.12.2004<br />
<br />
Başkan 20792 Üye 21358 Üye 22885 Katip<br />
İSTANBUL 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ<br />
____________ _________ _________ _________ _<br />
[1] DSP Genel Merkezi, 23 Kasım 2004<br />
[2] Ahmet Tulgar Gazete Pazar 3 Ocak 1999<br />
[3] Yıldırım Türker, Radikal 23 Ağustos 2004<br />
[4] TBMM Susurluk Komisyonu Raporu Bölüm 2,sf 75-148<br />
[5] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 3875, sf.243, 20 Eylül 1995<br />
[6] Atilla Dişbudak Milliyet 5 Eylül 1998<br />
[7] Tuncay Özkan 9 Mart 2000 Radikal<br />
[8] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 5715, sf.959, 10 Ocak 2003<br />
[9] Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, Sayı: 6082, sf.684, 30 Haziran 2004<br />
[10] Akşam 19 Aralık 2002<br />
[11] Tolga Şardan Milliyet 10 Nisan 1998<br />
[12] Fuat Akyol Aksiyon Dergisi Sayı:506 Eylül 2004<br />
[13] Savaş Özbey, Hürriyet 20 Temmuz 2003<br />
[14] Tolga Şardan Milliyet 10 Nisan 1998<br />
[15] Ercan Gün, Zaman 6 Ekim 2002<br />
[16] İhlas Haber Ajansı 10 Nisan 2002<br />
[17] İhlas Haber Ajansı 20 Aralık 2001<br />
[18] Dünya 21 Kasım 2000<br />
[19] Cihan Haber Ajansı, 17 Ocak 2004<br />
[20] Yaşar Çakmak Milliyet 9 Temmuz 2001<br />
[21] Sabah 9 Temmuz 2001<br />
[22] Yalçın Bayer Hürriyet 15 Temmuz 2001<br />
[23] Semra Kardeşoğlu-Mustafa Bakacak Milliyet 10 Temmuz 2001<br />
[24] Yalçın Bayer Hürriyet 15 Temmuz 2001<br />
[25] Sabah 10 Temmuz 2001<br />
[26] Gül Kireklo Akşam 11 Temmuz 2001<br />
[27] Milliyet 7 Ağustos 2003<br />
[28] Dinçer Şeref- İsmail Erben Milliyet 5 Haziran 2002<br />
[29] Müjgan Akkuş Akşam 12 Temmuz 2001<br />
[30] Akşam 12 Temmuz 2001<br />
[31] Mehmet Eymür, MİT Raporu ATİN 10 Kasım 1987<br />
[32] Ercan Gün-Birol Aydın, Zaman 4 Eylül 2004<br />
[33] Haberx 29 Aralık 2003<br />
[34] Leyla KARAKOÇ, Aktüel Para 12 Ocak 2004<br />
[35] Leyla KARAKOÇ, Aktüel Para 12 Ocak 2004<br />
[36] İhlas Haber Ajansı 21 Şubat 2003<br />
[37] Savaş Süzal HaberGazete http://www.habergaz ete.com/<br />
[38] Osman Aydoğan Sabah 9 Ocak 2005<br />
[39] Milliyet 26 Kasım 1997<br />
[40] Özgür Politika 2 Aralık 1997, http://www.ozgurpol itika.com/ 1997/aralik/ 1202dib.htm<br />
[41] Özgür Politika 12 Aralık 1997 http://www.ozgurpol itika.org/ 1997/aralik/ 1212dia.htm<br />
[42] İnternethaber 20 Mart 2004 www.internethaber. com/mays/ article_view. php?aid=232798<br />
[43] İhlas Haber Ajansı 12 Şubat 2004<br />
[44] Cihan Haber Ajansı 13 Şubat 2004<br />
[45] Anadolu Ajansı 12 Aralık 2004<br />
[46] Seçim Özel TV 8 3 Mart 2004<br />
[47] İnternethaber 20 Mart 2004 www.internethaber. com/mays/ article_view. php?aid=232798<br />
[48] Radikal 28 Ocak 2000<br />
[49] Mustafa Özdabak-Sezgin Akkoyun Hürriyet 28 Ocak 2000<br />
[50] Dinçer Şeref-Hızır Kazdal Akşam 28 Ocak 2000<br />
[51] Yeni Şafak 30 Aralık 1999<br />
[52] Yeni Şafak 30 Aralık 1999<br />
[53] Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığı 17.01.2005 tarih ve 2005/1016 no’lu Hazırlık Soruşturması<br />
[54] Radikal 24 Kasım 2004<br />
[55] Sabah 17 Kasım 2004<br />
[56] İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi Dosya Esas No: 2003/286t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-29096858393601411972010-01-24T22:43:00.000+02:002010-01-24T22:43:07.496+02:00UĞUR MUMCU'NUN ÖLÜMÜNE SEBEB 7 OCAK 1993 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİNDEKİ YAZISI<strong></strong><span><strong></strong></span><br />
<span><img border="0" src="http://img2.blogcu.com/images/t/u/r/turkiyedeyasamak/200px-ugur_mumcu_cumhuriyet.jpg" style="background-color: white; border: 1px solid rgb(235, 235, 235); float: left; margin: 0pt 4px; padding: 4px;" /></span><span>MOSSAD ve Barzani <br />
<br />
Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. <br />
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. <br />
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür. <br />
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? <br />
<br />
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. <br />
Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. <br />
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. <br />
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor. <br />
Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış. <br />
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. <br />
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor. <br />
<br />
* * * <br />
<br />
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. <br />
<br />
1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor. <br />
<br />
Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı <b>Henry Kissinger</b> eliyle yürütülüyor. <br />
<br />
MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. <br />
<br />
Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç: <br />
Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) <br />
Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328) <br />
<br />
* * * <br />
<br />
70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu? <br />
Kitaba göre sürüyor. <br />
“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521) <br />
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. <br />
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. <br />
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. <br />
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek... <br />
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek... <br />
İlgi belli... <br />
İlişki de belli... <br />
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? <br />
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi? <br />
<br />
Uğur MUMCU, ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993) </span>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-38770998174179664522010-01-24T04:13:00.000+02:002010-01-24T04:13:43.791+02:00YERLİ TOHUMLARIMIZ KANUNLA YABANCILARIN ELİNE GEÇECEK<a href="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1usgQaW2zI/AAAAAAAAAhE/XjggW4Fay5I/s1600-h/images.jpg" imageanchor="1" linkindex="20" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1usgQaW2zI/AAAAAAAAAhE/XjggW4Fay5I/s200/images.jpg" width="200" /></a>Nasıl mı? <br />
<br />
<br />
Gözlem Gazetesinden Serkan Aksüyek'in Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'ın görüşlerini de aldığı haberi şöyle:<br />
<br />
Türk çiftçisine tohumda kurulan tuzak sadece Tohumculuk Kanunu ile sınırlı değil. 3 binden fazla "endemik/ kendine has" bitki türünü barındıran Anadolu toprakları 2004'te yasalaşan "Islahçı Hakları Kanunu" ile birlikte, devlet eliyle, uluslararası tohumculuk şirketlerinin pazarı olacak. Kilerine tohumluk ayıran çiftçi Hasan Ağa, 2011'den itibaren bunu pazarda satamayacak. Aksi halde başı uluslararası tohumculuk şirketleri ile belaya girecek. <br />
<br />
Tohumculuk Kanunu, kabul edildiği 2006 yılında pek çok tartışmanın odağındaydı. Karşı çıkışların temelini, ağırlıklı olarak özel sektör kuruluşlarından oluşan "Türkiye Tohumcular Birliği" oluşturuyordu. Oysa, bu kanunu tek başına ele alıp eleştirmek, yine tohumculuk şirketlerinin ekmeğine yağ sürüyordu. Türkiye'nin tohumculukta adeta teslim alınmasını amaçlayan süreç 8.1.2004 tarihinde yasalaşan 5042 sayılı Islahçı Haklarının Korunması Kanunu ile başladı. <br />
Birbirini tamamlayan bu iki kanun, önce tohum ıslahı yapan şirketlerin haklarını düzenledi, daha sonra devlet eliyle ıslahçı şirketlere pazar yaratılmasının güvencesini sağladı. <br />
5 yıllık geçiş süresinin sonunda Türk halkı ve Türk çiftçisi bu gerçeği çok daha acı deneyimlerle yaşayacak. <br />
<br />
Şimdi sondan başa gederek Türk halkının nasıl bir kumpas içine sokulduğunu aktaralım.<br />
<br />
Kayıt zorunluluğu<br />
31.10.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 5553 sayılı "Tohumculuk Kanunu"nun 5. maddesinde "Bakanlık tarafından, bitkisel ve tarımsal özellikleri belirlenerek sadece kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların üretimine izin verilir" deniyor.<br />
Aynı yasanın 7. maddesinde ise, "Yurtiçinde sadece kayıt altına alınmış çeşitlere ait tohumlukların ticaretine izin verilir" hükmü ile kayıt altına alınmamış, ama çiftçinin yüzlerce yıldır ürettiği ve ticaretini yaptığı tohumların ticaretine kesin bir engel konuyor. <br />
<br />
Peki, bu sınırlama ne zamandan itibaren geçerli?<br />
Yasanın geçici 1.. maddesinde bu sınırlamaya ilişkin 5 yıllık bir geçiş süreci öngörülmüş. <br />
Bu durumda, 31.10.2011 tarihinden itibaren, hemen her çiftçinin yüzyıllardır ürettiği ve kilerinde gelecek dönemi için sakladığı tohumluklar, şayet kayıt altına alınmamışsa ticarete konu olamayacak. <br />
Yani, elinde fazla tohumu olan çiftçi Hasan Ağa bu tohumunu komşusuna veya pazarda ihtiyacı olan diğer çiftçilere satamayacak. <br />
<br />
Ya satarsa ne olacak?<br />
Aynı yasanın 12. maddesine göre ilk etapta 10 bin YTL (10 milyar TL) idare para cezasına çarptırılacak. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilecek, tohumluklara Bakanlık tarafından el konulacak. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha masrafları çiftçi tarafından ödenmek şartıyla Bakanlık tarafından gerçekleştirilecek. <br />
Zaten yokluklar içinde yaşamını sürdüren çiftçi, borcunu ödeyemezse haciz işlemi uygulanacak, yine ödememekte direnirse mapushane damını görecek. <br />
O "birisi" kim?<br />
Atadan, deden, babadan kalma yöntemlerle üretilen tohum, kayıt altına alınmamışsa ticareti yapılamayacağı gibi, tohumluk olarak kullanımına da izin verilmeyecek. Çiftçinin bu ihtiyacını, üreten birisinden satın alması gerekecek. İşte bütün mesele o "birisi"nin kim olacağı noktasında düğümleniyor. <br />
<br />
Haberimizi buraya kadar okuyanların "İyi de kardeşim ne var bunda, çiftçi gitsin tohumunu tescil ettirsin, ticaretini de yapsın" dediklerini duyar gibiyiz. <br />
İş bununla bitmiyor <br />
<br />
Tohumculuk Kanunu'nun altyapısını oluşturan bir başka kanun, adeta bu iş için özel olarak hazırlanmış <br />
8.1.2004 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5042 sayılı "Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahatçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun" işte tam bu aşamada devreye giriyor. <br />
Türkiye'de tohum ıslahı yapan şirketlerin yaklaşık yüzde 90'ı uluslararası şirketler. Dünya tohumculuğunu 6 büyük tekel elinde bulunduruyor. Bunlar Novartis, Monsanto, Cargill, Dupont, ADN ve Bayer. Bu firmaların Türkiye'deki tohumculuk firmalarıyla hisse bazında ya da bayilik yoluyla kurdukları ortaklıkları bulunuyor. <br />
<br />
5042 sayılı yasaya göre bu firmalar Türk çiftçisinin tohumlarını alıp, patent ve fikri mülkiyet haklarına sahip olacaklar.. Şirketlerin hakları ise yine bu yasayla güvence altına alınmış olacak. <br />
Yani, önce Tohumculuk Yasası ile çiftçiye "Arkadaş sin bu tohumluğunu kullanamazsın" denecek, sonra da o tohumları tescil ettiren şirketlere "devlet eliyle" pazar yaratılacak. <br />
Şaka gibi değil mi?<br />
<br />
Türkiye'nin bugün özellikle sebze tohumlarında yüzde 90 oranında yabancı şirketlere bağımlı olduğunu da anımsatmak gerekiyor. <br />
<br />
Hakem Heyeti ne iş yapacak?<br />
Bu noktada sorunun bir başka muhatabı ise Tohumculuk Kanunu ile kurulma kararı verilen Türkiye Tohumcular Birliği olacak. Yasanın 16. maddesinde birliğin kuruluş çalışmalarına ilişkin kapsamlı hükümler yer alıyor. Birlik; bitki ıslahçıları, tohum sanayicileri ve üreticileri, fide üreticileri, fidan üreticileri, tohum yetiştiricileri gibi pek çok alt birliğin çatı kuruluşu olarak örgütleniyor. <br />
Buraya kadar da her şey normal görünüyor. <br />
Sorun, birliğin bünyesinde kuruluş şeması verilen Hakem Kurulu ile ilgili Alt birliklerin kendi üyeleri arasından iki yıl için seçecekleri, konunun uzmanı kişiler tarafından kurulan Hakem Heyeti'nin görevleri arasında "yargılama" anlamına da gelecek "örtülü ve içi doldurulmamış" cümleler bulunuyor. İşte görev tanımından iki dikkat çeken örnek (Madde 33):<br />
<br />
Birlik ve alt birlikler, alt birlikler ve üyeleri ile alt birlik üyeleri ve üçüncü kişiler arasında ortaya çıkacak ihtilafları uzlaşma, arabuluculuk ve hakemlik yoluyla çözmek.. <br />
<br />
Birliğin uluslar arası uzlaşma, arabuluculuk ve hakemlikle ilgili yükümlülükleri çerçevesindeki görevlerini yürütmek. <br />
<br />
Birliğin üyeleri arasında ağırlığı ise yabancı şirketler oluşturacak. <br />
Kısacası Türkiye, başka devletlerin "uzay araştırmaları ile bir tutma" derecesinde önem verdiği bu sektörü, yabancı şirketlerin ağırlığındaki "Tohumcular Birliği"nin insafına ve tasarrufuna teslim etmiş durumda. <br />
<br />
<br />
VE İŞTE GÖRÜNMEYEN KONUŞULMAYAN TEHLİKE: UPOV<br />
<br />
Türkiye'nin tohumculukta sıkıştırıldığı kumpas, sadece Tohumculuk Yasası ve Islahatçı Haklarının Korunması Yasası ile sınırlı değil. Kısa adı UPOV olan "Uluslararası Yeni Çeşitleri Koruma Birliği'ne (International Union for the Protection of New Varieties) 18 Kasım 2007'de 65. ülke olarak üye olan Türkiye, bu sözleşme hükümleri uyarınca zengin biyoçeşitliliğini yitirme teplikesi ile karşı karşıya kalacak. Başbakanlığın resmi web sayfasında UPOV'a Türkiye'nin yaptığı başvurunun gerekçesinde "Bitki ıslahçılarının haklarını koruma altına alarak Türkiye'nin yeni tohum geliştirmek için yatırımları çekeceği" belirtiliyor. <br />
<br />
Buna acaba, "sanılıyor" desek daha mı doğru?<br />
Bakalım gerçek söylendiği gibi mi?<br />
UPOV'un Uluslararası Patent Birliği'nin tohumculuk sektöründeki karşılığı olduğuna dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi<br />
Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, bu noktada insanın kanını donduran açıklamalar yapıyor. İki yasal düzenleme sonunda UPOV'a üye olarak yabancı şirketlerin Türkiye'yi tamamıyla ele geçirmesinin kapısını açtığı savunan Prof. Sındır şunları söylüyor: <br />
<br />
"İşin özü şu: Mesela Anadolu'da pek çok buğday çeşidimiz var. İç Anadolu'ya, Ege'ye, Karadeniz'e, Çukurova'ya özgü iklim şartlarına göre farklılık gösteriyor. Bunlar on binlerce yıldır bölgesel ve ekolojik farklılıklar nedeniyle çeşitlenmiş. UPOV üyeliği ile uluslararası tohum şirketlerinin hakları yasal koruma altına alınacak; tohumluk üretimi, satışı ve dağıtımı da korunacak. Çiftçiye "sen kendi tohumunu yapamazsın" denilecek. Öncelikle zengin biyoçeşitlilik yok olacak. Zararlılara, hastalıklara karşı dayanıklı olan çeşitleri üretemez olunca, bu şirketlerin tohumlarını satın almak zorunda kalacak. Dayatılan bu tohumlar, büyük olasılıkla o yörenin ekolojisine uyum sağlamayacak. Dayanımı artırmak için bu kez ilaç ve gübreye ihtiyaç duyulacak. Ekolojiye uygun olmadığı için verim ve ürün kayıpları yaşanacak."<br />
<br />
Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Türkiye'de basın organlarının sadece Tohum Yasası'nı eleştirme yanlışına düştüğünü, olayın bütünün görmeden yapılacak yorumların yine yabancı tohum şirketlerine yarayacağını belirtti. Türkiye'nin yerel tohum şirketlerini koruma altına almadan ve genetik kodlarını tescillemeden UPOV'a üye olmasının büyük bir hata olduğunu söyleyen Sındır, kendisinin bir akademisyen olarak tohuma patent alınmasına karşı olduğunu söyledi: <br />
"Bir canlı organizma üzerinde fikri mülkiyet hakkı olamaz. Yani sizin bir Alman kurdunuz var, doğum yapıyor. Ben bunu tescilledim, artık her Alman kurdu sahibi doğum yaptırırken bana soracak diyorsunuz.. Doğanın mülkiyeti bu, senin şahsi mülkiyetin olamaz. Ben kuraklığa dayanıklı bir çeşit geliştiririm. Yeni ıslah çalışmaları elbette yapabilirim. Ve çiftçiye "Bu güzel bir tohumdur, şöyle kalitelidir, besin değeri şöyle yüksektir, fiyatı şudur" derim. Çiftçi Hasan Ağa bunu ister alır, ister almaz. Ama, al bunu kullanmak zorundasın diyemem. Çiftçinin ürettiği tohumun üzerine gidip "ben bunu ıslah ettim, genetik kodu artık benimdir, bunu kullanacaksın diyemezsiniz. "<br />
Sındır, Uluslararası Gıda Örgütü'nün (FAO) resmi kayıtlarına göre 1970'ten sonra biyoçeşitlilikte yüzde 75'lik kayıp yaşanmasının, söylediklerinin kanıtı olduğuna dikkat çekti. <br />
UPOV ÜYELİĞİ SONRASINDA NELER YAŞAYACAĞIZ?<br />
UPOV üyeliği ile Türkiye'nin genetik çeşitliliği yağmalanacak, yerel çeşitler hızla yok olma sürecine girecek.<br />
<br />
Tarım ilacı ve gübre kullanımına dayalı bir tarım sistemi olan endüstriyel tarım yaygınlaşacak. Bu durum toprakların, suların, ürünlerin kirlenmesi sonucunu doğuracak. Küresel ısınmayı hızlandıracak.<br />
Köylüler tohumlara daha yüksek fiyat ödeyecek.<br />
<br />
Taşımaya daha elverişli tatsız ve besin değeri düşük sebze, meyveler yüzünden hipermarket zincirlerinin ürün üzerindeki hâkimiyetleri artacak. Ürün çiftçinin elinden daha ucuza alınacak. <br />
Bütün bu gelişmeler köylünün yoksullaşması ve kırlardan göç ederek kentlere yığılmasını hızlandıracak.<br />
<br />
Lezzetsiz ve besin değeri düşük ürünleri tüketecek olan tüketicilerin sağlıkları bozulmaya devam edecek. <br />
<br />
<br />
TEKELLERİ KORUYAN YASA JET HIZINDA ÇİFTÇİYİ KORUYAN SUMEN ALTINDA<br />
<br />
Tohumculuk sektörünü uluslararası tekellerin eline bırakacak yasal altyapı, maşallah dedirtecek hızda ve içerikte Meclis'ten geçirilirken, Türkiye'nin asıl zengin bitki çeşitliliğini koruması gereken yasal altyapı, yani "Biyogüvenlik Yasası" yıllardır Meclis gündemine gelmeyi bekliyor. <br />
Bugün tüm Avrupa'da yaklaşık 11 bin 500 bitki türü bulunuyor. Oysa sadece Anadolu coğrafyasında 11 bin bitki türü yer alıyor ve bunun da yaklaşık 3000-3500'ünü endemik, yani anavatanı Anadolu olan ve buradan başka bir yerde görülmeyen türler teşkil ediyor. <br />
İşte bu zenginliğin, gelişmiş tüm ülkelerde olduğu gibi koruma altına alınması ancak Biyogüvenlik Yasası ile mümkün. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şubesi Başkanı Kamil Okyay Sındır,<br />
<br />
Türkiye'de bitki genlerinin korunmasını yasal şartlara bağlayacak olan yasanın 4 yıldır tasarı halinde bekletildiğini anımsatarak şunları söyledi: "Tohumculuk Kanunu'nun AB Uyum Paketi içinde yer aldığı ve öncelikle çıkartılması gereken yasalardan biri olduğu söylendiyse de, AB ile yapılan müzakerelerin hiçbirinde böylesi bir yasanın çıkarılması yönünde talep yoktu. Sektörün tek egemen kesimi olan uluslararası şirketler, bu topraklarda yüzyıllardır, doğanın ve insan emeğinin oluşturduğu tohumları patentlemeye çalışıyorlar."<br />
<br />
Türk çiftçisinin binlerce yıldan gelen bilgi birikimiyle ıslah ettikleri tohumlukların üzerindeki haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savunan Sındır, böylelikle temel üretim girdilerini her yıl bir önceki yıldan daha zor temin etmeye başlayacakları uyarısını yaptı.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-39323022238164262392010-01-24T02:07:00.000+02:002010-01-24T02:07:53.330+02:00AKP’NİN 2010 TÜRKİYE TABLOSU HEMDE BAŞBAKANLIĞA BAĞLI TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU VERİLERİ..Aşşağıdaki rakamlar, Devletin Kurumlarının yani Hazinenin, TUİK’in, Merkez Bankasının ve Ticaret Odalarının rakamlarıdır. Doğru rakamlardır, herkesin ulaşabileceği rakamlardır..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uOFT3jQWI/AAAAAAAAAg0/1Zxm6yHR17k/s1600-h/images-3.jpg" imageanchor="1" linkindex="41" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uOFT3jQWI/AAAAAAAAAg0/1Zxm6yHR17k/s320/images-3.jpg" /></a><br />
</div><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div> <br />
2010 Yılı Bütçe Harcamaları—–286,9 Milyar TL.<br />
2010 Yılı Bütçe Gelirleri——236,7 Milyar TL.<br />
2010 Yılı Öngörülen Açık——– 50,2 Milyar TL.<br />
2010 Yılı Ödenecek Faiz Tutarı—-58,8 Milyar TL.<br />
2010 Yılı Öngörülen Dış Ticaret Açığı—– 45,5 Milyar Dolar.<br />
2010 Yılında 13 Milyon Çalışandan Alınacak Vergi—42,9 Milyar TL.<br />
2010 Yılında Alınacak Kurumlar Vergisi——20,0 Milyar TL.<br />
2010 Yılında KDV Artış Oranı—-% 19<br />
2010 Yılında ÖTV Artış Oranı– % 31,6<br />
2010 Yılında Bütçe Gelirlerindeki Artış Oranı– % 18,2<br />
KOBİ Destekleme ve Geliştirme İdaresine Verilecek para– 360 Milyon TL.<br />
GAP İçin Ayrılan Para——————-59 Milyon TL.<br />
DİYANET İŞLERİ İçin Ayrılan Para- 2,6 MİLYAR TL.<br />
2009 Yılı Toplam Borcumuz(Kamu+Merkez Bankası+Özel-460,1 MİLYAR DOLAR<br />
2010 Yılı ASGARİ ÜCRET(NET) ————-521,89 TL<br />
2010 Yılı Yaklaşık 9 Milyon Emekli Ortalama Aylığı—-660,00 TL<br />
2010 Yılı İŞSİZ SAYISI(Resmi sayı+iş aramaktan vazgeçenler)—5 Milyon 368 bin kişi.<br />
2010 Yılı Ödenmeyen Kredi Kartı ve Tüketici Kartı Sayısı—2 Milyon 100 bin.<br />
2009 Yılı Karşılıksız Çek Sayısı—-1 Milyon 815 bin 776 adet<br />
2009 Yılı Protestolu Senet Sayısı—–1 Milyon 718 bin 616 adett.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-37406146653495099442010-01-24T01:39:00.000+02:002010-01-24T01:39:08.371+02:00FAZIL SAY DAN MEKTUP VAR<a href="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uIVM01wtI/AAAAAAAAAgs/MxEjlOtLDA4/s1600-h/images-2.jpg" imageanchor="1" linkindex="123" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uIVM01wtI/AAAAAAAAAgs/MxEjlOtLDA4/s200/images-2.jpg" width="200" /></a>RESİTAL …<br />
Sabah kalkarsın<br />
Hava Alanı'na gidersin<br />
"Check-in" ve "Pasaport Kontrolü"nden geçip, <br />
telaşlı bir "airport-cafe" de hızlı bir kahve içersin Uçağa binersin<br />
<br />
Bir kaç saat sonra indiğinde başka dilin konuşulduğu bir ülkede, <br />
başka bir iklimde, yine pasaport kontrolünden geçersin.<br />
Bavulunu beklersin <br />
Sonra arabayla otele geçersin <br />
Öğlen yemeğini yalnız yer, bir iki saat kafa dinlersin <br />
<br />
Akşamüstü 5 gibi Konser Salonuna geçersin <br />
Hiç bilmediğin bir piyanoya 1-2 saat içinde alışmaya <br />
çalışırsın <br />
Orada iki insan vardır <br />
Akortçu ve ışıkçı.. <br />
Tanımadığın adamlardır <br />
Onlarla genelde, "merhaba nasılsınız?" gibisinden 5-6 kelime konuşulur <br />
<br />
Bu zaten o gün konuşulan ilk kelimelerdir <br />
<br />
Saat 7 ile 8 arası kulis odasında meditatif bir "içine dalma"ya geçersin, konsantre olmaya... <br />
Saat tam 8 de (daha doğrusu o hep sekizi üç geçedir, beş geçedir) sen karanlık "backstage" de hazırsındır. <br />
<br />
Salonda da seni dinleyecek olan 2500 kişi sessiz ve hazırdır. <br />
Işıklar kısıldığında, <br />
Yürümeye başlarsın, piyanoya doğru. <br />
O konser senin, sana vereceğin bir konserdir, bir iç <br />
hesaplaşmadır, yapmak istediklerin, yapabileceklerin, <br />
o gün o şartlarda yapabileceğin şeylerdir. <br />
Uzun ve saygıyla selam verirken, <br />
son 7 yıldır kendine seslendiğin gibi, bir dua okur gibi <br />
seslenirsin "konser saygını" kendine; <br />
<br />
Saygıyla eğil. <br />
Uzun uzun, saygıyla... <br />
Sevgiyle... <br />
içtenlikle... <br />
Bu güzel insanlara iç sesini sunmaya geldin. <br />
Onlar da dinlemeye geldi.. <br />
İçine çek onları.. En derininden hissedecek kadar <br />
içine çek. <br />
İyiyi hisset.. <br />
<br />
Ve... <br />
Başlar konser <br />
<br />
Çalan sensin, dinleyen sensin, değerlen diren sensin, eleştiren sensindir <br />
<br />
Müzik her şeydir <br />
İnsan da ilhamdır! <br />
<br />
Orda ön sırada oturan 7 yaşındaki papyonlu bir oğlan çocuğu, seni ateşlemiştir <br />
Müzik ona hitap etmelidir, o eğlenmelidir o sırada çalan Mozart ile, <br />
o velet anlamalıdır müziğin dilini, <br />
Evrendeki tek ortak dili. <br />
Haz duymalıdır, <br />
dikkatini çekmelisindir onun, <br />
anlaması, haz duyabilmesi için. <br />
<br />
Yahut, yukarı balkonda oturan genç kadın... <br />
<br />
Ya da 4.sırada dikkatle dinleyen o yaşlı dede... <br />
Kim bilir ne anılara dalmaktadır hayatının bu son yıllarında Mozart'ın seslerini dinlerken?.. <br />
1942deki ilk aşk? <br />
1955de Annesini yitirişi? <br />
1963 deki düğünü? <br />
Bir tatil kasabasında başka bir kadına platonik bir biçimde aşık olması? <br />
1996da eşini kaybetmesi? <br />
<br />
O anılara sen de katılmalısındır, Mozart eşliğinde... <br />
Ludwig van Beethoven'dan "yaşam mücadelesi" dolu bir sonat gelir ardından belki... <br />
<br />
Belki o gün Prokofief'in "savaş sonatı" vardır programda, <br />
Ve sen, ne yapıp edip 2. Dünya Savaşı trajedisine dalmalısındır o müzik eşliğinde.. <br />
Ya da Liszt'in Si minör sonatı vardır programda; <br />
Faust ile Mephistopheles arasında... <br />
önünde koca bir Orkestra, <br />
gerçek piyanonun çok ötesinde, bir Wagner Operası hayal alemine dalmalısındır.. <br />
<br />
İnsan içini dinlemelidir, her ne çalarsa çalsın. <br />
İç zengindir... <br />
Trombonların öfkeli emirleri, <br />
trompetlerin dramatik sinyalleri, <br />
geniş bir yaylı sazlar topluluğun sessiz ve hazin tınısı kaplar ortalığı... <br />
<br />
Hepsi tek gerçektir, piyano sesinin yok olduğu bu orkestrada.. . <br />
<br />
Kendi memleketinden bir tutam toprak gibi gelir "Aşık Veysel anısına Kara toprak" o konserin sonlarında.. <br />
Bir "nostalji" gibidir o. <br />
Neredeysen o an, "ses yollamacadır" Anadolu’ya.. Uzaklardan. .. <br />
<br />
Konser bitiminde (güzelse her şey) uzun uzun ayakta alkışlanılırsın... <br />
O anlar artık daha çok kendinle konuştuğun anlardır. <br />
"Bu seyirciye şöyle bir bis parçası çalarsam hoşlanacaklar herhalde" gib i bir neşe sarar. <br />
Aklından geçirirsin "ne çalsam iyi gider?" diye.... <br />
<br />
Bir egodur o, bir zafer sarhoşluğudur. <br />
"Hak edilmemiş" değildir ama... <br />
Yürüyüşler selam verişler daha bir enerji doludur, daha bir atiktir. <br />
Kazanılmış olan motivasyonun etkisiyle, çalış da daha özgürdür artık bu konserin sonlarında... <br />
<br />
Konserden sonra CD imzalarsın tebrikleri kabul edersin. <br />
Ve hemen ardından sen ve 2500 kişiden arda kalan yine salt sensindir, yalnızlığındır. <br />
<br />
O akşam ağzından çıkmış olan kelime sayısı 20-30 olmuştur belki; <br />
danke, thanks, merci, grazie, arigato, sağolun, vs... <br />
Bir dilde teşekkür etmişsindir kutlayanlara, tek kelime ile... <br />
<br />
Ertesi sabah bu konser ile ilgili çıkan övgü dolu yazıların çıktığı gazetelerin , <br />
henüz bayilere ulaşmadığı bir tan vakti, sen yine havaalanındası ndır. <br />
<br />
2500 insanın her biri geride kalmıştır. <br />
Onların dostlarına anlattıklarıyla, vesairesiyle; her şey sensiz gelişecektir. <br />
Sen o şehirdeki bir cafe'de b ir bar'da oturup o insanların hiç biriyle tanışamayacaksındır. . <br />
<br />
Çaldığın konserini tartışamayacaksındır. <br />
Sen havaalanında o sırada soğuk su ile traş oluyorsundur, saçını tarıyorsundur. <br />
Ve şunun çok benzeri bir başka gün seni beklemektedir. <br />
Metin Altıok'un Bingöl'deyken yazdığı serzeniş şiiri gibi; <br />
<br />
Ay dokundu omzuma irkildim <br />
Göğün puslu balkonunda <br />
Birdenbire insanları özledim. <br />
<br />
Ve 20-25 gün sonra... <br />
Bir gece karanlığında ayrılmış olduğun evine geri döndüğünde (100.000 insana müzik dinletmiş olarak)... <br />
<br />
İçin yorgundur ama mutludur aslında... <br />
100.000 insanın hiçbirinin adını bilmiyorsundur ama o enerjiyi biliyorsundur.. <br />
Evrene insanların yaydığı iyi olan enerjiyi... <br />
Evde geri kalan; kızın ve sensindir tek ge rçek olan geri kalan... <br />
Ve en yakınlarındır, dostlarındır.. . <br />
<br />
Fazıl SAY <br />
<br />
Marjinal yazarlar... <br />
Siz kazandınız <br />
Lütfen siz kazanın. <br />
Lütfen benimle uğraşmayın. <br />
Ve ebediyyen siz kazanın... <br />
<br />
Tamam, ben giderim uzak bir yere (gözden uzak) <br />
(uzaya gidemem kızımdan da ayrılamam ama siz beni görmezsiniz merak etmeyin) giderim.. <br />
<br />
Ben son 6 yıl içinde; <br />
• 2 büyük oratoryo <br />
• 2 büyük senfonik eser <br />
• 1 keman konçertosu <br />
• 2 piyano konçertosu <br />
• 5 solo piyano eseri <br />
• 1 bale müziği <br />
• 2 Bach uyarlaması <br />
• 4 film müziği <br />
• 1 tiyatro müziği <br />
bestelemiş olsam da, HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN <br />
<br />
Bu son 6 yılda; <br />
dünya üzeri 42 memlekette 326 şehirde konserler verdim. <br />
Yaklaşık 700 konser. <br />
HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN <br />
<br />
Bu 6 yılda; <br />
• 10 CD <br />
• 2 DVD <br />
• 12 NOTA <br />
piyasaya sunduk. <br />
HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN <br />
Anlıyorum, yaptıklarım mühim değil. <br />
Hiç bir zaman "her görüşüme katılmalısınız" demedim. Tartışmaya hep açıktım. <br />
Hiç bir zaman hemfikir olmadığım insanlara saygısızlık yapmayı düşünmedim. <br />
Ama siz yaptınız. Adil değildiniz. <br />
Bir fikirde ayrı düşünüyorduk siz kökünü kazımaya kalktınız her seferinde. <br />
<br />
Ama hiç bir zaman kendi içsesimden vazgeçmedim. Doğru bulduğum doğrumdu, yanlış bulduğum yanlıştı. <br />
Yanlışı ben yaptıysam da hatamı anladığım gün düzelttim. <br />
<br />
Anladık, değersiziz. Sizin değer anlayışınızı anlamadım ama, ben değersizim o anlayışa göre, onu anladım. <br />
... <br />
İmkanı yoktur bazı kusurlarımı affetmenizin. <br />
Affedicilik de değil, "kabul" etmenizin, "lütfetmenizin" imkanı yoktur... <br />
Zamanında hatalarım olmuş onları düzelttiysem, bu da doğru değildir sizce... <br />
<br />
İmkanı yoktur.. <br />
<br />
Falanca arabeskçiyi kültürlü olarak görmüyorumdur, asla affetmezsiniz. <br />
Aziz Nesin haklıdır derim, bütün hayatıma sataşırsınız. <br />
Gençleri klasik müzikle tanıştırmak için Mercan Dede ile beraber konser veririm, "hayatı boyunca popülist" dersiniz. <br />
"Din sömürüsü aldı başını gitti" derim, ölüm fermanımı vermediğiniz kalır. <br />
Konuşmayız, "Konuşmaz o korkak" dersiniz. <br />
Konuşuruz, "Konuşmak senin ne haddine, işine bak sen" dersiniz. <br />
Beethoven ,deriz, "Git Beethoven'ın ülkesinde yaşa" dersiniz. <br />
Git... <br />
Popülist... <br />
Korkak... <br />
Ne haddine... <br />
Git... <br />
Hep bunlar... <br />
Hiç bir yolu yoktur... <br />
Sizler facebook da 130 grup kurdunuz (fazıl say gitsin vsdiye). <br />
Ekşi-sözlükte yazılar yazdınız <br />
Google'ı doldurdunuz <br />
Yahoo'da gruplaştınız, gazete haberlerinin altına yorumlar yazdınız. <br />
Almanya'da yılın müzisyeni seçildiğimin haberinin altına bile döşendiniz hakaretlerinizle. .. <br />
<br />
Her yerde sizler varsınız. <br />
Ve sizler ne yaptınız hayatta, <br />
bilmiyorum, sormuyorum, düşünmüyorum, nefret etmiyorum, <br />
saygısızlık yapmıyorum. <br />
Ama siz bana yaptınız... <br />
Siz yarattınız bana en ağır haksızlıkları yapan bir kültür bakanını, <br />
Siz yarattınız, siz cesaretlendirdiniz marjinal köşe yazarlarını, <br />
Siz pislik attınız, çamur attınız, <br />
Hepsini siz yaptınız... <br />
<br />
İçinizde mesleki kıskananlar da oldu, <br />
Aranızda piyano çalanlar da oldu, <br />
Çalmayanlar da... <br />
<br />
Faşoları... <br />
Dincileri... <br />
Marjinalleri. .. <br />
2.cumhuriyetçileri... <br />
Avanak liberalleri... <br />
Ben hiç birinize tek bir kelime kötü bir şey söylememişken... <br />
Hepsini siz yaptınız... <br />
Artık kazanın... <br />
<br />
Siz kazanınız.. <br />
Kazanınız ve bitsin.. <br />
Yeter ... <br />
<br />
İnsan çocukluğuna dönmek istiyor yaylım ateşi sırasında. <br />
<br />
Benim gerçek dostlarım bu yazıyı niye yazdığımı kimlere yazdığımı anlamıştırt.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-68548028346409758602010-01-24T01:08:00.000+02:002010-01-24T01:08:12.848+02:00DÜNYA BUZUL ÇAĞININ EŞİĞİNDE!!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uBJYL4dpI/AAAAAAAAAgk/m95cVBJZ3XQ/s1600-h/images-1.jpg" imageanchor="1" linkindex="12" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="165" src="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1uBJYL4dpI/AAAAAAAAAgk/m95cVBJZ3XQ/s200/images-1.jpg" width="200" /></a><br />
</div>İklim bilimi alanındaki büyük <br />
ve ilgi uyandıran kanıtlara göre, Dünya şimdi bir diğer Buzul Çağı’nın <br />
girişinin eşiğindedir. Uzun vadeli iklim değişimi <br />
bilgi temelimizi sağlayan birçok veri kaynakları, sıcak, on iki bin yıl <br />
uzunluğundaki Holocene (şu andaki jeolojik çağ) periyodunun yakın zamanda <br />
sona ereceğini ve sonra dünyanın sonraki 100 bin <br />
yılda Buzul Çağı koşullarına geri döneceğini belirtiyor. <br />
<br />
<br />
<br />
Buzulların merkez <br />
çekirdekleri, okyanus sediment çekirdekleri, jeolojik kayıt ve kadim bitki <br />
ve hayvan nüfusu araştırmaları, hepsi her biri yaklaşık 100,000 yıl süren <br />
Buzul Çağı maksimumlarını n düzenli döngüsel modelini gösteriyor, buzul <br />
çağları arasında her biri yaklaşık 12,000 yıl süren sıcak bir periyot <br />
oluyor. <br />
<br />
Çeşitli kaynaklardan toplanan <br />
uzun – vadeli iklim verilerini çoğu da bir arada Milankovich döngüleri <br />
olarak bilinen üç astronomik döngüyle kuvvetli bir korelasyon gösteriyor. Üç <br />
Milankovich döngüsü 41,000 yıllık döngüde dünyanın yana yatmasını kapsıyor; <br />
100,000 yıllık periyotta değişen dünyanın yörüngesinin şekli; ve 26,000 <br />
yıllık periyotta dünyanın ekseninin yönünü kademeli olarak döndüren, <br />
dünyanın yalpalaması olarak da bilinen Ekinoksların Presesyonu. <br />
<br />
Milankovich’in teorisine göre, <br />
bu üç astronomik döngünün her biri dünyaya erişen güneş radyasyonunun <br />
miktarını etkiliyor, soğuk Buzul Çağı maksimumları ve sıcak periyotlar <br />
döngüsü üretmek üzere birlikte hareket ediyorlar. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Buzul çağı neden sonuç <br />
ilişkisinin astronomik teorisinin unsurları ilk kez 1842’de Fransız <br />
matematikçi Joseph Adhemar tarafından sunuldu, 1875’te İngiliz dahi Joseph <br />
Croll tarafından daha ileri geliştirildi ve teori 1920 ve 30’larda Sırp <br />
matematikçi Milutin Milankovich tarafından şu andaki şekline getirildi. <br />
1976’da prestijli “Bilim” dergisi John Imbrie, James Hays ve Nicholas <br />
Shackleton tarafından yazılan “Dünya’nın yörüngesindeki varyasyonlar: Buzul <br />
Çağlarının Hız Ayarlayıcısı” başlıklı bir makale yayınladı. Bu makale üç <br />
bilim adamının okyanus sediment çekirdeklerinden elde ettikleri iklim <br />
verileri ve astronomik Milankovich döngülerinin modelleri arasında <br />
buldukları korelasyonu tanımlıyordu. 1970’lerin sonundan bu yana, <br />
Milankovich teorisi iklim bilimciler arasında Buzul Çağı neden sonuç <br />
ilişkisi için hesaba alınan hakim teoridir ve bu nedenle Milankovich teorisi <br />
iklimbilim kitaplarında ve Buzul Çağı ile ilgili ansiklopedi makalelerinde <br />
her zaman tanımlanır. 1976 raporlarında Imbrie, Hays, ve Shackleton, deniz – <br />
sediment çekirdekleri ve Milankovich döngülerine dayanan kendi iklim <br />
tahminlerinin iki şekilde değerlendirilmesi gerektiğini yazdılar. Birincisi, <br />
sadece gelecek iklimsel trendlerin doğal bileşenine uyguladılar – ve fosil <br />
yakıtlar yakmaktan dolayı olan etkiler gibi antropojenik (insan tarafından <br />
yapılmış) etkilere uygulamadılar. İkincisi, sadece uzun – vadeli trendleri <br />
tanımlıyorlar, çünkü yörünge varyasyonları nı 20,000 yıllık ve daha uzun <br />
periyotlarla ilişkilendiriyorlar. Yüksek frekanslardaki iklimsel salınımlar <br />
tahmin edilmiyor… sonuçlar sonraki 20,000 yılda uzun – vadeli trendin yaygın <br />
Kuzey Yarıküre buzullaşmasına ve daha soğuk iklime doğru gittiğini <br />
belirtiyor.” <br />
<br />
1970’ler sırasında ünlü <br />
Amerikalı Astronom Carl Sagan ve diğer bilim adamları, insan endüstrisi <br />
tarafından üretilen karbon dioksit (CO2) gibi ‘sera gazlarının’ felaketsel <br />
küresel ısınmaya götürebileceği teorisini desteklemeye başladılar. 1970 <br />
lerden bu yana, “antropojenik küresel ısınma’ (AGW) teorisi giderek akademik <br />
kuruluşların çoğu tarafından gerçek olarak kabul edildi ve onların AGW’yi <br />
kabullenmeleri hükümetlerin AGW’nin kötüleşmesini önlemek üzere çok önemli <br />
değişiklikler yapmasını teşvik etmek için küresel bir harekete ilam oldu. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
AGW teorisinin <br />
desteklenmesinde belirtilen kanıtın merkezi parçası 2006’da “Uygunsuz <br />
Gerçek” filminde Al Gore tarafından sunulan ünlü ‘hokey sopası’ grafiğidir. <br />
‘Hokey sopası’ grafiği küresel sıcaklıklarda 1970’lerde başlayan ve <br />
2006/2007 kışına kadar devam eden akut yukarıya doğru artışı gösteriyor. <br />
Ancak, bu ısınma trendi, 2007/2008 kışı Kuzey Yarıkürede 1966’dan bu yana en <br />
derin kar örtüsünü ve 2001’den bu yana en soğuk dereceleri doğurduğunda <br />
kesintiye uğradı. Şimdi Kuzey Yarıkürede şu andaki 2008/2009 kışının <br />
muhtemelen hem kar derinliği hem de soğuk dereceler açısından eşit olacağı <br />
veya daha yüksek olacağı görünüyor. <br />
<br />
AGW (antropojenik küresel <br />
ısınma) teorisindeki ana hata, onun yandaşlarının sadece geçmiş bin yıldaki <br />
kanıtlara odaklanmaları dır, geçmiş milyonlarca yıldan gelen kanıtları <br />
görmezden geliyorlar, iklimbilimin gerçek anlayışı için zorunlu olan <br />
kanıtları. Paleoiklimbilimden (Geçmiş zamanların iklimini, sebeb, sonuç ve <br />
etkilerini inceleyen bilim dalı) gelen veriler son küresel sıcaklık artışı <br />
için, Buzul Çağı maksimumları ve buzul çağları aralarının doğal döngülerine <br />
dayanarak bize alternatif ve daha güvenilir açıklama sağlıyor. 1999’da <br />
İngilize “Doğa” dergisi, 1990’lar sırasında Antarktika’daki Rusların Vostok <br />
istasyonunda toplanan buzul çağa ait buz çekirdeklerinden türetilen <br />
verilerin sonuçların yayınladı. Vostok buz çekirdeği verileri, 420,000 yıl <br />
öncesinden itibaren şimdiki zamanımıza kadar küresel atmosferik sıcaklıklar, <br />
atmosferik CO2 ve diğer sera gazları ve havadan gelen partiküllerin kaydını <br />
kapsıyor. <br />
<br />
Vostok buz çekirdeği <br />
verilerinin grafiği, Buzul Çağı maksimumlarını n ve sıcak ara dönemlerin <br />
düzenli döngüsel bir modelde gerçekleştiğini, elektrodiyagramda kalp <br />
atışının ritmine benzer bir grafik - çizgisini gösteriyor. Vostok veri <br />
grafiği ayrıca küresel CO2 seviyelerindeki değişimlerin, küresel sıcaklık <br />
değişimlerinin yaklaşık 800 yıl gerisinde kaldığını gösteriyor. Bunun <br />
belirttiği şey, küresel sıcaklarının CO2 değişimlerinden önce geldiğidir <br />
veya küresel sıcaklıkların CO2 değişimine neden olduğudur, tersi değildir. <br />
Başka bir deyişle, artan atmosferik CO2 küresel sıcaklığın artmasına neden <br />
olmuyor; bunun yerine küresel sıcaklıktaki doğal döngüsel artış küresel <br />
CO2’in artmasına neden oluyor. <br />
<br />
<br />
<br />
Küresel sıcaklığa tepki olarak <br />
küresel CO2 seviyelerinin artmasının ve düşmesinin nedeni, soğuk suyun, <br />
sıcak sudan daha fazla CO2 tutma kapasitesidir. Karbonatlı içeceklerin, <br />
sıcak bir ortama konulduğunda karbonatının veya CO2’nin serbest kalmasının <br />
nedeni budur. Karbonatlı içeceklerin, şarabın ve biranın köpüklerinin <br />
kaçmasını önlemek için bunları soğuk yerlerde saklarız. Dünya şu anda doğal <br />
Buzul Çağı döngüsünün sonucu olarak ısınıyor ve okyanuslar ısınırken, <br />
atmosfere artan miktarlarda CO2 salıyor. <br />
<br />
Isınan okyanuslar tarafından <br />
CO2 salınması, dünyanın sıcaklığındaki değişimlerin gerisinde kaldığı için, <br />
dünyanın şu andaki buzul çağları arası sıcak periyodunun bitişinden sonra <br />
bir diğer sekiz yüzyıl boyunca küresel CO2 seviyelerinin artmaya devam <br />
etmesini beklemeliyiz. <br />
<br />
Vostok buz çekirdeği verileri <br />
grafiği, küresel CO2 seviyelerinin geçmiş 420,000 yıl boyunca Buzul Çağı <br />
minimumları ve maksimumlarını n doğal döngüsüne direkt tepki olarak düzenli <br />
bir şekilde yükselip düştüğünü ortaya koyuyor. Bu doğal döngü içinde, <br />
yaklaşık her 110,000 yılda küresel sıcaklıklar ve bunu izleyen CO2 <br />
seviyeleri, yaklaşık bugünkü aynı seviyelerde zirveye ulaşıyor. <br />
<br />
Bugün tekrar zirve <br />
noktasındayız ve sıcak ara periyodun sonuna yakınız ve dünya sonraki Buzul <br />
Çağına girmek üzere. Eğer şanslı isek, buna hazırlanmak için birkaç yılımız <br />
olabilir. Buzul Çağı, her zaman olduğu düzenli ve doğal döngüsünde gibi geri <br />
dönecek, antropojenik küresel ısınma etkileri olsun ya da olmasın. <br />
<br />
AGW teorisi, saçma bir şekilde <br />
dar bir zaman genişliğinden alınan verilere dayanıyor ve uzun – vadeli iklim <br />
değişiminin ‘büyük resmi’ni amaçsız (düşüncesiz) şekilde ihmal ediyor. Buz <br />
çekirdeklerini, deniz sedimentlerini, jeolojiyi, palebotaniği ve zoolojiyi <br />
kapsayan paleoiklimbilimden gelen veriler, bir diğer Buzul Çağına girişin <br />
eşiğinde olduğumuzu belirtiyor ve veriler ayrıca ciddi ve uzun süren iklim <br />
değişiminin sadece birkaç yıl içinde gerçekleşebileceğini gösteriyor. <br />
Antropojenik Küresel Isınmanın kuşkulu tehdidi üzerine endişe dünyadaki <br />
insanların dikkatini başka yöne çekerken, Kuzey Yarıkürenin büyük bölümünü <br />
oturulmaz kılacak olan yaklaşan ve kaçınılmaz Buzul Çağının çok gerçek <br />
tehdidi aptalca görmezden geliniyor. <br />
<br />
Yazar:<br />
Gregory F. Fegel <br />
<br />
<br />
Çeviri: <br />
Saffet Güler <br />
<br />
Bilim Haberleri, <br />
Moskova <br />
- <br />
11 Nisan<br />
2009 TSİ <br />
2:51<br />
<br />
Kaynak: <br />
<br />
Pravda.ru <br />
<br />
<br />
<br />
Çeviri: <br />
Saffet Gülert.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-51586657191737927882010-01-24T00:41:00.000+02:002010-01-24T00:41:27.253+02:00CAMİİ BOMBALAMAK CIA NIN 1998 PLANIDIR30-31 Mayıs 1998 tarihlerinde ABD’de Amerikan Ulusal Savunma Enstitüsü bir toplantı düzenledi. Eski CIA Ankara İstasyon Şefi Graham Fuller ile ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Dairesi görevlisi Prof. Henry Barkey, toplantıda senaryolarını açıkladılar. <br />
Senaryoya göre “Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Kayseri ve Çorum’da cuma namazında camilerde bombalar patlayacak. Ayaklanan halk, valiliklere, kaymakamlıklara yürüyecek. Polis halkın önüne geçemeyince askeri birlikler devreye girecek. Laik-anti laik, Alevi-Sünni çatışması patlak verecek. Ağırlıklı olarak Sünnilerin safına geçen polis, askeri birliklerle çatışmaya girecek. Radikal İslamcılar, ayrılıkçı Kürtlerle birleşerek orduya karşı silâhlı mücadeleye başlayacaklar. Orduda çözülmeler baş gösterecek.” <br />
<br />
Toplantıda bu olaylar sonrasında ABD’nin Türkiye’ye nasıl müdahale edebileceği de tartışıldı. <br />
O zaman Türk basınına da yansıyan bu “kıyamet senaryosu”nun asıl hedefi, Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne gözdağı vermekti. <br />
Daha sonra Yunanlı bakan Teodoros Pangalos da “Bir gün Türkiye’de halk ayaklanması olacak ve Türkiye’ye demokrasiyi getirecek” diyecekti. <br />
* * *<br />
<br />
CIA, benzer senaryoları, 12 Eylül’den önce Kahramanmaraş, Malatya, Çorum, Hatay gibi illerimizde uyguladı. <br />
Çorum’da 4 Temmuz 1980 Cuma günü Ulucami’de hoca vaaz verirken, bir kişi camiye girerek, “Alaaddin Camii’ni yaktılar” diye bağırdı. Diğer camilere girenler de “Komünistler, Aleviler, Alaaddin Camii’ne bomba koydular!” diyordu. Aynı anda Alevi mahallelerinde de “Faşistler sizi öldürmeye geliyorlar” diye kışkırtma yapanlar vardı. <br />
TRT’de, “Çorum’da Alaaddin Camii’ne bomba atılması ve dışarıdan ateş edilmesi üzerine meydana gelen olaylarda ilk belirlemelere göre dört kişi öldü” haberi verildi ve saat başı haber tekrarlandı. TRT Çorum muhabiri böyle bir haber geçmediğini açıkladı. <br />
Olayları sahneye koyan kişi Alexander Peck adlı CIA ajanıdır. Hedef, 12 Eylül darbesine zemin hazırlamaktır. <br />
* * *<br />
<br />
Demek ki cami bombalamak fikri, bir CIA tasarımıdır. Böyle şeytani bir plân Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir vatandaşının aklından geçmez. 11 Eylül olayında kendi kulelerine sivil uçakları çarptıran da CIA’dır! Benzer bir olayı, Anıtkabir’de bir tören sırasında yapmayı da planlamışlardı! <br />
Irak’ta ABD-İngiltere ve İsrail istihbarat servisleri, kendi kontrollerindeki terör gruplarına türbe-cami bombalatıp Şii-Sünni savaşına yol açmışlardır. <br />
Taraf gazetesinde yayınlanan Balyoz planı, bana bunları hatırlattı. İstanbul’daki bütün ilgili subayların katıldığı bir seminerde cami bombalamak gibi CIA plânlarının tartışılması düşünülemez. Dolayısıyla Fatih ve Bayazıt camilerine bomba atılması, böylece darbe zemini meydana getirmek senaryosu, harp oyunları plan tatbikatına sonradan eklenmiştir. Ekleyen de konuyla ilgili cd’leri Taraf gazetesine verenlerdir.<br />
<br />
KAYNAK: Aslan Akbulutt.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-70646097421218774512010-01-24T00:19:00.000+02:002010-01-24T00:19:19.054+02:00ABD, ATATÜRK ÖLÜNCE NE YAPTI?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1t1il2pDUI/AAAAAAAAAgc/tqtYQPSAyGk/s1600-h/images.jpg" imageanchor="1" linkindex="324" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S1t1il2pDUI/AAAAAAAAAgc/tqtYQPSAyGk/s200/images.jpg" width="200" /></a><br />
</div><br />
Tarih: Şubat 1923 <br />
Yani; Kurtuluş Savaşından dört ay sonra, <br />
Yani; Cumhuriyetin ilanından dokuz ay önce.<br />
<br />
Mustafa Kemal, Amerikan milletine hitaben, <br />
Lozan Konferansının kesintiye uğramasının ardından, <br />
ABD Senatosuna aşağıdaki mektubu göndermiştir: <br />
<br />
<br />
“Büyük Amerikan Milletine, <br />
<br />
Siz zulüm ve zorbalığı kendi vatanınızdan uzaklaştırdınız. <br />
Siz, uzun ve kanlı bir mücadeleden sonra kendi özgürlük ve bağımsızlığınızı <br />
kazanarak halk egemenliğine dayanan demokratik bir devlet ve güçlü bir uygarlık kurdunuz. <br />
Yer kürenin diğer tarafında diğer bir ulus var ki, o da aynı özgürlük, aynı bağımsızlık ve aynı demokrasi uğrunda mücadele ediyor, kan döküyor. <br />
Bu ülkünün arılık ve yüceliğine karşı düşüncelerinizi yanıltmak istiyorlar. <br />
Bu propagandayı yapanlar, ya birtakım cahil tutucular veya yeni kazandığımız <br />
özgürlüğü kaldırmak ve bizi ondan mahrum etmek isteyen gizli ve açık düşmanlarımıza alet oluyorlar. <br />
Yalanlara ve iftiralara inanmayınız. <br />
Özgürlük ve bağımsızlık uğrunda savaşan ve tıpkı sizler gibi dünyada ilerleme ve adaleti sağlamak için samimi bir surette mücadele eden Türk halkına kalbinizi açık bulundurunuz.” <br />
Gazi Mustafa Kemal <br />
<br />
Bu mektup, Amerikan Senatosu'nun 26 Şubat 1923 günkü oturumunda, <br />
Senatör Mr. Oven'in önerisi üzerine, okunarak zapta geçirilmiştir. <br />
Bundan dört hafta sonra, Mustafa Kemal, ünlü 'TIME' dergisine kapak olmuştu.. <br />
------------ --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- <br />
--------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- - <br />
Bu 'Dostluk eli'ne, en anlamlı cevap, tam onbeş buçuk yıl sonra geldi. <br />
10 Kasım 1938'de, Türk Milleti, acıların en büyüğünü yaşıyordu, Atatürk ölmüştü. <br />
Durum, bütün ülkelere resmen bildirildi. <br />
Afganistan'dan Finlandiya'ya, Japonya'dan Letonya'ya kadar <br />
bütün ülkeler cenazeye en üst seviyede heyetlerle katılacaklarını bildirdiler. <br />
<br />
Atatürk'ün en çok savaştığı ülke İngiltere, özel bir zırhlı ile gönderilen ve <br />
başında, onun Anafartalar' da denize döktüğü kıtaların komutanı Mareşal Lord Birdwood <br />
ve İngiltere'nin Akdeniz Filosu Başkomutanı Oramiral Dudley Pound olmak üzere <br />
kalabalık bir heyet ve12 subay 160 erlik bir tören kıtası ve 56 mevcutlu bir bando <br />
ile katılırken, ''düşman'' Yunanistan, başında Başbakan Metaxas olmak üzere, <br />
12 kişilik yüksek bir heyetle cenaze töreninde bulunacağını açıkladı. <br />
<br />
ABD'den ise, uzun süre cevap gelmedi. <br />
Sonunda, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Protokol Dairesi, <br />
18 Kasım 1938'de, Ankara'daki Büyükelçiliği'ne gönderdiği yazıda, <br />
törende ABD'yi, sadece Büyükelçi'nin temsil edeceğini bildiriyordu. <br />
<br />
Yazıda, asıl enteresan olan ifade, şöyle idi: <br />
“ABD büyükelçiliği'nden alınan bir telgrafta <br />
Amerikan hükümeti adına cenaze töreninde kullanılmak üzere, <br />
300 dolarlık bir çelenk yaptırılması için büyükelçiliğe yetki verilmesi önerilmiş, <br />
ancak ABD dışişleri bakanlığı bu bedeli yüksek bulduğundan, <br />
büyükelçiliğe 200 dolar harcama yetkisi verilmiştir.” <br />
<br />
Not: ABD, Lozan Antlaşması'nı tanımayan ilk ve tek ülkedir...t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-4819987847697144672010-01-14T08:25:00.000+02:002010-01-14T08:26:10.452+02:00ENTELLEKTÜEL FAHİŞE!!<span style="font-family: 'Lucida Grande'; font-size: small;"><span style="font-size: 11px;"><br />
</span></span> <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S0641UDenyI/AAAAAAAAAgU/sdi1QgWHgxo/s1600-h/images.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S0641UDenyI/AAAAAAAAAgU/sdi1QgWHgxo/s400/images.jpeg" /></a><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz. <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span style="font-family: Arial; font-size: large;"><span style="font-size: 17px;"><br />
</span></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Solcu, Marks'ın arkadaşı gazeteci Swinton, 1880 'lerde New York Times'ta yazıyor. <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Gazete bir yahudi tarafından satın alındıktan sonra düzenlenen toplantıda, davetli <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">gazeteciler basının onuruna kadeh kaldırmak üzere kürsüye çağırıyorlar onu. Swinton <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">elindeki kadehiyle kürsüye çıkıyor. Çıt yok... <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Ve tarihi cümleler dökülüyor bir bir ağzından. <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">"Dünya tarihinin şu anına dek, Amerika'da "Özgür bağımsız basın" diye birşey <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz biz de...." diye başlıyor sözlerine; <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">"Hiçbiriniz düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">kalktığınızda yazdıklarınızın önceden basılmayacağını bilirsiniz çünkü. Çalıştığım <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">gazete bana düşüncelerimi özgürce yazmam için değil, tersine yazmamam için haftalık <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">bir ücret ödüyorlar. İçinizde benzer biçimde benzer ücret alan başkaları da vardır. <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokakta başka bir iş <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">arıyor olacaktır. Gazetemin herhangi bir sayısında düşüncelerimi apaçık yazmaya izin <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">verseydim, 24 saat dolmadan işimden atılırdım. Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine dalkavukluk etmek, <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de</span><span lang="TR" style="color: black; font-family: 'Arial Unicode MS'; font-size: 13pt;">…</span><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;"> Öyleyse şimdi burada "bağımsız özgür <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">basının" (!) "şerefine" (!) kadeh kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı? Bizler, <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">sahnenin arkasındaki zengin adamların oyuncakları, kullarıyız. Bizler ipleri <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız... <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz. <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi başkalarının malı. Bizler <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">entellektüel fahişeleriz.</span><span lang="TR" style="color: black; font-family: 'Arial Unicode MS'; font-size: 13pt;">”</span><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">Not: Swinton toplantıyı şaşkın bakışlar arasında terk etti.. Gazeteden istifa etti <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">ve kimseden para almaksızın 'John Swinton's paper diye tek yapraklı bir "gazete" <o:p></o:p></span><br />
</div><div class="MsoNormal"><span lang="TR" style="color: black; font-family: Arial; font-size: 13pt;">çıkartmaya başladı.</span><br />
</div>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-6416365861605147012010-01-14T07:59:00.000+02:002010-01-14T07:59:35.196+02:00VAHİDETTİN'İN AMERİKAN BAŞKANINA MEKTUBU<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06yMy4XbVI/AAAAAAAAAgM/4Ecuz8ooFNw/s1600-h/vahdettin_.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06yMy4XbVI/AAAAAAAAAgM/4Ecuz8ooFNw/s400/vahdettin_.jpg" /></a><br />
</div><div style="font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Vahdettin ile ilgili sık sık tartışmalar gündeme gelir. Son olarak kamuoyu birkaç sene <span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">“</span>Vahdettin hain miydi değil miydi<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">”</span> yönünde bir tartışmanın içinde bulmuştu kendini. Bu tartışmalar sık sık gündeme gelmeye devam edecek gibi görünüyor. Vahdettin<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>in dönemin ABD Başkanı John Calvin Coolidge<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>e gönderdiği mektup ise çok tartışılacağa benziyor.<br />
</div><div style="font: 16.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><br />
</div><div style="font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>nden Prof. Dr. İhsan Güneş<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>in Ankara Üniversitesi Dergisi<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>nde de yayımlanan yazısında Vahdettin ile ilgili çarpıcı bilgiler yer alıyor. Güneş<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>in verdiği bilgiye göre mektup, San-Remo<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>da Padişah Vahdettin tarafından yazılmış ve Halis Reşat Bey tarafından Paris<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>te bulunan Amerikan elçiliğine teslim edilmiştir.<br />
</div><div style="font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Elçilik de bu mektubun orijinalini ve İngilizce çevirisini I5 Nisan 1924 tarihli yazısıyla Washington<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>a göndermiş. Mektup Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Arşivi<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>nde<br />
</div><div style="font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">86700/1788 numarada kayıtlı.<br />
</div><div style="color: #1e66ae; font: 16.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><span style="text-decoration: underline;">http://www.haberiniz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=6155:vahdettinin-amerikan-bakanna-mektubu&catid=137:poltka&Itemid=214</span><br />
</div><div style="font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">İşte Vahdettin<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>in ABD Başkanı<span style="font: 13.0px Arial Unicode MS;">’</span>na gönderdiği mektup:<br />
</div><div style="font: 16.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b><i>Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenablarına</i></b><br />
</div><div style="font: 16.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Şöyle ki;</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>İslam Hilafetinin Osmanlı Saltanıtından soyutlanması ve ayrılması ve Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararı ile çözümlenecek büyük bir evrensel sorundur.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>İslam bilginlerinin bildiği üzere şeriata aykırı kararlar herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkumdur.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda İslam dünyasında sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Ayrıca gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi tarafindan kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanım bireylerini, insan ve kişilik haklarından soyutlar mahiyettedir.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükümetiniz tarafindan olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><i>Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim.</i><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b><i>13 Mart 1924</i></b><br />
</div><div style="color: #002060; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b><i>Mehmed Vahideddin</i></b><br />
</div><div style="font: 16.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><br />
</div><div style="color: purple; font: 13.0px Verdana; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><span style="color: black;">Kaynak: </span>http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/33/254.pdf<br />
</div><div><span style="color: purple; font-family: Verdana; font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 13px;"><br />
</span></span></div>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-81132046936297351262010-01-14T07:39:00.000+02:002010-01-14T07:39:42.164+02:008 MERMİ NEDEN 'SÜRAT KARGO'! İLE GÖNDERİLDİ VE REFERANSLARI KİMLER?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06uASRclsI/AAAAAAAAAgE/enfnORgL7n4/s1600-h/image001.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06uASRclsI/AAAAAAAAAgE/enfnORgL7n4/s320/image001.jpg" /></a><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nda arama yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakim <b>Kadir Kayan </b>ve soruşturmayı yürüten savcı <b>Mustafa Bilgili</b>’ye 8’er adet mermi gönderildi. Mermilerin olduğu paket <b>Sürat Kargo</b> firmasına sahte bir adres ve isim gösterilerek verilmişti. Bu nedenle paketi veren kişiye henüz ulaşılamadı. Olayda Kadir Kayan’a dönük bir tehdit olduğu iddiası ortaya atılırken, kimi yorumcular da böyle bir gönderinin komplo olduğu üzerinde duruyor.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Georgia; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; min-height: 27.0px;"><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b>Peki hakim Kadir Kayan’a bu mermileri gönderenler neden Sürat Kargo’yu tercih etti?</b><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b>Neden posta ile göndermedi?</b><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b>Ya da başka bir kargo şirketini tercih etmedi?</b><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b>Sürat Kargo daha önce de gündeme gelmişti</b><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Sürat Kargo’nun adı son dönemde <b>Fethullah Gülen Cemaati </b>ile beraber anılıyor.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Okullarda ücretsiz olarak verilen ders kitaplarının dağıtılması ve okulların evraklarının taşınması işinin Sürat Kargo’ya verilmesi meclisin gündemine gelmişti. CHP Antalya Milletvekili Osman Özcan, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e konu üzerine soru önergesi vermişti. Özcan soru önergesinde: “Halk Eğitim Müdürlükleri'ne gönderilen bir genelge ile Açık Liseler'e yapılan başvuruların Sürat Kargo ile yapılması istenildi mi? Sürat Kargo ile Zaman Gazetesi arasında bir bağlantı var mıdır? Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Sürat Kargo'ya 2005'ten bu yana ne kadar ödeme yaptı?” diye sordu.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; min-height: 29.0px;"><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Sürat Kargo’nun kurumsal tanıtımları Zaman Gazetesi’nde geniş yer buluyor.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Georgia; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; min-height: 27.0px;"><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;"><b>Referanslar ve cemaat</b><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Sürat Kargo’nun ''http://www.suratkargo.com.tr'' adresli internet sitesinde referansları ise dikkat çekiyor.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Bu referanslar arasında cemaate yakınlığıyla bilinen <b>Zaman gazetesi </b>(Feza Gazetecilik A.Ş), <b>Bank Asya, Samanyolu Televizyonu Pazarlama </b>(Dünya Pazarlama), <b>Samanyolu TV, NT Kitap Kırtasiye, Kanal 7, Yimpaş Holding, Deniz Feneri Derneği </b>gibi kuruluşlar bulunuyor.<br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; min-height: 29.0px;"><br />
</div><div style="color: #111111; font: 24.0px Times; margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px;">Hakim ve savcıya gönderilen 8 merminin postalandığı şirket, ilişkileri ile dikkat çekiyor<br />
</div><div><span style="color: #111111; font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 24px;"><br />
</span></span></div>t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-8650313346309981832010-01-14T06:53:00.000+02:002010-01-14T06:53:51.266+02:00'ABD ŞİRKETLERİ NAZİLERİ DESTEKLEDİ' DİYEN OLİVER STONE YENİ BİR BELGESELLE ORTALIĞI KARIŞTIRACAK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06jUTLd_sI/AAAAAAAAAf8/admoLUapfFI/s1600-h/469px-Oliver_Stone_01.jpg" imageanchor="1" linkindex="4" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S06jUTLd_sI/AAAAAAAAAf8/admoLUapfFI/s320/469px-Oliver_Stone_01.jpg" /></a><br />
</div>'Amerikan şirketleri Nazileri destekledi" diyen Oliver Stone ortalığı karıştıracak.<br />
<br />
Üç Oscar'lı film yönetmeni Oliver Stone, 'Önyargılar ve yalnışlıklar içeren geleneksel tarihin panzehiri' olacağını söylediği bir belgeselle ortalığı karıştırmaya hazırlanıyor.<br />
<br />
Amerikalı ünlü yönetmen Oliver Stone, ABD’yi sarsacak yeni bir belgesel çekme hazırlığında. Üç Oscar ödüllü film yönetmeni Stone’un yeni belgesel projesi büyük tartışma yaratmaya aday görünüyor. ‘Oliver Stone’un Gizli Amerikan Tarihi’ adıyla 10 bölümlük bir televizyon belgeseli yapacağını açıklayan ünlü yönetmen, bu program dizisinin önyargılar ve yanlışlıklar içeren geleneksel tarihin panzehiri olacağını söylüyor. Stone’a göre tüm dünya, özellikle de ABD halkı tarihi bilmiyor ya da saptırılmış haliyle kanıksıyor. Oysa gerçekler çok farklı.<br />
<br />
Oliver Stone, Nazi lideri Adolf Hitler’in tarih boyunca bir günah keçisi olduğunu savunarak, General Motors’dan IBM’e pek çok dev Amerikan şirketinin Nazi partisine mali destek sağladığını anlatıyor. Ünlü yönetmen, belgeselde Stalin’i kahraman olarak göstermeyeceğine ama Sovyet liderin Alman savaş makinesine karşı en fazla mücadele veren kişi olduğunun da teslim edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.<br />
<br />
İngiliz The Guardian gazetesi Stone’un bu cesur tavrı hakkında yorumu “Daha önce Wall Street’i yıkıcı olarak resmederek finans dünyasını; Fidel Castro, Hugo Chavez ve George W. Bush tasvirleriyle muhafazakârları, John F. Kennedy suikastıyla ilgili komplo teorileriyle de demokratları üzdü. Ama yeni belgesel yanında bunların hepsi hafif kalabilir” şeklinde...<br />
<br />
‘Hitler kötüydü’ demek kolay<br />
<br />
Tarihi kişileri sadece ‘iyi’ ya da ‘kötü’ diye tanımlamaktan uzak durduğunu anlatan Stone, “Tarih bize yanlış anlatıldı. ‘Hitler katliam yaptı ve kötü bir insandı’ demek çok kolay. Ben onun bir insan olarak iyi ve doğru yanları da olduğunu göstermek istiyorum. Hitler tabii ki iyilik timsali biri değildi. Onu melek gibi göstermeyeceğime emin olabilirsiniz. Ben sadece klişeleri yıkmak, tarihi yeniden, farklı bir gözle okumak istiyorum” diyor.<br />
<br />
Stone’a bu yolculuğunda Amerika’nın tanınmış tarih profesörleri danışmanlık yapacak. Washington’daki Amerikan Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Peter Kuznick, Oliver Stone’un baş danışmanı. Kuznick, tarihi doğru anlamak için günün şartlarını anlamanın elzem olduğunu söylüyor ve “Programı yaparken kendimizi Hitler’in ya da Stalin’in yerine koyduk ve öyle düşündük” diyor. Filmleriyle sansasyon yaratmak konusunda ünlü olan Stone’un bu programıyla da büyük tepki toplayacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-27861317506104647932010-01-10T20:44:00.000+02:002010-01-10T20:44:15.484+02:00GERİ VİTES KEMAL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S0of6i4OtjI/AAAAAAAAAf0/84p0Alc-uAw/s1600-h/yasar-kemal-imzasini-cekti-0701101200_l.jpg" imageanchor="1" linkindex="105" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/S0of6i4OtjI/AAAAAAAAAf0/84p0Alc-uAw/s320/yasar-kemal-imzasini-cekti-0701101200_l.jpg" /></a><br />
</div>Milliyet Gazetesi yazarı <b>Hasan Pulur</b> 2009 yılının son günü köşesinde duayen gazeteci <b>Hıfzı Topuz </b>üzerine bir yazı kaleme aldı.<br />
<br />
Hasan Pulur, Hıfzı Topuz’un hayatında eksik anlatılan kısmın sendikacılığı olduğunu anlattı. 1950’li yılların sonunda <b>DP</b>’nin gazetecilere bugünkü gibi baskın yaptığını anlatan Pulur, Topuz’un genç bir gazeteci olarak <b>Gazeteciler Sendikası</b>’nda sert muhalefet yaptığını anlattı.<br />
<br />
Pulur, Hıfzı Topuz ile beraber iktidara karşı bir bildiriyi imzaya açtıklarını ve imza topladıklarını anlattı. <br />
Hasan Pulur şöyle devam etti:<br />
<br />
“Kongre açılır açılmaz, bildiri başkanlık divanına sunulacak, görüşülecek, sonra hükümete gönderilecek, istenen de çok büyük şey değil:<br />
“Basın özgürlüğü!”<br />
Birden kongre salonu karışıyor, <span style="color: red;">bildiriyi dün imzalayanlardan biri </span>bağıra çağıra imzasını geri alacağını söylüyor:<br />
<span style="color: red;">“Ben kömür kâğıdı sanmıştım!”</span><br />
O yıllarda kömür sıkıntısı var, sanıyor ki elden ele dolaşan bildiriyi imzalarsa 500 kilo kömür verilecek...<br />
Oysa, kongrede kömürün lafı bile edilmemiş, bizler şaşkın ve kızgın, o ise iri sesiyle inletiyor:<br />
<span style="color: red;">“Ben kömür kâğıdı sanmıştım, imzamı silin!”</span><br />
Hani bir laf vardır, kırk kişi birbirini bilir derler, bu da öyle!<br />
Anlaşılıyor, yazı işleri müdürü fırça çekmiş:<br />
“Sana mı kaldı imzalamak, yarın imzanı geri çek!”<br />
Tamam, imzasını geri alacak ama, bahanesi ne olacak?<br />
Onu da buluyorlar:<br />
“Ben kömür kâğıdı sanmıştım, dersin!”<br />
Neticede onun imzasını geri almasına rağmen, bildiri yayımlanıyor ve sendika da kapatılıyor.<br />
* * *<br />
Ne dersin “Hıfzı Abi”, aradan altmış yıl geçti, ayrıntılarda hata olsa da, esasta bir yanlışlık var mı?<br />
“Ben kömür kâğıdı sanıp, imzalamıştım!” diyeni biz hatırlıyoruz da, yanlış yapmayalım, size soralım, dedik.<br />
Kalın sağlıcakla...”<br />
<br />
Peki, Hasan Pulur’un bahsettiği, önce iktidar karşıttı bildiriyi imzalayan ancak daha sonra kömür kağıdı sandığını söyleyerek imzasını çeken isim kim?<br />
O kişi usta edebiyatçı <b>Yaşar Kemal </b>idi.<br />
Demokrat Parti’nin baskısı altında geri adım atmak zorunda kalmıştı.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-9976944383451241512009-12-24T09:05:00.000+02:002009-12-24T21:40:24.774+02:00ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: ABDULLAH GÜL'Ü BİZ YETİŞTİRDİK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/SzMUfwUBWuI/AAAAAAAAAfk/Y2-jh0rjCXQ/s1600-h/image005.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_iK8Xcedt0kA/SzMUfwUBWuI/AAAAAAAAAfk/Y2-jh0rjCXQ/s640/image005.jpg" /></a><br />
</div><br />
* ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültürel İşler Bürosu’nun İnternet sitesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Amerikan Dışişleri Bakanlığı bursu ile yetiştirilmiş dünya liderleri arasında gösterildi! <br />
* SİTEDE, “Sürdürülebilir ağ oluşturma” başlığı altında “Amerikan Dışişleri Bakanlığı, eski ve yeni mezunlarının, küresel toplumun oluşumu yolundaki çabaları için daimi destek sunuyor” deniliyor. <br />
* ECA’nın dünya çapında mezun sayısının bir milyonun üzerinde olduğu, bunlar arasında Nobel ödülü olan 40 kişi ile eskiler de dahil 300’den fazla devlet ve hükümet başkanı bulunduğu açıklanıyor. <br />
<br />
Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültürel İşler Bürosu’nun İnternet sitesinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Amerikan Dışişleri Bakanlığı bursu ile yetiştirilmiş dünya liderleri arasında <br />
gösterildi! <br />
“The Bureau of Educational and Cultural Affairs (ECA) of the U.S. Department of State” olarak adlandırılan sitede, kurumun, 1961’de Amerika Birleşik Devletleri halkı ve diğer ülkelerden insanlar arasında dostluk, karşılıklı anlayış ve barışçıl ilişkiler geliştirmek için kurulduğu bildiriliyor. Büronun ayrıca ırksal ve etnik azınlıkların temsil edilmesi için faaliyet gösterdiği de ifade ediliyor. <br />
Siteyi siz de ziyaret ederek konuyla ilgili yayını inceleyebilirsiniz:<br />
<ul><li>Adres şöyle: http://exchanges.state.gov/alumni/prominent-alumni.html</li>
</ul>ECA’nın dünya çapında mezun sayısının bir milyonun üzerinde olduğu, bunlar arasında Nobel ödülü olan 40 kişi ile eskiler de dahil 300’den fazla devlet ve hükümet başkanı bulunduğu açıklanıyor. <br />
Sitede, “Sürdürülebilir ağ oluşturma” başlığı altında “Amerikan Dışişleri Bakanlığı, eski ve yeni mezunlarının, küresel toplumun oluşumu yolundaki çabalarının en üst düzeye çıkması için daimi destek sunuyor. Tüm dünyada kurulan ağ ile fikirlerini, projelerini ve deneyimlerini paylaşmalarına yardımcı oluyor. Ayrıca hedef odaklı yerel projelerin uygulanması için dernekler kuruyoruz” deniliyor. <br />
Sitede, mezunlar ECA mezunu ya da Fullbright mezunu olarak tanıtılıyor. <br />
Mezunlar arasında Abdullah Gül dışında Tony Blair, Hamid Karzai, Mohamed Yunus Ruth Simmons, Javier Solano, John Updike, Rita Dove, Werner Herzog ve Giscard d’Estaing de sayılıyor. <br />
<br />
ECA fonları ile desteklenen girişimler<br />
Amerikan Dışişleri Bakanlığı sitesinde ECA fonları ile, ECA mezunlarının aşağıdaki konularda geliştirdiği projelerin desteklendiği <br />
belirtiliyor. <br />
* Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarına danışmanlık hizmetleri.<br />
* Düşük gelirli çocuklar için İngilizce ve sivil eğitim programları.<br />
* Gazeteciler için eğitim.<br />
* İş kadınları için eğitim.<br />
* Çok yönlü diyaloglar politikası için eğitim.<br />
* Liderlik eğitim programları.<br />
* Borsa için eğitim <br />
* Öğretmen eğitim seminerleri.<br />
* Vatandaş savunma grupları organizasyonu için eğitim <br />
* Uyuşturucuyu önleme kampanyaları. <br />
<br />
Mezunlardan bir örnek kişi olarak tanıtılan Macar Dr. Istvan Sertö-Radics için, “Macaristan’ın uzak bir Roman köyünde halk sağlığı alanında olağanüstü bir kamu hizmeti verdi, Hubert H. Humphrey Bursları programı ve Fulbright Scholar programı ile bir aile doktorundan kasaba belediye başkanına ve bir AB temsilcisine dönüştürülen kişi” diye söz ediliyor. <br />
Doktorun, 2002 yılında ABD Fulbright Mississippi Üniversitesi’nde misafir öğrenci olarak ırksal gerilimleri giderme araştırması yaptıktan sonra ülkesine döndüğü ve Romanları Macar toplumuna entegre etmek için öğrendiklerini uyguladığı anlatılıyor. <br />
Doktor, azınlık ve insan hakları savunucularına da örnek gösteriliyor. <br />
<br />
ECA’nın önde gelen mezunları<br />
ECA kurumunun önde gelen mezunları listesi ise şöyle: <br />
“ECA’nın önde gelen mezunları arasında, Afrika, Doğu Asya, Pasifik, Avrupa, Yakın Doğu, Orta Asya’dan ve Batı ülkelerinden 57 devlet ve hükümet başkanı var. <br />
<br />
AFRİKA<br />
Çat: Yusuf Saleh Abbas, Başbakan <br />
Cote d’Ivoire: Laurent Gbagbo, Başkan<br />
Gana: John Atta Mills, Başkan<br />
Kenya: Mwai Kibaki, Başkan<br />
Mauritius: Anerood Jugnauth, Başkan<br />
Mauritius: Navin Ramgoolam, Başbakan <br />
Mozambik: Armando Emílio Guebuza, Başkan<br />
Namibia: Nahas Gideon Angula, Başbakan <br />
Togo: Faure Essozimna Gnassingbe, Başkan<br />
Uganda: Apolo Nsibambi, Başbakan <br />
Zimbabwe: Morgan Tsvangirai, Başbakan <br />
<br />
DOĞU ASYA-PASİFİK<br />
Avustralya: Quentin Alice Louise Bryce, Genel Vali<br />
Japonya: Yukio Hatoyama, Başbakan <br />
Papua Yeni Gine: Sir Michael Thomas Somare, Başbakan <br />
Filipinler: Maria Gloria Macaraeg Macapagal-Arroyo, Başkan<br />
Taiwan: Ma Ying-jeou, Başkan<br />
<br />
AVRUPA <br />
Avusturya: Heinz Fischer, Başkan<br />
Belçika: Yves Leterme, Başbakan <br />
Bosna-Hersek: Zeljko Kom’ai, Dönem Başkanı<br />
Danimarka: Lars L’kke Rasmussen, Başbakan <br />
Finlandiya: Tarja Halonen, Başkan<br />
Finlandiya: Matti Taneli Vanhanen, Başbakan <br />
Fransa: Nicolas Sarkozy, Başkan<br />
Fransa: François Filon, Başbakan <br />
Gürcistan: Mikheil Saakashvili, Başkan<br />
Kosova: Fatmir Sejdiu, Başkan<br />
Litvanya: Dalia Grybauskaite, Başkan<br />
Litvanya: Andrius Kubilius, Başbakan <br />
Makedonya: Nikola Gruevski, Başbakan <br />
Malta: Lawrence Gonzi, Başbakan <br />
Hollanda: Jan Peter Balkenende, Başbakan <br />
Norveç: Jens Stoltenberg, Başbakan <br />
Polonya: Donald Tusk, Başbakan <br />
Portekiz: Anibal Cavaco Silva, Başkan<br />
Slovakya: Robert Fico, Başbakan<br />
İsveç: Fredrik Reinfeldt, Başbakan<br />
Türkiye: Abdullah Gül, Başkan<br />
İngiltere: Gordon Brown, Başbakan<br />
<br />
YAKIN DOĞU <br />
Mısır: Dr. Ahmed Nazif, Başbakan <br />
<br />
GÜNEY VE ORTA ASYA<br />
Afganistan: Hamid Karzai, Başkan<br />
Butan: Lyonpo Jigme Yoser Thinley, Başbakan <br />
Hindistan: Pratibha Patil, Başkan<br />
Hindistan: Manmohan Singh, Başbakan <br />
Kırgızistan: Kurmanbek Bakiyev, Başkan<br />
Sri Lanka: Mahinda Rajapakse, Başkan<br />
Sri Lanka: Ratnasiri Wickramanayake, Başbakan <br />
<br />
BATI YARIMKÜRE <br />
Belize: Colville Norbert Young, <br />
Genel Vali<br />
Kolombiya: Alvaro Uribe Velez, Başkan<br />
Kostarika: Oscar Arias Sanchez, Başkan<br />
Dominik: Nicholas Joseph Orville Liverpool, Başkan<br />
Meksika: Felipe de Jesus Calderón Hinojosa, Başkan<br />
St. Kitts/Nevis: Denzil Douglas, Başbakan <br />
St. Lucia: Stephenson King, Başbakan <br />
Surinam: Ronald Venetiaan, Başkan<br />
Trinidad-Tobago: Patrick Manning, Başbakan <br />
Trinidad- Tobago: George Maxwell Richards, Başkan<br />
Uruguay: Tabare Vazquez, Başkan<br />
<br />
<br />
Fullbright bursu ile 155 ülkede 294 bin kişi yetiştirildi <br />
Amerikan Dışişleri Bakanlığı sitesinden verilen link üzerinden Fulbright bursları tanıtılırken 1946’dan beri 155 ülkede 294 binden fazla kişinin bu burs ile mezun olduğu belirtiliyor <br />
Fullbright mezunları arasında halen dünyaya yön veren kişilerin, devlet ve hükümet başkanlarının, BM Genel Sekreterliği, Amerikan Kongresi,. NATO, Nobel Ödül Komitesi gibi kurumlarda çalışanlar, ayrıca sporcular arasında olimpiyatlarda altın madalya kazananlar bulunduğu bildiriliyor. <br />
Fulbright’ın İslam Dünyası için 3-6 haftalık kısa programı bulunduğu; özellikle Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinde yerel örgütlenme, sivil örgütlenme, toplum gruplarının etkileşimi gibi konularda gençlere kurs verildiği belirtiliyor. <br />
Fullbright Türkiye Komisyonu’nun bugünkü yönetiminde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından YÖK Başkanlığı’na atanan ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da görev yaptı. AKP hükümetinin Devlet Bakanı Ali Babacan, ABD’de işletme yönetimi öğrenimi gördükten sonra Fulbright bursu ile yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra bir süre Amerika’da kaldı ve mali danışman olarak çalıştı. <br />
Fulbright Yönetim Kurulu’nun Onursal Başkanlığı’nı ise ABD Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson yapıyor.<br />
2009 Yönetim Kurulu aşağıdaki Türk ve Amerikalı üyelerden oluşmaktadır:<br />
James Jeffrey, (Onursal Başkan) Amerikan Büyükelçisi, Ankara <br />
John Thomas Mc Carthy, (Başkan) İNG Bank Türkiye Müdürü, İstanbul <br />
Dr. Sharon A. Wiener, Başkonsolos, İstanbul Konsolosluğu, İstanbul <br />
Kaya Arıkoğlu, Mimar ve Şehir Tasarımcısı, Arıkoğlu Arkitekt Ltd. Şti, Adana <br />
Dr. Craig Dicker, (Veznedar) Kültür Ataşesi, Amerikan Büyükelçiliği, Ankara<br />
Doç. Dr. Fatma Taşkın, (Başkan Yardımcısı), Ekonomi Bölümü Başkanı, Bilkent Üniversitesi, Ankara<br />
Prof. Dr. İhsan Dağı, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara<br />
Namık Güner Erpul, Genel Müdür Yardımcısı, İkili Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü, Dış İşleri Bakanlığı, Ankara<br />
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Genel Müdür, Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara<br />
<br />
Fulbright Eğitim Komisyonu’nun Tarihçesi<br />
Fulbright Eğitim Komisyonu, kendi İnternet sitesinde verilen bilgiye göre 1949’da ABD ve Türkiye arasında imzalanan ikili anlaşma sonucunda kurulmuştur. <br />
<br />
Sitede aynen şöyle deniliyor: <br />
*Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu Türk ve Amerikalı üniversite mezunlarını, akademisyenleri ve öğretmenleri seyahat ve diğer masraflarını kapsayan burslarla destekler ve ABD’de eğitim almak isteyen Türk öğrencilere danışmanlık hizmeti sunar. <br />
Komisyon 1949’daki kuruluşundan beri, Türk ve Amerikan hükümetleri tarafından fonlanmıştır. Komisyon bu fonu artırmak için özel bağışlar da kabul etmektedir. <br />
Türkiye Fulbright Programı kurulduğundan beri 4000’den fazla Türk ve Amerikalı öğrenci ile akademisyene burs imkânı sağlamıştır. <br />
Fulbright mezunu Türk öğrenci ve öğretim üyeleri programlarını tamamlayıp kendi ülkelerine geri dönünce, kurumlarında önemli mevki sahibi olmuş, eğitim aldıkları ülke ile bağlarını da koparmayarak, Fulbright’ın amacını uygulamış ve gerçekleştirmiş olurlar.<br />
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı ancak ABD Dışişleri Bakanlığı internet sitesinde Bakanlığın ECA bursu ile okuduğu bildiriliyort.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-8363378242936325682009-12-24T08:36:00.000+02:002009-12-24T08:36:02.573+02:00MARATON DA SONA DOĞRU !‘Maraton’da sona doğru! <br />
<br />
<br />
O sözler Fethullah Gülen’e aitti ve onun ABD’ye gitmesine neden olmuştu.<br />
<br />
Aynen şunları söylüyordu Fethullah Gülen:<br />
<br />
“Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli.” <br />
<br />
“Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.” <br />
<br />
“Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.” <br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
Fethullah Gülen’in bu sözleri söylemesinin üzerinden yıllar geçti...<br />
<br />
Ama ben; unutmayayım, yumuşamayayım, gevşemeyeyim, boş bulunup da “gününü bekleyenler”in oyunlarına düşmeyeyim diye her ay en az bir kez okumaya ısrarla devam ettim.<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
Müritleri; aradan geçen yıllarda Fethullah Gülen’in bu talimatlarının dışına çıkmadılar...<br />
<br />
Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar, mevcudiyetlerini korudular...<br />
<br />
Hem kanun ve kuralları kullandılar (her fırsatta demokrat kesilmeleri bunun örneğiydi) hem de kanun ve kural adamı olma imajını...<br />
<br />
Onları görenler gerçekten de “Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar” dedi...<br />
<br />
Sonra...<br />
<br />
“Taa ilerilere” gittiler...<br />
<br />
“Can damarları içinde” dolaştılar...<br />
<br />
TSK’nın, yargının, emniyetin, üniversitelerin içine sızdılar...<br />
<br />
“Hukuk sistemini didik didik ettiler, püf noktalarını öğrendiler...” <br />
<br />
Ve sonunda...<br />
<br />
“Maratona geçtiler!” <br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
Öyle ustaca koşuyorlar ki bu “maraton”u, kimseyi “ürkütmüyorlar!” <br />
<br />
Siyaset kurumu yıpranıyor...<br />
<br />
Adliye yıpranıyor...<br />
<br />
Mülkiye yıpranıyor...<br />
<br />
Üniversiteler yıpranıyor...<br />
<br />
Medya yıpranıyor...<br />
<br />
Ama onlar; bu toz dumanda ortada bile görünmüyorlar!<br />
<br />
Her yerdeler, her şeye hâkimler, istediklerini yapıyor ve yaptırıyorlar; ama yıpranmıyorlar!<br />
<br />
Sızan gizli soruşturmalarda, fotokopi-gerçek belgelerde, telefon dinlemelerinde hep onların parmak izi var; ama “yok”lar!<br />
<br />
O kadar “yok”lar ki; kimse onları suçlayamıyor, eleştiremiyor, bitiremiyor!<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
Sezar’ın hakkı Sezar’a:<br />
<br />
İyi oynadılar oyunlarını...<br />
<br />
Şimdi de “koşar adım” amaçlarına yürüyorlar...<br />
<br />
Koca ülkenin saygın kurumları; onlara karşı, “kendilerini savunmak”tan başka hiçbir şey yapamıyor...<br />
<br />
***<br />
<br />
<br />
Ben yine en az ayda bir kez okumayı sürdüreceğim o sözleri...<br />
<br />
Ama... Bakalım daha ne zamana kadar?<br />
<br />
KAYNAK: Ömer Faruk Gürzt.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3211064276002057230.post-66212271886858227432009-12-21T04:20:00.000+02:002009-12-21T04:20:08.369+02:00'KENT' SİMGESİ OLAN 'HAYDARPAŞA LİMANI' NI RANTA AÇMA PROJESİ Haydarpaşa'yı ranta açma projesine onay!<br />
<br />
Emperyalist sisteme eklemlenmenin sembol projelerinden olan ve 1980’lerden itibaren gündemden hiç düşmeyen Haydarpaşa projesi’ne Belediye Meclisi onay verdi <br />
Dünya Bankası’nın 1990’larla birlikte gündeme getirdiği, Ali Müfit Gürtuna’nın "mega proje"ye dönüştürdüğü, AKP hükümetinin Çalık Grubuna servis ettiği Haydarpaşa Projesi dün gerçekleşen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında oy çokluğu ile kabul edildi. <br />
<br />
AKP hükümetinin 2004 yılında yasalaştırdığı geçici bir madde ile arazinin mülkiyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne, planlama yetkisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na verilmiş, yerel yönetimlerin projeyi aynen onaylaması ise zorunlu hale getirilmişti. Bir yıl sonra ihalesi Çalık Grubu'na verilen ve her aşamasında aleniyet esas olmasına rağmen ısrarla saklanan proje, 24.06.2006 tarihinde İstanbul 5 No’lu Koruma Kurulu’nun aldığı "Kentsel ve Tarihi Sit Alanı" kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun hükümlerine tabi hale gelmişti. <br />
Projenin Ankara’da ihale edilip bitirilmesi imkansız hale geldiğinden bir sene sonra proje için, İBB ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü bir protokol yaparak “1/5000 ve 1/1000 ölçekli Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” çalışmalarını Belediye'nin yapmasını karara bağlamışlardı.<br />
<br />
Yetkisiz olduğu halde Belediye’nin iştiraki olan BİMTAŞ, 1/5000 ölçekli “Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”nı hazırladı ve Belediye Meclisi’ne sundu. Kadıköy meydanı ve çevresi de dahil edilerek yeni ismi "1/5000 Ölçekli Haydarpaşa Garı, Liman ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı" olan proje hakkında İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun raporunu değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi dün aldığı kararla planı oy çokluğu ile kabul etti. <br />
Yine Belediye’nin hazırladığı ve Temmuz ayında askıya çıkarılan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda Mtx kodu ile ticaret, turizm, kültür ve konut merkezi olmasına karar verilen alanın büyüklüğünün 126 hektar olduğu belirtildi. Planın uygulamabilmesi için itirazlar ve Koruma Kurulu’nun onayının ardından 1/1000 ölçekli planın yapılması ve onun da Meclis onayından sonra Koruma Kurulu'na gitmesi gerekiyor.t.dince®http://www.blogger.com/profile/10547973592326645598noreply@blogger.com0