t.dince®

17 Nisan 2010 Cumartesi

KARŞILAŞTIRMALI MİLLETVEKİLİ MAAŞLARI

Dünyanın en güzel işi
İş: T.C. Milletvekilliği
Görev tanımı:
 Parti başkanının vereceği talimat doğrultusunda mecliste parmak indirilip
kaldırılacak.
Sosyal haklar:Ayda 9,5 milyar TL maaş
 2 yılda emeklilik hakkı 
Emekli olunca ömür boyu ayda 6 milyar TL maaş


Ülke Norveç:
Kişi başı milli geliri: 98.000 $.
Milletvekili maaşı: 7.500 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 65'ten sonra.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

Ülke İsviçre:
Kişi başı milli geliri: 65.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 6.4.


Ülke Danimarka:
Kişi başı milli geliri: 64.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.8.


Ülke Finlandiya:
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.


Ülke Hollanda:
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.660 $.
Yan ödeme: 150 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.8.


Ülke Avusturya:
Kişi başı milli geliri: 50.500 $.
Milletvekili maaşı: 8.100 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 16.

Ülke Belçika:

Kişi başı milli geliri: 47.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.064 $.
Yan ödeme: 1.423 $.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.6.


Ülke İngiltere:
Kişi başı milli geliri: 46.500 $.
Milletvekili maaşı: 6.200 $.
Yan ödeme: Londra kenti
9 gidiş-geliş bileti.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.3.


Ülke Fransa:
Kişi başı milli geliri: 46.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.648 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 55 yaş sonrası.
Maaşın milli gelire oranı: % 10. 

Ülke İtalya:
Kişi başı milli geliri: 40.000 $.
Milletvekili maaşı: 9.150 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 22,8.

Ülke İspanya:
Kişi başı milli geliri: 37.000 $.
Milletvekili maaşı: 2.312 $.
Yan ödeme: 1.500 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 4. 
 Ülke Çek Cumhuriyeti:
Kişi başı milli geliri: 21.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.900 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 9.

Ülke Litvanya:
Kişi başı milli geliri: 15.000 $.
Milletvekili maaşı: 820 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 5.4.
 
Ülke Polonya:

Kişi başı milli geliri: 14.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.893 $.
Yan ödeme: Yok.
EmeklilikYok.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.5.

Ülke Ermenistan:
Kişi başı milli geliri: 4.000 $.
Milletvekili maaşı: 200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
.Maaşın milli gelire oranı: % 5.

ÜLKE TÜRKİYE.
Kişi başı milli geliri: 10.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.600 $.
Yan ödeme: Harcırahlı.
Emeklilik: Yaş sınırı yok.
Çifte emekli geliri var.
Maaşın milli gelire oranı:% 56.


Küba'daki durum:
Milletvekili maaşı yok.
Beceriksiz çıkarsa, halkın geri çağırma hakkı var.
Emeklilik yok.
Harcırah, yolluk yok.
Sadece ve sadece Küba halkına hizmet etme onuru var.

12 Nisan 2010 Pazartesi

ERMENİ SOYKIRIMI VE YAHUDİLER

     1948’den bu yana dünyanın başında en büyük bela olmayı sürdüren Siyonist devlet İsrail, küstahlığını, pişkinliğini üst basamaklara taşıyor. Yıllardan beridir içtikleri Filistin kanına doymayan Yahudi vampirler şimdi, sözde parlamentolarında Türk’lerin Ermeni soykırımı yapıp, yapmadığını görüşecekler…miş ! Daha ne günler göreceğiz dostlar. Oralara gitmeye gerek yok. Açın internet sayfalarını, açın TV kanallarını, okuyun ( ya da, sadece resimlere göz atın…) gazeteleri. Gazze’de yaşanan vahşetin bugün de dünkünden farksız olduğunu görecek, bunun mu, 1915’te yaşananların mı soykırım olduğu yolunda sizler karar vereceksiniz.

     Yahudi’ler, 1939 yılından 1945 yılına dek Avrupa’da soykırıma uğradıklarını iddia etmektedirler. Bunun doğru olup olmadığına sadece ( yine Yahudi film şirketleri tarafından Rus, İngiliz ve abd’li ordu mensubu kameramanlara çektirilmiş..) film kareleri, fotoğraflar, sahte olduğunu haykıran belgeler incelenerek karar verilmiştir. Nürnberg mahkemesi sırasında ortaya sürülen belgeler bunlardır. Mahkemenin tarafsızlığı bugün bile tartışılmaktadır.
    
     Belgelerle ortaya konmuştur ki, Hitler’in NAZİ partisinin Almanya’da iktidar olmasının arkasındaki güçlerden biri VATİKAN, bir diğeri de bugün abd sermayesini elinde bulunduranlardan biri olan Yahudi ROTHSCHILD ailesi…dir. Bu aile, Avrupa’daki Alman ordularına ait toplama kamplarının tamamına gönderilen ve Yahudi’lerin toplu katliamına sebep olduğu söylenen zehirli gazların üretildiği fabrikaların da sahibidir. Rothschild ailesinin, NAZİ partisinin kuruluşu ve iktidarı sırasında ( Alman ordularının Rus steplerinde yenilgiye uğrayıp geri çekilmelerine dek…) perde gerisindeki finansör olduğu, abd’li yazar John Reeves ve Alman yazar ve tarihçi Werner Sombart tarafından belgelenmiştir. Rothschild ailesinin NAZİ partisine verdiği destekte yalnız olmadığı, ortaklarından birinin bugün Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesinde üstlendiği kışkırtıcılık rolüyle 1940’lı yılları hiç aratmayan VATİKAN, bir diğerinin de abd’de çöreklenmiş Yahudi kuruluşu CFR’nin önde gelen kan içicisi, silah, uyuşturucu ve insan ticareti…gibi namuslu işlerden köşeyi dönmüş örnek ailelerin en öndeki temsilcisi ROCKEFELLER ailesi’nin olduğu, yukarıda adı geçen yazarların, Nürnberg mahkemesinin, Vatikan’ın ve Alman devletinin arşivleri arasında mevcut.

     Neden Nazi partisi, neden Vatikan ve Yahudiler… derseniz yanıtı basit. 1917 yılındaki Ekim Devrimi sonrası Rus Çarlığının yıkılıp, yerine Sosyalist sistemin kurulduğu Sovyetler Birliği’nin, Katolik Kilisesi aracılığıyla Doğu ülkeleri ve Doğu Avrupa üzerinde söz ve nüfuz sahibi olmasını ( o sıralar Avrupa’nın en güçlü ordusu olan Alman ordusunu maşa olarak kullanıp…) önlemek. Ekonomi ve doğal kaynakların sömürülmesi, sonradan düşünülecek…

     Mason – Siyonist Yahudi elitleri ve Vatikan’ın uyuşturucu – silah tüccarı sözde din adamlarının ilk kez bir araya gelişi değildir bu. Haçlı seferleri sırasında Avrupa’nın çeşitli devletlerinden oluşmuş orduların taşıdığı haç sizi yanıltmasın. İçlerinde bir bölümü Yahudi asıllıydı ve amaç, Kudüs’e varmaktı.

     Bugün ülkemiz hakkında çeşitli parlamentolarda görüşülmekte olan sözde Ermeni soykırımı tasarılarının arkasında da yine abd’de çöreklenmiş Siyonist Yahudi örgütleri ve bu örgütlerin dünya ekonomi ve siyasetini elinde bulunduran temsilci ve liderlerinin parmağı olduğu apaçık ortada.

     Sözüm ona bizleri temsil ettiği söylenen ama, Yahudi örgütlerinden “Üstün Cesaret Madalyası” almayı da şeref sayan, Geniş Ortadoğu ve Büyük İsrail Projesi’nin eş başkanı olduğunu göğsünü gere gere her yerde haykıran biri hükümet başkanıyken, büyük Kürdistan, büyük Ermenistan… adlı devletlerin kurulması “hayal” olabilir mi acaba ?

İNGİLİZCE DİL BİRLİĞİ KANUNU

ABD'nin 350 milyon nüfusunun yaklaşık üçte birinin anadili İspanyolca'dır.
ABD, 2007 yılında İngilizce Dil Birliği Kanunu'nu çıkardı.
Kanunun gerekçeleri şöyle:

1) Eğitim ve resmi yazışma masraflarından tasarruf sağlamak
2) Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını önlemek (Birleşmiş Milletler'in, resmi dil için kullandığı gerekçe budur; buna atıf yapılıyor yani).
3) İngilizce'nin "ABD'deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgu" olduğu gerçeğinin kabul edilmesi.
İngilizce Dil Birliği Kanunu, şu mecburiyetleri getiriyor:

1) Kamu ve özel tüm işyerlerinde İngilizce kullanılması.
2) Vatandaşlık başvurularının Güvenlikten Sorumlu Bakanlığa verilen "İngilizce bilme şartını yerine getirmek" yetkisine göre işlem görmesi.

Şimdi, ABD titizlikle bu kanunu uygulamaya yönelirken, Avrupa Birliği projesine rağmen, her Avrupa ülkesi kendi dilinde yayın ve eğitimde ısrarlı iken, Türkiye'ye ne oluyor?
Yoksa Türkiye'yi başkaları mı yönetiyor?

Şimdi birisi çıksa ve; Türkiye'de "Türkçe Dil Birliği Kanunu" konulsa ve "Türkçe, Türkiye'deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgudur. Eğitimde ve resmi yazışmalarda tasarruf sağlamak gerekir.
Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını bu kanun önler. Kamu ve özel tüm işyerlerinde Türkçe kullanılmalıdır" dese, neler olur?
Neler olacak, hemen insan hak ve özgürlüklerinden başlanır, diyenin ne ırkçılığı kalır ve ne de faşistliği!
İyi de ABD'ye neden ses çıkarmıyorlar?
"Bizim çocuklar"dan oldukları için mi?