t.dince®

24 Ocak 2010 Pazar

DÜNYA BUZUL ÇAĞININ EŞİĞİNDE!!


İklim bilimi alanındaki büyük
ve ilgi uyandıran kanıtlara göre, Dünya şimdi bir diğer Buzul Çağı’nın
girişinin eşiğindedir. Uzun vadeli iklim değişimi
bilgi temelimizi sağlayan birçok veri kaynakları, sıcak, on iki bin yıl
uzunluğundaki Holocene (şu andaki jeolojik çağ) periyodunun yakın zamanda
sona ereceğini ve sonra dünyanın sonraki 100 bin
yılda Buzul Çağı koşullarına geri döneceğini belirtiyor.



Buzulların merkez
çekirdekleri, okyanus sediment çekirdekleri, jeolojik kayıt ve kadim bitki
ve hayvan nüfusu araştırmaları, hepsi her biri yaklaşık 100,000 yıl süren
Buzul Çağı maksimumlarını n düzenli döngüsel modelini gösteriyor, buzul
çağları arasında her biri yaklaşık 12,000 yıl süren sıcak bir periyot
oluyor.

Çeşitli kaynaklardan toplanan
uzun – vadeli iklim verilerini çoğu da bir arada Milankovich döngüleri
olarak bilinen üç astronomik döngüyle kuvvetli bir korelasyon gösteriyor. Üç
Milankovich döngüsü 41,000 yıllık döngüde dünyanın yana yatmasını kapsıyor;
100,000 yıllık periyotta değişen dünyanın yörüngesinin şekli; ve 26,000
yıllık periyotta dünyanın ekseninin yönünü kademeli olarak döndüren,
dünyanın yalpalaması olarak da bilinen Ekinoksların Presesyonu.

Milankovich’in teorisine göre,
bu üç astronomik döngünün her biri dünyaya erişen güneş radyasyonunun
miktarını etkiliyor, soğuk Buzul Çağı maksimumları ve sıcak periyotlar
döngüsü üretmek üzere birlikte hareket ediyorlar.




Buzul çağı neden sonuç
ilişkisinin astronomik teorisinin unsurları ilk kez 1842’de Fransız
matematikçi Joseph Adhemar tarafından sunuldu, 1875’te İngiliz dahi Joseph
Croll tarafından daha ileri geliştirildi ve teori 1920 ve 30’larda Sırp
matematikçi Milutin Milankovich tarafından şu andaki şekline getirildi.
1976’da prestijli “Bilim” dergisi John Imbrie, James Hays ve Nicholas
Shackleton tarafından yazılan “Dünya’nın yörüngesindeki varyasyonlar: Buzul
Çağlarının Hız Ayarlayıcısı” başlıklı bir makale yayınladı. Bu makale üç
bilim adamının okyanus sediment çekirdeklerinden elde ettikleri iklim
verileri ve astronomik Milankovich döngülerinin modelleri arasında
buldukları korelasyonu tanımlıyordu. 1970’lerin sonundan bu yana,
Milankovich teorisi iklim bilimciler arasında Buzul Çağı neden sonuç
ilişkisi için hesaba alınan hakim teoridir ve bu nedenle Milankovich teorisi
iklimbilim kitaplarında ve Buzul Çağı ile ilgili ansiklopedi makalelerinde
her zaman tanımlanır. 1976 raporlarında Imbrie, Hays, ve Shackleton, deniz –
sediment çekirdekleri ve Milankovich döngülerine dayanan kendi iklim
tahminlerinin iki şekilde değerlendirilmesi gerektiğini yazdılar. Birincisi,
sadece gelecek iklimsel trendlerin doğal bileşenine uyguladılar – ve fosil
yakıtlar yakmaktan dolayı olan etkiler gibi antropojenik (insan tarafından
yapılmış) etkilere uygulamadılar. İkincisi, sadece uzun – vadeli trendleri
tanımlıyorlar, çünkü yörünge varyasyonları nı 20,000 yıllık ve daha uzun
periyotlarla ilişkilendiriyorlar. Yüksek frekanslardaki iklimsel salınımlar
tahmin edilmiyor… sonuçlar sonraki 20,000 yılda uzun – vadeli trendin yaygın
Kuzey Yarıküre buzullaşmasına ve daha soğuk iklime doğru gittiğini
belirtiyor.”

1970’ler sırasında ünlü
Amerikalı Astronom Carl Sagan ve diğer bilim adamları, insan endüstrisi
tarafından üretilen karbon dioksit (CO2) gibi ‘sera gazlarının’ felaketsel
küresel ısınmaya götürebileceği teorisini desteklemeye başladılar. 1970
lerden bu yana, “antropojenik küresel ısınma’ (AGW) teorisi giderek akademik
kuruluşların çoğu tarafından gerçek olarak kabul edildi ve onların AGW’yi
kabullenmeleri hükümetlerin AGW’nin kötüleşmesini önlemek üzere çok önemli
değişiklikler yapmasını teşvik etmek için küresel bir harekete ilam oldu.




AGW teorisinin
desteklenmesinde belirtilen kanıtın merkezi parçası 2006’da “Uygunsuz
Gerçek” filminde Al Gore tarafından sunulan ünlü ‘hokey sopası’ grafiğidir.
‘Hokey sopası’ grafiği küresel sıcaklıklarda 1970’lerde başlayan ve
2006/2007 kışına kadar devam eden akut yukarıya doğru artışı gösteriyor.
Ancak, bu ısınma trendi, 2007/2008 kışı Kuzey Yarıkürede 1966’dan bu yana en
derin kar örtüsünü ve 2001’den bu yana en soğuk dereceleri doğurduğunda
kesintiye uğradı. Şimdi Kuzey Yarıkürede şu andaki 2008/2009 kışının
muhtemelen hem kar derinliği hem de soğuk dereceler açısından eşit olacağı
veya daha yüksek olacağı görünüyor.

AGW (antropojenik küresel
ısınma) teorisindeki ana hata, onun yandaşlarının sadece geçmiş bin yıldaki
kanıtlara odaklanmaları dır, geçmiş milyonlarca yıldan gelen kanıtları
görmezden geliyorlar, iklimbilimin gerçek anlayışı için zorunlu olan
kanıtları. Paleoiklimbilimden (Geçmiş zamanların iklimini, sebeb, sonuç ve
etkilerini inceleyen bilim dalı) gelen veriler son küresel sıcaklık artışı
için, Buzul Çağı maksimumları ve buzul çağları aralarının doğal döngülerine
dayanarak bize alternatif ve daha güvenilir açıklama sağlıyor. 1999’da
İngilize “Doğa” dergisi, 1990’lar sırasında Antarktika’daki Rusların Vostok
istasyonunda toplanan buzul çağa ait buz çekirdeklerinden türetilen
verilerin sonuçların yayınladı. Vostok buz çekirdeği verileri, 420,000 yıl
öncesinden itibaren şimdiki zamanımıza kadar küresel atmosferik sıcaklıklar,
atmosferik CO2 ve diğer sera gazları ve havadan gelen partiküllerin kaydını
kapsıyor.

Vostok buz çekirdeği
verilerinin grafiği, Buzul Çağı maksimumlarını n ve sıcak ara dönemlerin
düzenli döngüsel bir modelde gerçekleştiğini, elektrodiyagramda kalp
atışının ritmine benzer bir grafik - çizgisini gösteriyor. Vostok veri
grafiği ayrıca küresel CO2 seviyelerindeki değişimlerin, küresel sıcaklık
değişimlerinin yaklaşık 800 yıl gerisinde kaldığını gösteriyor. Bunun
belirttiği şey, küresel sıcaklarının CO2 değişimlerinden önce geldiğidir
veya küresel sıcaklıkların CO2 değişimine neden olduğudur, tersi değildir.
Başka bir deyişle, artan atmosferik CO2 küresel sıcaklığın artmasına neden
olmuyor; bunun yerine küresel sıcaklıktaki doğal döngüsel artış küresel
CO2’in artmasına neden oluyor.



Küresel sıcaklığa tepki olarak
küresel CO2 seviyelerinin artmasının ve düşmesinin nedeni, soğuk suyun,
sıcak sudan daha fazla CO2 tutma kapasitesidir. Karbonatlı içeceklerin,
sıcak bir ortama konulduğunda karbonatının veya CO2’nin serbest kalmasının
nedeni budur. Karbonatlı içeceklerin, şarabın ve biranın köpüklerinin
kaçmasını önlemek için bunları soğuk yerlerde saklarız. Dünya şu anda doğal
Buzul Çağı döngüsünün sonucu olarak ısınıyor ve okyanuslar ısınırken,
atmosfere artan miktarlarda CO2 salıyor.

Isınan okyanuslar tarafından
CO2 salınması, dünyanın sıcaklığındaki değişimlerin gerisinde kaldığı için,
dünyanın şu andaki buzul çağları arası sıcak periyodunun bitişinden sonra
bir diğer sekiz yüzyıl boyunca küresel CO2 seviyelerinin artmaya devam
etmesini beklemeliyiz.

Vostok buz çekirdeği verileri
grafiği, küresel CO2 seviyelerinin geçmiş 420,000 yıl boyunca Buzul Çağı
minimumları ve maksimumlarını n doğal döngüsüne direkt tepki olarak düzenli
bir şekilde yükselip düştüğünü ortaya koyuyor. Bu doğal döngü içinde,
yaklaşık her 110,000 yılda küresel sıcaklıklar ve bunu izleyen CO2
seviyeleri, yaklaşık bugünkü aynı seviyelerde zirveye ulaşıyor.

Bugün tekrar zirve
noktasındayız ve sıcak ara periyodun sonuna yakınız ve dünya sonraki Buzul
Çağına girmek üzere. Eğer şanslı isek, buna hazırlanmak için birkaç yılımız
olabilir. Buzul Çağı, her zaman olduğu düzenli ve doğal döngüsünde gibi geri
dönecek, antropojenik küresel ısınma etkileri olsun ya da olmasın.

AGW teorisi, saçma bir şekilde
dar bir zaman genişliğinden alınan verilere dayanıyor ve uzun – vadeli iklim
değişiminin ‘büyük resmi’ni amaçsız (düşüncesiz) şekilde ihmal ediyor. Buz
çekirdeklerini, deniz sedimentlerini, jeolojiyi, palebotaniği ve zoolojiyi
kapsayan paleoiklimbilimden gelen veriler, bir diğer Buzul Çağına girişin
eşiğinde olduğumuzu belirtiyor ve veriler ayrıca ciddi ve uzun süren iklim
değişiminin sadece birkaç yıl içinde gerçekleşebileceğini gösteriyor.
Antropojenik Küresel Isınmanın kuşkulu tehdidi üzerine endişe dünyadaki
insanların dikkatini başka yöne çekerken, Kuzey Yarıkürenin büyük bölümünü
oturulmaz kılacak olan yaklaşan ve kaçınılmaz Buzul Çağının çok gerçek
tehdidi aptalca görmezden geliniyor.

Yazar:
Gregory F. Fegel


Çeviri:
Saffet Güler

Bilim Haberleri,
Moskova
-
11 Nisan
2009 TSİ
2:51

Kaynak:

Pravda.ru



Çeviri:
Saffet Güler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder