t.dince®

31 Ekim 2009 Cumartesi

"SULTAN HAMÝD'ÝN EMRÝ ÝLE TIMARHANE'YE KADAR SÜRÜKLENDÝM"
01.05.2006 - 09:53

Coðrafyamýza yönelik İngiliz–ABD sömürge sürecinin geçmiþten günümüze bazý sarýklý taþeronlarýný teþhis ve tahlil etme baðlamýnda kaynaklar, yeterli bilgileri sunmaktadýr. 19. yüzyýlýn Osmanlý coðrafyasýna ve özellikle Hicaz bölgesine yönelik Ýngilizlerin sömürge planlarý aþikardýr. Nitekim Said Nursî, planýn bir kýsým detaylarýna þöyle dikkat çekmektedir:


"Ýngiliz Hükümeti Ýslâmlar hakkýnda iki türlü hatt–ý hareket takip etmektedir. Birisi, o zamanýn Ýslâmlarýnýn önderliðini yapan Türklere karþý olup, Türkiye’de gizli bir ifsad komitesi kurarak Türkleri Ýslâmiyet’ten uzaklaþtýrmaða ve Kur’an’ý Türkiye’de sukut ettirmeðe çalýþmakta idiler. Diðeri de, Türkiye’den baþka memleketlerdeki Müslümanlara tatbik edilen siyaset idi ki, bu siyasete göre de din hususunda Müslümanlara geniþ müsamaha gösteriyorlar ve onlarý okþuyorlardý. Türkiye’deki faaliyetlerinden, Türkleri Ýslâmiyet’ten uzaklaþtýrmak ve bu gayede muvaffak olduklarý takdirde Türkleri diðer Müslümanlarýn gözünden düþürerek Türklerin önderliðini bertaraf etmek amacýný güdüyorlardý"
(S. Nursî, Elyazma Emirdað Lâhikasý Sýra No: 442/358).

Cemalettin Efganî, bu Ýngiliz projesinin Hicaz kanadýnýn gözde bir "sarýklý taþeronu"dur. Bu baðlamda II.Abdulhamid Han’ýn, Efgani’yle ilgili teþhisi dikkate þayandýr:

"...Hilafet’in elimde olmasý sürekli olarak Ýngilizleri tedirgin etti. Blund adlý bir Ýngilizle Cemaleddin Efgani adlý bir maskaranýn elbirliði ederek Ýngiliz hariciyesinde hazýrladýklarý bir plân elime geçti... Cemaleddin–i Efgani’yi yakýndan tanýrdým. Mýsýr’da bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdý. Bana bir ara Mehdilik iddiasýyla bütün Orta Asya müslümanlarýný ayaklandýrmayý teklif etmiþti; buna muktedir olamadýðýný biliyordum. Ayrýca Ýngilizler’in adamý ve çok muhtemel olarak Ýngilizler beni sýnamak için bu adamý hazýrlamýþlar idi. Derhal reddettim. Bu sefer Blund’la iþbirliði yaptý. Kendisini Ýstanbul’a çaðýrttým... Bir daha Ýstanbul’dan çýkmasýna izin vermedim"
(Abdulhamid Han, Sultan Abdulhamidin Hatýra Defteri, Haz. Ýsmet Bozdað, Ýstanbul 1986, 8. Baský, Pýnar Yay., s. 73).

Ýran Esedâbâd doðumlu Efganî, Ýngiliz belgelerine göre, ayný zamanda "tanrýya inanma" þartý koþan Ýskoç Mason Locasý’na üye iken, buradan "tanrýsýzlýk" ithamýyla kovulmuþtu; o da "tanrý tanýmazlýk"ýn makbul sayýldýðý Fransýz Grand Orient Locasý’na reis olmuþtu
(Bkz. Alaaddin Yalçýnkaya, Cemaleddin Efgani, Ýstanbul 1991, Osmanlý Yayýnlarý, s. 131–132; Muhammed Reþad, Cemaleddin Efgani Hakkýnda Makaleler, Ýstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36).

Ne tesadüf ki Efganî’nin talebesi Muhammed Abduh da, Osmanlý’ya karþý Urabi veya A’rabi Paþa isyanýnda elebaþý ve fetvacýbaþý rolü üstlenerek Mýsýr’ýn Ýngiliz birlikleri tarafýndan 1300/1882 yýlýnda iþgal edilmesine ciddi katkýlar saðladý. Efganî’nin reisliðini yaptýðý Kahire Mason Locasý üyeleri, Ýngilizlerle iþbirliði hâlinde faâliyette bulunuyordu. Abduh’a üç yýllýk sürgün cezasý verildi
(Bkz. M. Zeki Ýþcan, M. Abduh’un Dini ve Siyasi Görüþleri, AÜSBE, gayr–ý matbu doktora tezi, Erzurum, 1997).

Yine ilginç bir tesadüf olacak ki, o süreçte Anadolu’da bulunan Said–i Nursi, Mardin’de, "Siyasette muktesit mesleki ondan öðrendim" dediði Cemaleddin Efgani’nin talebesiyle görüþüp fikirleri hakkýnda bilgi sahibi olmuþ; hatta Ýngilizler tarafýndan Osmanlý’ya karþý Hicaz’da oluþturulan "Ýttihad–ý Ýslam"ýn Anadolu versiyonunda seleflerini sayarken, Efgani’nin ismini de zikretmiþtir
(Bkz. S. Nursi, Beyanat ve Tenvirler, s. 1059; Tarihçe–i Hayat, Tenvir Neþriyat, 1987, Ýstanbul, Yedinci Cinayet., s. 39, s. 59; Ýki Mekteb–i Musibet’in Þehadetnamesi, Risale–i Nur Külliyatý’ndan, Aksi Seda Matbaasý, Samsun, 1957, s 14–15; ayrýca bkz: ww.yeniasya.org.tr/index.asp? Section=Enstitu& SubSection=EnstituSayfasi&Date=28.07.2000).

Bu ve benzeri iliþki ve baðlantýlardan olacak ki, Said Nursî, devrin padiþahý ve halifesi II. Abdülhamid tarafýndan cezalandýrýlacak, hatta týmarhaneye kadar sürülecektir.

Said Nursî, II. Abdülhamid’in kendisine yönelik tavrýný, "siyasetten Allah’a sýðýndýðý" dönemde Baþbakanlýða ve bakanlýklara yazdýðý dilekçesinde þöyle aktarmaktadýr:

"Sultan Hamid’in emriyle týmarhaneye kadar sürüklendim. Hürriyet ilânýyla ve 31 Mart Vak’asýndaki hizmetlerimle Ýttihad ve Terakki hükûmetinin nazar–ý dikkatini celb ettim… Buraya kadar geçen hayatým bir vatanperverlik hali idi. Siyaset yoluyla dine hizmet hissini taþýyordum. Fakat bu andan itibaren dünyadan tamamen yüz çevirdim ve kendi ýstýlahýma göre "Eski Said"i gömdüm. Büsbütün âhiret ehli "Yeni Said" olarak dünyadan elimi çektim. Tam bir inziva ile bir zaman Ýstanbul’un Yûþâ Tepesine çekildim. Daha sonra doðduðum yer olan Bitlis ve Van tarafýna giderek maðaralara kapandým… "Þeytandan ve siyasetten Allah’a sýðýnýrým" düsturuyla kendi ruhî âlemime daldým"
(Mevkuf Said Nursî, Þuâlar / On Dördüncü Þuâ – s.1080–1081; Emirdað Lahikasý, s. 337).

Diyalogcularýn akýl ve evham kaynaðý Said Nursi’nin Osmanlý’nýn parçalanma sürecinde Ýngilizlerle ve onlarýn bölgemizdeki sarýklý taþeronlarýyla olan bu baðlantýsý, Milli Mücadele döneminde Kuvay–ý Milliye kadrosuna "karþý cephe"de tekrar ortaya çýktý.

Nursî, Ýngiliz ve Yunan iþgalcilerine karþý canlarýný ortaya koyarak Türk vatanýný ve Türk Milletinin namusunu koruyan Kuvay–ý Milliye kadrosunu "küfür" ile itham eden fetvalar yayýnladý. Ýngilizler tarafýndan kurdurulan ve yönetim kurulunda Said Nursî’nin de bulunduðu zamanýn Cemiyet–i Müderrisîn namlý Teâl–i Ýslam Cemiyeti, 26 Eylül 1919’da Ýkdam gazetesinde "fetva ilanatý" yaparak, Türk milletini Kuvay–ý Milliye’ye destek vermemeye, hatta "hain, eþkýya, katil canavarlar ve lanetlik" ilan ettikleri M. Kemal Atatürk önderliðindeki Kuvay–ý Milliye kadrosuna karþý mücadele etmeye çaðýrýyor, kesinlikle Ýngiliz ve Yunanlýlara karþý gelinmemesini tavsiye ediyordu
(Bkz. Ýkdam gazetesi, 26 Eylül 1919; Yücel Özkaya, Ulusal Baðýmsýzlýk Savaþý Boyunca Yararlý ve Zararlý Dernekler, Atatürk Araþtýrma Merkezi, Cilt IV, Sayý 10, Kasým 1987; Genelkurmay Baþkanlýðý Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATESE) Arþivi, Klasör 86, Dosya 144 (1318), Fihrist 240; Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj gazetesi, 28 Nisan 2005).

Yeni Asya grubu, Nursî’nin Ýngiliz patentli sözkonusu fetvasýný, "Bediüzzaman bu cemiyetin ’sade’ bir üyesidir" diyerek ört–bas etmeye çalýþmýþtý (Bkz. M. Latif, Yeni Asya, 11 Mayýs 2005).

quote
Mehmet Emin Koç 21.04.2006



Administ


printed on 30.10.2009 - 23:30

http://fethullahgulen.belgeleri.com/include.php?path=content/content.php&contentid=32

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder