t.dince®

31 Ekim 2009 Cumartesi

SÜRGÜN & YAHUDİLER

Tarih boyunca Yahudilerin her yerden kovulması sadece bir tesadüf mü ?

Tarih boyunca Yahudilerin hemen hemen her yerden kovulması sadece bir
tesadüf mü yoksa bu insanların girdikleri toplum içinde yaptıkları
işler nedeniyle artık dayanılmaz hale gelmelerinden mi
kaynaklanmaktır? İşte Yahudiler'in kovulmalarının nedenleri..?

Ağlama duvarındaki yahudi
Yahudiler Neden Her Gittikleri Yerden Kovuldular?

Özellikle Nazi Almanya'sında Yahudilere yönelik yapılan insanlık dışı
uygulamalar nedeniyle II. Dünya savaşından sonra, yüzyıllardan beri
Yahudiler aleyhine oluşan nefret ve antipati bir anda sempati ve
acımaya dönüşmüştü. Yahudiler bu olumlu havanın meyvelerini toplamda
gecikmediler. Hem 2000 yıldan beri özlemini çektikleri vaat edilmiş
toprakların (Arz-ı Mev'ud)  bir parçasında devletlerini kurdular, hem
de dünya genelinde Yahudi aleyhtarlığını ciddi bir suç ve haksız itham
olarak lanse ettirmeyi başardılar.

Bu gelişme sonucu, günümüzde birçok yayın organı, Hitler Almanya'sında
Yahudilerin uğradıkları insan onurunu inciten uygulamalar bire on
katıp acındırarak anlatılırken, aynı seviyede Yahudilerin (İsrail
Devletinin) Filistinlilere uyguladığı şiddet ve vahşeti görmezlikten
gelmektedirler. Oysa vahşet, her yer zaman ve kişilikte vahşet
sayılmalıdır. Yahudi'ye uygulandığında nefret uyandıran vahşet, Yahudi
uyguladığı zaman sevimli hale gelemez, gelmemeli. Ancak Yahudilerin
kendi içlerindeki değer anlayışı ve günümüzdeki her alandaki gizli ve
açık hâkimiyetleri kendi vahşetlerini adeta sorgulanmaz kılmaktadır.
Yahudi değerleri bu anlayış üzerine bina edildiği için Yahudiler tarih
boyunca hep sürgün ve zillet içinde yaşamak durumunda kalmışlardır.

Evet, bu anormal durumun birçok sebebi bulunmaktadır. İşte bu
sebeplerden biri, M.Ö. 800 yıllarından başlayıp günümüze kadar
neredeyse 2500 yıl süren ve dünyanın hemen her yerinde meydana gelen
Yahudi sürgünlerinin nedenleri arasında yer almaktadır.

Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup soyundan geldiklerini iddia eden
Yahudilerin tarihi Firavunlar dönemi Mısır ülkesinde kölelikle
başlamaktadır. Ağır şartlarda çalıştırılan bu esir millet, M.Ö. 1200
yıllarında Musa Peygamberin mucizesiyle ikiye ayrılan Kızıl Denizi
ortasından bugün İsrail devletinin olduğu topraklara zorlu bir
yolculukla gelirler. Yahudilerin ihanetleri ta günlerden itibaren
başlar. Tur-i Sina'ya giden Hz. Musa'nın ardından 40 gün içinde
altından bir buzağı yapıp ona tapmaya başlarlar. Sonra felaketler
birbirini takip eder.

Günümüzde "ifrit, cıfıt" denilen bozgunculuk, toplumun değerlerini
dejenere etme, toplumu maddi ve manevi her çeşit sefalete sürükleme,
onların içine sızarak uşaklaştırma ve parçalama şeklinde ortaya çıkan
değer anlayışı ilk çağlardan itibaren başlamaktadır. Hz. Musa'dan
sonra Yahudi kavminin başına geçen Yeşua, Hz. Musa'nın öğretisini
tahrip edip, keyfine göre tefsir ederek kavmine şu emri vermektedir;

    "Evvela düşmanın inancını kıracaksın. Kendine güvenini yıkacaksın.
Aile bağlarını çözeceksin. Toprağının gelirini eline alacak, onu sen
kendi emeğinin uşağı yapacak, alıp sattıklarına aracı olacaksın.
Kuvvetinle elde edemediğini hilenin yolundan ele alacaksın. Gaye için
her şey mubahtır. Zamanın acele etmesini bekleme ... Sen zamanın
ardından git. Sen bıkma onlar nasılsa bıkarlar ve meydan sana
kalır.."(Kaynak; Cemal Kutay, Türkiye'de Yahudilik, Masonluk, Dönmelik
ve Siyonist Cereyanlar, Tarih Konuşuyor Dergisi, s. 1116. Aktaranlar;
Ahmet Almaz, Pelin Batu, Yahudilik Tarihi, Noktakitap, İstanbul, 2007,
s.64)

Belki de bu anlayış ve dünya görüşü nedeniyle Yahudiler önce kendi
içlerinde parçalanır, sonrada başka milletlerin kölesi haline
gelirler. Hz. Süleyman'ın ölümünden sonra İsrail oğullarının devleti
iki ayrılır; İsrailiye ve Yahudiye. Mısır Firavunlarıyla sıkı ilişkiye
giren İsrailiye devleti inançlarını kaybederek Firavun dönemin de
revaçta olan başta "büyü ve sihir olmak üzere" bütün pagan kültürü
kendi inançları içine alır. Bugün "İsrailyat" denen şeylerin büyük
çoğunluğu bu dönemden kalmadır. M.Ö. 721 yılında bugünkü Suriyelilerin
ataları Asurluların Kralı Salmansor İsraili kuşatır, II. Sargon'da
kenti alarak İsrail halkını Fırat kıyılarına götürür. Bir kısmı
yerlilerle kaynaşan (Habur ve Medlerin şehirlerinde)  İsrail halkının
10 kabilesi buradan dünyanın birçok yerine dağıldığına veya
kaybolduğuna inanılır.

Geriye kalan Yahudi ülkesi M.Ö. 608 yılında önce Firavun'unun
istilasına uğrar. Sonra Fravunla anlaşan Yahudiler Babil'lilere
saldırınca, bugünkü Iraklıların ataları Babil'in Kralı Nabukadnezzar
M.Ö. 586 yılında Yahudi devletini yıkar ve Yahudileri Babil'e (bugünkü
Irak'a) sürgüne götürür. Yahudiler kendilerini çok derinden etkileyen
bu sürgün için;

"...Milletler arasında büyüktü, dul kadın gibi oldu..." şeklinde devam
edip giden ağıtı yakarlar. Ve "dul kadın" tabiri Yahudiler içinde bir
şifreye dönüşür.

M.Ö. 538 yılında Babil'i ele geçiren bugünkü İranlıların ataları
Perslerin Kralı Kurus (Keyhüsrev) Yahudilerin kendi ülkelerine
dönmesine izin verir. Bu dönemde Yahudilerle Persler arasında çok
sıcak ilişkiler yaşanır. 200 yıl kadar süren Pers hâkimiyeti döneminde
birçok Yahudi inanç ve kültürü Perslere geçer ve Yahudiler Kurus'u bir
kahraman gibi görürler. Eski günlerine dönen Yahudiler yıkılmış
mabetlerini yeniden inşa ederler.

Sürgün yılları önce İskender, sonra Romalılar döneminde devam eder.
Birçok suikast ve isyanın ardından Roma İmparatorunun oğlu Titus
Flavius M.S. 70 yılında Küdüs'ü işgal ederek her şeyi yerle bir eder
ve kutsal mabedi yıkar. Yahudiler yeniden sürgüne gönderir.

Dünyanın dört bir tarafına yayılan Yahudilerin büyük bir kısmı kendini
kamufle ederek çift kimliğe bürünürler. Görüşte bulundukları ülkenin
milletinden (hatta en ateşli milliyetçisi) olurdular, ama gerçekte
vaad edilmiş topraklara dönüp dünya hâkimiyetini kurma idealleri
uğrunda yaşarlar. Bu amaç içinde ellerinden gelen her türlü fitne ve
fesadı çıkarmada insanları birebirine düşürmede ve savaşları
körüklemede bir mahsur görmezler. İşte bu yüzden bütün dünya genelinde
Yahudiler aleyhine bir antipati oluşmuştur.

Tarih boyunca Yahudilerin hemen hemen her yerden kovulması sadece bir
tesadüf mü yoksa bu insanların girdikleri toplum içinde yaptıkları
işler nedeniyle artık dayanılmaz hale gelmelerinden mi
kaynaklanmaktır? Yahudilerin günümüzde Filistin'de kadın, çocuk ve
yaşlı demeden giriştikleri vahşet nedeniyle Yahudi sevimsizliğinin
hiçte tesadüf olmadığını ortaya koymaktadır.

İşte bu antipatinin küçük bir kronolojisi; ( Ahmet Almaz, Pelin Batu,
Yahudilik Tarihi, Noktakitap, İstanbul, 2007, s.267-277)

Milattan Sonra olmak Üzere;

   1. 19 İtalya Yahudilerine Karşı çeşitli tedbirlerin alınması,
   2. 40 İskenderiye'de Yahudi aleyhtarı gösteriler,
   3. 59 Ciceron'nun Roma vatandaşı olan Yahudilerin siyasi
nüfuzlarından şikayet etmesi,
   4. 438 II. Theodesinin Kanunuyla Yahudilerin her türlü kamu
görevlerine girmeleri yasaklandı.( bu yasak batı konsülleri tarafından
V. Yüzyılla kadar sürdürülmesi)
   5. 537/553 Justinien'in emirleriyle Yahudilerin ibadetleri şarta
bağlanması Talmud'un çoğaltılması yasaklanması,
   6. 633 Dagobet'in kovulması hakkında umumi karar alınması
   7. 885  II. Louis Yahudileri İtalya'dan atmaya kara verdi (Fakat bu
karar uygulanamadı),
   8. 1012  Yahudiler Mayence'den kovulması,
   9. 1066 Grenada'da Yahudi aleyhtarı gösteriler yapılması,
  10. 1096  Almanya'da Yahudi aleyhtarı gösteriler yapılması,
  11. 1146  Almanya ve Fransa'da II. Haçlı Seferi dolayısıyla
Yahudiler aleyhine gösteriler yapılması,
  12. 1189/1190 İngilterede Yahudi aleyhtarı gösterilerin yapılması,
  13. 1218 Philippe Auguste " Yahudi Faizine Karşı Korunma" emrini
yayınlanması,
  14. 1223 VIII Louis Yahudilere beş yılı aşan borcu olanların borcunu
kaldırdı. Faiz ve tefeciliği önleyen tedbirler alınması,
  15. 1388 Yahudilerin Strasbourg'dan sürülmesi,
  16. 15. Yüzyıl Almanya'dan Yahudilerin sürülmesi. Polonya'da Yahudi
aleyhtarı gösterilerin yapılması,
  17. 1492 İspanya'dan Yahudilerin sürülmesi. II. Bayezid zamanında
Osmanlılara sığınan bu Yahudilerin büyük kısmının Adalar, Bursa ve
İstanbul'a yerleştirilmesi,
  18. 1497 Portekiz'den Yahudilerin sürülmesi.
  19. 1511 Kraliçe Jeanne'in emriyle İspanyol Amerika'sına Yahudi
göçünün sınırlandırılması,
  20. 1540 İtalya'dan Yahudilerin sürülmesi,
  21. 1564 Brezilya'dan Yahudilerin sürülmesi,
  22. 1742 Yahudilerin Rusya'ya girmesinin yasaklanması,
  23. 1830/1914 Almanya, Rusya ve Polonya'dan kitleler halinde
Yahudilerin A.B.D.'ne göçe başlaması,
  24. 1933 Almanya'da Yahudiler aleyhine çıkarılan kanunların
çıkarılması,

Neredeyse 2500 yıldan beri gittikleri her yerden kovulan ve dünyanın
başına bela olan Yahudile, nihayet 11 Mayıs 1948' de kendi inançlarına
göre vaad edilen toprakların bir kısmı üzerinde İsrail Devletini
kurmayı başardılar.

Filistin toprakları üzerinde resmen kurulan ve kurulduğu günden beri
Orta Doğu'da sorun haline gelen İsrail Devletinin kuruluşu daiki Dünya
savaşına mal olmuştur. Dünyanın her yerinden kovulmalarına rağmen,
Müslüman milletlerin hoş görüsü altında rahat bir nefes alan Yahudi
toplumu, derinden derine toplumun içine sızırak kendi emelleri için
çalışmaya devam etmişlerdir. Türk ve Müslüman toplumdaki dönmelerin
Atası olan Sebatay Sevi'nin Yahudilerin beklediği Mesih (kurtarıcı)
olarak İzmir'de ortaya çıkması, Mesihlik iddiasında bulunanlar
arasında en fazla tesire sahip olması tesadüfü değildir. Çeşitli
yöntemlerle Osmanlı Devletinin kılcal damarlarına kadar sızan Yahudi
dönmeler, bir süre sonra devlet kurmak üzere toprak istemişlerdir. Bu
taleplere direnen II. Abdülhamit, Yahudi ve mason ağırlıklı İttihat ve
Terakki örgütüyle halledilerek bütün dünyaya Kızıl Sultan olarak
tanıtılmıştır.

Yahudiler Sömürgeci devletler arasındaki menfaat çatışmalarını ustaca
körüklemişlerdir. Çıkan karışıklık içinde hiçbir sebep yokken ipleri
kendi ellerinde olan İttihat ve Terakki Cemiyeti yoluyla Osmanlı
devletini savaşa sürüklemiş ve âdete bir milleti bitirme noktasına
getirmişlerdir. Bununla da yetinmeyip Çanakkale Savaşında gönüllü
birlikler kurarak İngilizlerin yanında Türklere karşı savaşmış,
Ortadoğu'da Türkleri arkadan vurmuşlardır. Böylece emellerine engel
olan Osmanlı devletini yıkarak, Filistin topraklarının sahipsiz
kalmasını sağlamışlardır.

Sonra planın diğer aşamasına geçilmiştir. I. Dünya savaşından sonra
dağılan Osmanlı toprakları üzerinde bir Yahudi Devleti oluşturma için
çeşitli ülkelerdeki Yahudi cemaatleri üzerindeki baskıyı artırarak
insanların Filistin topraklarına göç etmesini sağlamışlardır. Hitler
Almanya'sında gözü dönmüş Nazilerin vahşetleri yaşansa bile,
Almanya'da olup bitenlerin büyük çoğunluğu propaganda ve yeni İsrail'i
oluşturma planının parçası olarak bizzat Yahudiler tarafından
tasarlanmıştır.

II. Dünya savaşı, Yahudilerin aradığı fırsatı vermiştir. Savaştan
sonra alelacele İsrail Devletinin kurulması bu yüzden boşuna değildir.
Kendilerine vaadildiğini düşündükleri topraklarda devlet kumayı 1900
yıldan sonra başaran günümüz Yahudiler, bu adımlarıyla yüzyıllardan
beri asıl amaçlarından bir an olsun vazgeçmediklerini ortaya
koymuşlardır.

Yahudilerin asıl hedefleri olan vaad edilmiş topraklar üzerinde
yeniden hâkimiyet kurma ve oradan dünya milletlerini uşak ve köle
haline getirme emellerinin önünde ki en büyük engel tarihte Osmanlı
olduğu gibi günümüzde de Türkiye'dir. İşte bu yüzden, Irak istikrarsız
hale getirilip kolayca parçalanmak istenmektedir. Bu yüzden PKK gibi
taşeron bir örgütle Türkiye'nin enerjisi bitirilmekte, ileride
Yahudilerin işine yarayacak ve geri dönüşüşü zor olan adımlar
arttırılmaktadır.

Fakat genişleme yolunda asıl hedefi Türkiye olan Yahudilerin Ortada
Doğu'daki en büyük destekçisi de çok gariptir ki Türkiye'dir. Akdeniz
aracılığıyla Türkiye'ye komşu olan İsrail Devleti hiçbir ülkenin hava
sahasına takılmadan doğrudan Türkiye'ye uçabilmekte, bugün Filistin'i
bombaladıkları uçakların eğitim gibi ihtiyaçlarını Konya'dan
karşılamaktadırlar. Üstelik çoğu ihalesiz olmak üzere önemli miktarda
Türkiye'den iş almakta ve ciddi bir kaynak transferi sağlamaktadırlar.
Tam besle kargayı oysun gözünü hesabı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder